Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/2085 E. 2022/3837 K. 11.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2085
KARAR NO : 2022/3837
KARAR TARİHİ : 11.05.2022

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraflarca istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile HMK’nın 353.1.b.2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabul-kısmen reddi yönünde yeniden kurulan hükmün taraflarca temyizi üzerine Dairece bozulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabul-kısmen reddi yönünde yeniden kurulan hüküm davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılardan … … ve vekilleri Avukat … ve Avukat … ile temyiz edilen davacı vekili Avukat… geldiler. Davetiye tebliğine rağmen ihbar olunan …. San. ve Tic. Şti. yetkilisi gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Rusya’da yaşaması nedeniyle taşınmazların idaresi için davalı eşi Kadriye’ye vekaletname verdiğini, izin ve onayı olmaksızın davalı eşinin vekaleten dava konusu taşınmazlarından iki tanesini davalı gelini …’ye, dört tanesini davalı oğlu …’ye, yine Bursa ili, Nilüfer ilçesi ve Kütahya ili, Tavşanlı ilçesinde bulunan iki tane taşınmazı davalılara devrettiğini, satış bedelinin kendisine ödenmediğini ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş; aşamada, Bursa ili Nilüfer ilçesi olarak bildirilen taşınmazın 1217 ada 2 parsel ve Kütahya ili Tavşanlı ilçesi olarak bildirilen taşınmazın 186 ada 31 parsel sayılı taşınmaz olduğunu beyan etmiş; davacı vekili 02.03.2017 tarihli dilekçesi ile dava konusu 1217 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, dava konusu 1510 ada 2 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 2 ve 6 no.lu bağımsız bölümlerin dava dışı inşaat şirketinden doğrudan satın alındığını, bu taşınmazlarda vekaleten işlem yapılmadığını, davalı …’nin boşanma davası açması nedeniyle eldeki davanın kötüniyetli olarak açıldığını, dava konusu 1510 ada 2 parselde kayıtlı 4 no.lu bağımsız bölümün davalı … tarafından satın alındığını, ancak davacı babası üzerine tescil edildiğini, intikallerin yapılması için vekaletname verildiğini, dava konusu 1734 ada 298 parselde kayıtlı 16 no’lu bağımsız bölüm ile 2352 ada 1 parselde kayıtlı 6 ve 7 no.lu bağımsız bölümlerin dava dışı Kütahya Belediye Başkanlığından davalı … tarafından satın alınıp ödemelerinin yapıldığını, ancak bu taşınmazların da davacı adına tescil edildiğini, 1217 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davacıyla ilgisi bulunmadığını, dava konusu 186 ada 31 parsel sayılı taşınmazın davalı …’nin annesine ait arsa üzerine davalı … tarafından yaptırıldığını, bu taşınmazda davacının herhangi bir hakkı bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/04/2018 tarihli ve 2016/487 Esas, 2018/379 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 1217 ada 2 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 1 no.lu bağımsız bölüm yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, dava dışı Şirketten devralınan dava konusu 1510 ada 2 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 2 ve 6 no.lu bağımsız bölümler yönünden vekaletle devir olmadığı için davanın reddine; dava konusu 1510 ada 2 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 4 no.lu bağımsız bölüm, 2352 ada 1 parselde kayıtlı 6 ve 7 no.lu bağımsız bölümler, 1734 ada 298 parselde kayıtlı 16 no.lu bağımsız bölüm ile 186 ada 31 parsel sayılı taşınmaz yönünden iddianın sabit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
2. Gerekçe ve Sonuç
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 13/11/2019 tarihli ve 2018/1179 Esas, 2019/872 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak infazı kabil hüküm kurulması gereğine işaret edilerek tarafların istinaf itirazlarının değinilen yönden kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak, davanın kısmen kabul-kısmen reddi yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Bozma Kararı
Dairenin 01/03/2021 tarihli ve 2020/262 Esas, 2021/1059 Karar sayılı kararıyla; “…Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir…davacı ile davalıların eş, baba oğul, gelin olarak akraba olduğu, davacı ile davalı vekil arasında evlilik birliğine ilişkin anlaşmazlıkların bulunduğu, bu kapsamda davalılar … ve …’nin vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilen veya bilebilecek konumunda oldukları anlaşılmakla çekişme konusu 186 ada 31, 2 parsel 4 no.lu bağımsız bölümler yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Somut olaya gelince; davalı … cevap dilekçesinde, dava konusu 1 parseldeki 6, 16 ve 7 no.lu bağımsız bölümleri dava dışı belediyeden parasını ödeyerek satın aldığını savunmuş, Kütahya Belediyesi taşınmaz satış servisi kayıtları deliline dayanmasına rağmen mahkemece deliller getirtilmeden işin esası hakkında hüküm kurulmuştur. Öte yandan; dava konusu 2 parseldeki 2 ve 6 no.lu bağımsız bölümlerin dava dışı 3. kişi şirketten satın alındığı, davacı tarafça başkaca dava açılabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı tarafça dosya arasına sunulan yazılı belgeler ile ihbar olunan şirket beyanından taşınmazların davacı tarafından parası ödenerek satın alındığının ispatlanması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin doğru olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, 2 parseldeki 2 ve 6 no.lu bağımsız bölümler yönünden davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, 1 parseldeki 6, 16 ve 7 no.lu bağımsız bölümlerin davalı … tarafından satın alındığının yazılı belge ile ispatı bakımından Kütahya Belediyesi taşınmaz satış servisi kayıtlarının getirtilerek toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 06/12/2021 tarihli ve 2021/958 Esas, 2021/1771 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak, dava konusu 1217 ada 2 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 1 no’lu bağımsız bölüm yönünden davanın feragat nedeniyle reddine; dava konusu diğer yedi parça taşınmaz yönünden hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan inceleme ve araştırma sonucunda, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilerek yeniden hüküm kurulmuştur.
VI. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davanın, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğunu, ancak dava konusu 1510 ada 2 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 2 ve 6 no.lu bağımsız bölümlerin davalılara vekaletle satışı yapılmadığını, bu bağımsız bölümlerin edinilmesinde hiçbir aşamada vekalet kullanılmadığının tapu kayıtlarıyla anlaşıldığını, ihbar olunan Şirketin “vekalet vardı o nedenle tapuyu davalılara verdik” demesinin vekaletnameyle satış sonucunu doğurmayacağını, bu iki taşınmazın satış bedellerinin davalı … tarafından ödendiğinin de belli olduğunu, davacı tarafça hazırlanan sahte belgelere istinaden davalılar aleyhine karar verildiğini, ihbar olunan Şirket yetkililerinin duruşmalara katılmadığını, belge sunmadıklarını, sunulan belgenin sahteliği incelenmeden ve taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde karar verildiğini, dava konusu bu taşınmazların ödemelerinin davacı tarafından yapıldığına ilişkin hiçbir kayıt sunulmadığını, dosyaya sunulan ve ödemelerin davacı tarafından yapıldığına ilişkin belgenin bozma ilamında delil olarak değerlendirildiğini, oysa bu belgenin bizzat dava dışı Şirket tarafından gönderilmediğini, davacının ısrarla Şirketten böyle bir belge aldığını, dosyaya sunulan sözleşmenin de sonradan düzenlendiğini, 1510 ada 2 parseldeki 4 no.lu bağımsız bölümün ise satış sözleşmesinin davalı … adına olup, ödemelerinin de davalı tarafından yapılmış olmasına rağmen bu taşınmaz yönünden de davanın kabulüne karar verildiğini, 186 ada 31 parselin davalı … tarafından nasıl edinildiğinin ve yapıldığının, davacının bu taşınmazda hakkı olmadığının ispatlandığı halde bu taşınmazla ilgili verilen kabul kararının da hatalı olduğunu, 2352 ada 1 parselde kayıtlı 6 ve 7 no.lu bağımsız bölümlerin davalı … tarafından Kütahya Belediyesinden satın alındığını, ödemeye ilişkin belge sunulduğunu, ancak bu belgenin yok sayıldığını, Belediye arşivinde bulunmadığından bahisle belgeye itibar edilmediğini, vekaletname ile satışı yapılmayan iki adet taşınmaz ve davalı …’ye miras yolu ile kalan taşınmaz yönünden, ve Kütahya Belediye Başkanlığından alınan taşınmazlar yönünden davanın reddi gerektiğini, diğer taşınmazlar yönünden de sözleşmenin davalı tarafça akdedilmesi ve ödemelerin davalı tarafça yapılması nedeniyle davanın reddi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu’nun 390.) maddesinde aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK’nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK’de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK’de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK’nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme
Hükmüne uyulan (V/2.) numaralı paragrafta belirtilen bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak ve özellikle davalı tarafça sahtelik iddiasının bozma ilamından sonra ileri sürülmesinin iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğu gözetilerek (V/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VII. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815.00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınmasına, aşağıda yazılı 53.674,49 TL bakiye onama harcının davalılardan alınmasına 11/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.