Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/200 E. 2022/2732 K. 04.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/200
KARAR NO : 2022/2732
KARAR TARİHİ : 04.04.2022

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; mirasbırakan A.. T..’a ait … ada … parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2 ve 3 numaralı bağımsız bölümlerin, davalı M.. T.. tarafından 29/06/2016 tarihinde mirasbırakandan aldığı vekaletname ile oğlu olan davalı A.. T..’a satış gösterilmek suretiyle temlik edildiğini, mirasbırakanın ölümünden sonraki gün gerçekleştirilen işlemin amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu ve geçersiz vekaletnamenin kullanıldığını, davalıların mirasbırakanın ölümünü bildiğini, işlemde kullanılan vekaletnamenin de davalıların baskısı ve yönlendirmeleri sonucu 88 yaşındaki mirasbırakanın iradesi sakatlanarak alındığını ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesinde; mirasbırakanın düzenlediği 14/042009 tarihli resmi vasiyetnamesine uygun işlem yapıldığını, bu vasiyetname ile davacının saklı payını iktisap ettiğini, bu nedenle iş bu davanın açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığını, mirasbırakanın vasiyetnamede paylaştırmadığı temlik dışı taşınmazlarının bulunduğunu, 29.06.2016 tarihli genel yetkili vekaletnameye rağmen davalının diğer mirasçılardan mal kaçırma niteliğinde hiçbir tasarrufta bulunmadığını, davacı tarafından vasiyetin iptali ve tenkis istemli farklı bir dava açıldığını, mirasbırakanın ölümünden önce 28/01/2019 tarihinde Tapu Müdürlüğüne başvurulduğunu, ancak sistem arızası nedeniyle işlemin 2 gün sonra gerçekleştirilebildiğini, 28/01/2019 tarihinde önemli bir operasyona girecek olan ve davacı ile diğer mirasçıların anlaşamadığını bilen mirasbırakanın taşınmazların torununa devri yönündeki son isteğinin gerçekleştirildiğini, davacının iddialarının dayanaksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 05/10/2020 tarihli ve 2021/445 E. 2021/1736 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın ölümü ile vekalet sözleşmesinin sona erdiği, vekaletnamede aksinin kararlaştırılmadığı, davalıların vekalet yetkisinin sona erdiğini bilerek işlem yapması nedeniyle anılan işlemin yolsuz tescil niteliği taşıdığı gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 1, 2 ve 3 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kaydının iptali ile ¼ payının davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının hukuki yararının bulunmadığını, mirasbırakanın vasiyetnamesi ile saklı payını aldığını, vasiyetnamede paylaştırılmayan temlik dışı taşınmazların da bulunduğunu, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, Mahkemece delillerin hatalı değerlendirildiğini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hatalı hesaplandığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01/12/2021 tarihli ve 2021/445 E., 2021/1736 K. sayılı kararıyla; davanın vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı olduğu, devrin mirasbırakanın ölümünden sonra yapılması nedeniyle mirasbırakanın gerçek iradesinden bahsedilemeyeceği, öte yandan davalı A.. T..’ın mirasbırakanın mirasçısı olmadığı, üçüncü kişiler aleyhine açılan vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davalarında miras payı oranında açılan davanın dinlenemeyeceği gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrarlayarak, davanın vekalet görevinin kötüye kullanılması ile birlikte muris muvazaasından kaynaklandığını, işlemin ölüm tarihinden sonra gerçekleştirildiğinden batıl olduğunu, davalıların iyi niyetli olmadığını, mirasçılardan her birinin tek başına dava açarak payı oranında tescil isteyebileceğini, Bölge Adliye Mahkemesinin taraflarca ileri sürülmeyen hususları araştırma yetkisinin bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 599. maddesi hükmü uyarınca; miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar. Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. TMK’nın 701/2. maddesi hükmüne göre, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır.
3.2.2. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun 706., Türk Borçlar Kanunu’nun 237. ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3.2.3. Bu yasal düzenlemelere ve İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre, mülkiyet hakkına ilişkin olarak terekeye karşı yapılan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası gibi davalar dışında ehliyetsizlik, irade fesadı, vekâlet görevinin kötüye kullanılması gibi nedenlere dayalı olarak terekeye nazaran üçüncü kişi konumunda bulunan kişilere karşı terekeyi temsilen bütün mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği tartışmasızdır.
3.2.4. Somut olayda; davalı terekeye nazaran üçüncü kişi konumunda olduğundan vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasıyla pay oranında açılan davanın dinlenme imkanı bulunmamaktadır. Öte yandan, temlik mirasbırakanın ölümünden sonra gerçekleştiğinden muris muvazaasından da söz edilemez. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve kararın (V/3.2.) no.lu paragrafında açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye gore Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) no.lu paragrafta gösterilen gerekçeyle ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 04/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.