Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/1900 E. 2022/4697 K. 09.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1900
KARAR NO : 2022/4697
KARAR TARİHİ : 09.06.2022

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: ÇERKEZKÖY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davalının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulüne dair verilen karar süresi içinde davacılar vekili ve tereke temsilcisi tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Dairenin 23/11/2021 tarihli geri çevirme kararından önce temyiz incelemesinin duruşmalı yapıldığı, tarafların 23/11/2021 tarihli duruşmaya katıldıkları dikkate alınarak, tereke temsilcisinin duruşma isteğinin reddine karar verilerek; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip, tebligat eksikliği nedeniyle geri çevirme kararı verilmesi üzerine dosya tekemmül etmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları …’ın 125 ada 19 ve 20 parsel sayılı taşınmazlarını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak torunu olan davalıya devrettiğini, devir tarihinde mirasbırakanın 85 yaşında olduğunu, doktor raporu alınmadan temliklerin yapıldığını ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada atanan tereke temsilcisi davaya dahil edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakana anne ve babasının baktığını, her türlü tedavi ihtiyaçlarını karşıladıklarını, dava konusu taşınmazlarda babasının yaptığı ev ve eklentilerinin olduğunu, devirlerin mal kaçırmak amacıyla yapılmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; mirasbırakanın taşınmazlarını satması için makul bir neden bulunmadığı, torunu olan davalının satış tarihinde dava konusu taşınmazı satın alabilecek ekonomik gücü olmadığı, taşınmazların gerçek değerleri ile satış değerleri arasında açık bir nispetsizlik olduğu, mirasbırakanın sağlığında mirasçıları arasında mal paylaşımı yapmadığı, temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; murisin her türlü tedavisi ve bakımı ile davalının annesi ve babasının ilgilendiğini, bunun tanık anlatımları ile belirlendiğini, mirasbırakanın akıl sağlığının yerinde olduğunu, davalının babası olan …’ın taşınmazların oğluna devredilmesini istediğini, bunun sebebinin de oğlu …’ın kendisine bakması olduğunu, temlikin ivazlı olduğunun kabulü gerektiğini, mirasbırakanın mal kaçırma amacının olmadığını, taşınmazlar üzerinde davalının babasının yaptığı binanın bulunduğunu, mirasbırakanın birden çok mal varlığının olduğunu, yargılama gideri ve vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; mirasbırakanın arsa ve tarla vasfında birden fazla taşınmazının bulunduğu, ekonomik durumunun iyi olduğu, taşınmaz satışına ihtiyacının olmadığı, mirasbırakanın ölmeden önce son bir buçuk yıl felç olarak yaşadığı bakıma muhtaç hale geldiği, tüm ihtiyaçlarını oğlu …’ın karşıladığı, Çorlu’daki evine götürüp bakıcı tutup baktırdığı, mirasbırakanın davacı çocukları ile arasının iyi olmadığı, taşınmazları devrindeki amacının mirasçılarından mal kaçırmak olmayıp kendi bakımının sağlanması olduğu gerekçesi ile davalının istinaf isteminin HMK’nın 353/(1).b.2 maddesi gereğince kabulüne karar verilerek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmış ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi ve davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Tereke temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; davalının temlik tarihinde çok küçük olduğunu, mirasbırakanın taşınmazlarını satması için herhangi bir makul nedeninin bulunmadığını, dava konusu 125 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki torna atölyesinin davalının babası tarafından işletildiğini, sonrasında ise kiraya verildiğini, dava konusu 125 ada 20 parselin ise bu taşınmazın bitişiğinde yer aldığını, mirasbırakanın ölümünden 1,5-2 yıl öncesine kadar Veliköy’de yaşadığını, sonradan Çorlu’da tutulan dairede bakıcı ile kaldığını, bu bakıcının ücretinin mirasbırakan tarafından karşılandığını, ayrıca bu süreçte dava dışı oğlu …’ın borçlarını ödemek amacı ile bir kısım taşınmazlarını satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın davacılar ile arasının iyi olmadığını, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.2. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, aşamalardaki iddialarını tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Uyuşmazlık terekeye iade talepli tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkin olup, tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalktığı gözetildiğinde davacılar vekilinin temyiz itirazlarının dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
3.3.2. Tereke temsilcisinin temyiz itirazlarına gelince,
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1925 doğumlu olan mirasbırakan …’ın 24/01/2012 tarihinde öldüğü, geride davacı çocukları…ve …ile dava dışı oğlu, …’ın mirasçı olarak kaldığı, davalı …’ın davalı …’ın oğlu olduğu, mirasbırakanın 27/05/2010 tarihinde maliki olduğu 373’er m2 yüzölçümlü, arsa vasıflı 19 ve 20 parsel sayılı taşınmazlarını 27/05/2010 tarihinde torunu olan davalıya satış suretiyle temlik ettiği, dava konusu taşınmazların keşfen saptanan dava tarihindeki toplam değerinin 626.427 TL olduğu anlaşılmakta olup, davacı tanıklarının beyanlarından mirasbırakanın davacılar ile arasında husumet bulunduğu, davalı tanığı olarak dinlenilen mirasçı …’ın dava konusu taşınmazların bedelsiz olarak temlik edildiğini ifade ettiği, mirasbırakanın terekesindeki taşınmazların sayısı dikkate alındığında üzerinde uzun yıllar çalıştığı torna atölyesinin de bulunduğu ve oldukça değerli olan taşınmazlarını satmasını gerektirir bir ihtiyacının bulunduğuna dair dosyaya bir kanıt yansımadığı, davalı tarafından bakım savunmasında bulunulmuş ise de, bu savunmanın usulünce kanıtlanamadığı gözetildiğinde, yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
3.3.3. Hâl böyle olunca, iddianın kanıtlandığı gözetilerek davanın kabul edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
1. Davayı takip yetkisi bulunmayan davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Tereke temsilcisinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile; HMK’nın 371. maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, davayı takip yetkilisi tereke temsilcisinin vekili bulunmadığından duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 09/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.