YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/185
KARAR NO : 2022/4907
KARAR TARİHİ : 16.06.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde asıl davada asli müdahil … mirasçılarından … vekili ve … tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı, mirasbırakan anneannesi … ’ın çekişme konusu 82 parsel sayılı taşınmazdaki eşinden intikal eden miras paylarını davalı oğlu …’a satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, 82 no.lu parselin imar sonrası 1360 parsel sayılı taşınmaz olduğunu ileri sürerek, mirasbırakan tarafından temlik edilen payların iptaliyle mirasbırakanın terekesine iadesini ve … mirasçıları adına miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemiş, bilahare … mirasçılarından … ve … asli müdahil olarak davaya katılmışlardır.
2. Birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları … tarafından oğlu olan …’e yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal-tescil istekli davalarının asıl dava ile birleştirilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakanın taşınmazda bulunan paylarını bedeli karşılığında satın aldığını, satış işleminin gerçek olup muvazaanın olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuş, yargılama aşamasında davalının ölümü nedeni ile mirasçılarına karşı davaya devam edilmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16/06/2015 tarihli ve 2013/559 E., 2015/530 K. sayılı kararıyla; davalıya yapılan taşınmaz devrinin gerçek satış işlemi olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 25/06/2018 tarihli ve 2015/13907 E., 2018/11482 K. sayılı kararıyla; ”…Hemen belirtilmelidir ki, toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile tanık beyanlarından davalılardan …’e yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne ilişkin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine… dava konusu 1360 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakan …’den davalıların mirasbırakanı …’e 21.07.1986 tarihinde satış suretiyle temlik edilen paylar (7/28) üzerinden davacıların miras payına isabet eden paylar saptanarak, bu paylar üzerinden kabul kararı verilmesi gerekirken davalılara kök murisleri Nebi’den intikal eden paylar da kabul kapsamına alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, harcı ikmal edilen değer dikkate alınmak suretiyle davacılar lehine vekalet ücreti tayin edilmesi gerekirken fazla vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.” gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuş, davalılar vekilinin karar düzeltme isteği üzerine Dairenin 05/12/2018 tarihli ve 2018/4325 E., 2018/15220 K. sayılı kararı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 25/05/2021 tarihli ve 2019/7 E., 2021/147 K. sayılı kararıyla; Yargıtay bozma kararı doğrultusunda, dava konusu 1360 parsel sayılı taşınmazda tüm mirasçıları kapsar şekilde pay hesabının hüküm kurmaya elverişli şekilde küsuratsız yapılarak, davalı …’a devredilen 7/28 paydan davacıların miras paylarına düşen kısmın bilirkişi tarafından hesaplandığı, davanın devamı sırasında vefat eden davacı (asli müdahil) … mirasçılarından … ve …’nın davayı takip etmediği, bu nedenle onların payı yönünden iptal kararı verilemeyeceği, bu payın davalılar üzerinde kalacağı gerekçesiyle, bu suretle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asli müdahil … Avcı mirasçılarından … vekili ve … temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Asli müdahil … mirasçılarından … vekili temyiz dilekçesinde özetle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesi’nin 1. fıkrası “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.” denilerek davayı takip etmeyen taraflar için nasıl bir yol izleneceğinin belirtildiğini, ancak Mahkemenin, asli müdahil Musa’nın davayı takip etmemesini gerekçe göstererek hakkında karar vermeyeceğini söylediğini, ancak duruşmada ve gerekçeli kararda davanın işlemden kaldırılacağı ya da kaldırıldığı hususunda herhangi bir karar verilmediğini, davacının davanın ilk celselerine katıldığını, ancak daha sonra Dünya çapında etkili olan Covid-19 virüsünün ortaya çıktığını, davacının 65 yaşın üstünde olduğunu, aynı zamanda Hatay ili Dörtyol ilçesinde ikamet ettiğini, Mahkemenin bu husuların hiç birisini dikkate almadığını, katılmadığı celselerde asli müdahil Musa hakkında hiçbir karar verilmediğini, katılmadığı takdirde davasının işlemden kaldırılacağı hususunda uyarılarak usülüne uygun bir şekilde davet edilmediğini, ara kararda bu durumdan bahsedilmeden, gerekçeli kararda geçiştirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, asli müdahil hakkında net bir karar verilmediğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, adil yargılanma hakkının, yargılama hukukunun temelini teşkil eden en önemli ilkelerden birinin de hukuki dinlenilme hakkı olduğunu, tarafların işlemler konusunda bilgilendirilmelerinin zorunlu olduğunu, asli müdahilin geçerli bir özrü bulunduğunu ve yokluğunda yapılan işlemlere itiraz ettiğini bildirerek, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
5.2. Asli müdahil … mirasçılarından … temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın iptal edilerek annesi … ‘dan kalan paydan kendi hakkının verilmesini, avukatını davayı takip edeceği konusunda bilgilendirdiği halde verilen kararla davanın takip edilmediğinin anlaşıldığını, mağduriyetinin giderilmesini talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1.Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.2.2. 4721 sayılı TMK’nın 640. maddesinde; ”Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır.
Bir mirasçı ödemeden aciz hâlinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar, haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden isteyebilirler.”,
701. maddesinde; ”Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.
Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.
702. maddesinde ise; ”Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir.
Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir.
Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz.
Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.”,
6.2.3.6100 sayılı HMK’nın 55. maddesinde; ”Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.”, hükümlerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (IV./2.) no.lu paragrafta yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, (IV./3.) no.lu paragrafta yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
6.3.2. Ancak, somut olayda; asıl davada asli müdahil olarak dava açan … 11/02/2019 tarihinde yargılama sırasında ölmüş, 6100 sayılı HMK’nın 55. maddesi uyarınca mirasçıları yargılamaya katılmışlardır. Bilindiği üzere, mirasbırakanın ölümü ile mirasçıları tereke üzerinde elbirliği halinde mülkiyet sahibi olurlar. Ne var ki Mahkemece, TMK’nın 640. maddesi gereğince terekeye ait bütün haklar üzerinde ortaklık meydana geldiği gözetilmeksizin davayı takip etmediği gerekçe gösterilerek bir kısım elbirliği ortağının, ortaklığa dahil olan hakkının dışarıda bırakılması, terekenin ölüm anında bir bütün halinde tüm mirasçılara intikal ettiği gözetilmeksizin asli müdahilin iki mirasçısı … ve …’nın hüküm dışı bırakılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil ise de anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekir.
6.3.3. Diğer taraftan, kısa kararda da yer almayan, hükmün 1. bendinde davacılar adına tescil edilecek payların yer aldığı paragraflarda bulunan ”15.054” ibareleri ile ”3.355” ibarelerinin hükümle ilgisi olmadığı halde, bu kısımların yer alması hatalı olduğu gibi, ayrıca tapu kaydının davacılar adına tesciline karar verilerek, kalan payın davalılar üzerinde bırakılması gerekirken ”davacı” üzerinde bırakılması şeklinde hüküm kurulması da doğru değil ise de; değinilen hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekir.
V. SONUÇ:
1.Açıklanan nedenlerle; asli müdahil … mirasçıları … ve …’nın temyiz itirazlarının değinilen yönden kabulüne;
2.Hükmün 1. bendinin paragraflarındaki ”15.054” ibareleri ile ”3.355” ibarelerinin hüküm yerinden çıkarılmasına, hükmün 1. bendinin 15. paragrafındaki ”…… adına” ibaresinden sonra gelmek üzere 16. paragraf olarak ”4300/420.000 hissesinin … kızı … adına,” cümlesinin yazılmasına, 17. paragraf olarak ”4300/420.000 hissesinin … oğlu … adına,” cümlesinin yazılmasına, bu cümlenin devamında yer alacak ”TAPUYA KAYIT VE TESCİLİNE, kalan hissenin davacı üzerinde bırakılmasına” cümlesindeki; ”davacı” ibaresinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine ”davalılar” ibaresinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harçların temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.