Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/1846 E. 2022/4874 K. 15.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1846
KARAR NO : 2022/4874
KARAR TARİHİ : 15.06.2022

MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: CEYHAN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, ikinci evliliğini yapmadan önce davalı oğlunun dava konusu taşınmazı kendisine devretmesini, istediği zaman iade edeceği veya kardeşlerine devredeceği yönünde söz vermesi üzerine, davalıya duyduğu güven ile maliki olduğu 331 ada 5 parsel sayılı taşınmazı davalı oğluna satış göstermek suretiyle devrettiğini, davalının söz vermesine rağmen taşınmazı iadeye yanaşmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, dava konusu taşınmazı bedelini ödemek suretiyle babasından satın aldığını, satış bedelinin bir kısmını banka aracılığı ile bir kısmını da nakit olarak ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, temlikin davalının hilesi ile yapıldığı, davacıya satış bedeli ödenmediği gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafça istinafı üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; Mahkemece davanın hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteği olarak nitelendirilse de dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada, inançlı işlem hukuksal nedenine dayanıldığı, dosyada mevcut deliller arasında yazılı delil ve delil başlangıcı niteliğinde herhangi bir delil olmadığı, ancak davacının yemin deliline dayandığı, Mahkemece davanın inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde rayiç bedelin tahsili davası olarak nitelendirilerek buna göre delillerin değerlendirilmesi, davacının delilleri arasında yemin delilinin de bulunması nedeniyle davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; gönderme kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince inançlı işlem iddiasının davacı tarafından usulünce ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Taraflar arasında yapılan devrin inanç sözleşmesine dayalı bir devir olmadığını, davacının, davalı oğlu tarafından eşinin ölmesi ve içinde bulunduğu acı ve elem içerisinde ne yapacağını bilmediği bir dönemde ikinci evliliğini yapmak istemesi üzerine, ikinci eşin bu mallardan pay almaması için ve kardeşlerine bu mallardan haklarını vereceğini söylemesi üzerine, davacının içinde bulunduğu durumdan ve yaşlılığından faydalanarak ve davacının iradesini fesada uğratarak, baskı ile devre zorladığını, davalının 26.12.2018 havale tarihli Mahkemeye sunduğu kendi el yazısı ile beyan dilekçesinde, tüm iddiaları kabul ettiğini, davalının dilekçesinde, diğer kardeşlerin tamamının dava konusu taşınmazdaki miras paylarını ödediğini ve evde büyük hisse sahibi olduğunu iddia ettiğini, davalı tarafça Mahkemeye sunulan bu dilekçenin, yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup, tanık beyanları ile de iddianın ispatlandığını, açılan davanın terditli olup, Mahkemece tazminat hususunda bir karar verilmediğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 17/12/2021 tarihli ve 2021/601 Esas 2021/1655 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasındaki davanın, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel isteğine ilişkin olduğu, yapılan ilk yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği, söz konusu kararın Dairece kaldırıldığı, kaldırma kararı içeriğine göre davacı tarafça davalı tarafa yemin tekliflerinin olup olmadığının sorulduğu, yemin tekliflerinin olmadığının belirtilmesi sonucunda yerel Mahkemece davanın reddine karar verildiği, anılan kararın davacı vekili tarafından istinafa taşındığı, Daireye ait ilk karar gerekçesinde de belirtildiği şekilde taraflar arasındaki davanın inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel isteğine yönelik olduğu, kaldı ki taşınmazın hile yoluyla devredildiğinin de kanıtlanamadığı, taraflar arasında 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında benimsenen yazılı bir inanç sözleşmesi bulunmadığı gibi, delil başlangıcı niteliğinde bir delil de bulunmadığı, bu tür davalarda tarafların baba-oğul da olsalar tanık dinlenemeyeceği, inançlı işlemin yazılı delille ispatlanması gerektiği, dosyaya yansıyan bilgi, belge ve deliller dikkate alındığında davacının tapu iptali tescil ve/veya alacak talebi yönünden iddiasını ispatlayamadığı, Yerel Mahkemece davacının tüm talepleri yönünden davanın reddine karar verildiğinden terditli talep olan bedelle ilgili olarak ayrıca karar verilmesinin gerekmeyeceği, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK’nin 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle (V/3.2.) numaralı paragrafta yer verilen yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinin yerinde olmasına, (III) no.lu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesinin gerekçesine göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) numaralı bentte yazılı olduğu üzere karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 15/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.