Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/1553 E. 2022/4648 K. 08.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1553
KARAR NO : 2022/4648
KARAR TARİHİ : 08.06.2022

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECEMAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davalı … yönünden davanın kabulüne, davalı … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin kararın davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Ukrayna vatandaşı olduğunu, Türkiye’deki bir takım resmi işlemlerin nasıl yürüdüğünü bilmediğini, Antalya 16. Noterliğinin 23.05.2016 tarihli ve 14936 yevmiye sayılı vekaletname ile davalı eşi …’ı vekil tayin ettiğini, eşi ile arasında yaşadıkları ailevi sorunlar nedeniyle eşini vekillikten azlettiğini, ancak eşinin azilnameden sonra, vekalet görevini kötüye kullanarak maliki olduğu 6 parsel sayılı taşınmazdaki 6 nolu bağımsız bölümü, arkadaşı olan, el ve işbirliği içerisinde olduğu davalı …’a satış suretiyle temlik ettiğini, kendisine herhangi bir satış bedeli de ödenmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.1.Davalı …, iddiaların doğru olmadığını, satış bedelini elden ödediğini, davacı ile diğer davalının halen evli olup, birlikte hareket ederek kendisini dolandırmaya çalıştıklarını, diğer davalı … ile sadece iş ilişkilerinin olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
1.2.Davalı … davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, temlik tarihinden önce vekilin azledildiği, davalı vekil …’ın vekâlet görevini kötüye kullandığı, … ile … arasında arkadaşlık ilişkisi olup, …’nin iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle… yönünden davanın kabulüne, davalı …’ın kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle … yönünden iptal-tescil isteğinin pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacının resmi işlemlerin yürütülmesi için değil, satış için yetki verdiğini, satıştan haberdar olduğunu, çalışmayan davacının, evi diğer emlakçıların gezmesine izin verdiğini ve satışı istediğini, davalının taşınmaz için 60.000 paund ödediğini, davalının taşınmaz için nakit ödediği tutarın 252.000 TL’ye karşılık geldiğini, davalı …’ın yeni girdiği inşaat işi için acil nakde ihtiyacı olduğunu, taşınmazı satmak istediğini, ancak yıl sonuna kadar kullanma şartı nedeni ile taşınmaza alıcı bulmakta zorlandığını, bu nedenle taşınmazı uygun fiyata satacağını söylemesi üzerine, dövizden zarar etmemek için taşınmazı uygun fiyata satın aldığını, davalı …’nin özel bir emlakçıda çalıştığını, işyerindeki sözleşmesi gereği eğer kendisi satış yaparsa, satış nedeni ile işyerine çok yüksek bir komisyon ödemesi gerektiğinden diğer davalı …’a satış yetkisi verdiğini, davalı …’nin …’a 60.000 paund verdiğini, bu durumun… ile … arasındaki e-mail yazışmalarında belli olduğunu, … ile … arasında güvene dayalı tapu devri olacak şekilde bir dostluk, arkadaşlık ilişkisi bulunmadığını, davalı …’nin tapuda davalı …’ın azil edilmiş olduğunu görse idi, taşınmazı devir almayacağını, ancak davacının, azilnameyi tapuya şerh vermediği gibi, azilnameyi kendisinin tebliğ aldığını, davalı …’nin, diğer davalı ile davacı arasındaki sorunları bilmesinin mükmün olmadığı, davalı …’nin davacı ve diğer davalı hakkında dolandırıcılık nedeni ile suç duyurusunda bulunduğunu, davacı ve diğer davalı …’ın iyi niyetli olmadıklarını, birlikte hareket ettiklerini, davalının, davacı ve eşi için konutu boşaltmaları için ihtarname göndermesi nedeniyle davacının eldeki davayı açtığını, davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 16/12/2021 tarihli ve 2021/676 Esas, 2021/1825 Karar sayılı kararıyla; davalı … ile diğer davalı …’in arkadaş oldukları, taşınmazın … tarafından…’ye satışının piyasa değerinin çok altında olduğu, ayrıca taşınmazı satın alan …’ın satış bedelinin davacıya ödendiği hususunu ispat edemediği, yine taşınmazı satın aldığı tarihte, aynı gün, Antalya 11. Noterliğinin 24/06/2016 tarihli ve 16972 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vekaletnamesi ile, dava konusu 6 nolu bağımsız bölümü dilediği gerçek ve tüzel kişilere satması hususunda …’i vekil tayin etmiş olduğu;dosya kapsamına göre iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olamayacağı, İlk Derece Mahkemesi hükmünün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde ve kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı … vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak, diğer davalı … hakkında pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilerek, tüm yargılama giderlerinden davalı …’nin tek başına sorumlu tutulmasının doğru olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK’nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK’de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK’de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
3.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
3.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK’nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3.3. Değerlendirme
Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, kayıt maliki ile vekil arasında el ve işbirliği olması halinde haksız fiil sorumluluğu çerçevesinde harç ve yargılama giderlerini birlikte ödemekle yükümlü olacaklarından davalı vekil … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de bu husus davacı tarafça istinaf ve temyiz sebebi yapılmadığı gibi,diğer davalı … tarafından istinaf sebebi de yapılmadığından, istinaf incelemesinde ileri sürülmeyen hususların temyiz incelemesine getirilemeyeceği gözetilerek, dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre Bölge Adliye Mahkemesince kararın (IV.3.) numaralı bendinde yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 20.493,00 TL bakiye onama harcının hükmü temyiz eden davalı …’dan alınmasına, 08/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.