Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/155 E. 2022/4351 K. 31.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/155
KARAR NO : 2022/4351
KARAR TARİHİ : 31.05.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi, tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemli dava sonunda Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 09.06.2021 tarihli ve 2020/376 Esas ve 2021/218 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde asıl davada davalı/birleştirilen davada davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 31/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı (karşı davacı) vekili Avukat … ile temyiz edilen davacı (karşı davalı) … vekili Avukat … geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalılar … v.d. vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı …, …’ndan satın aldığı 2354 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 11 no’lu bağımsız bölümüne davalı … tarafından haklı ve geçerli bir nedene dayanılmaksızın el atıldığını, davalının haksız işgalci olduğunu ileri sürerek, davalının el atmasının önlenmesine karar verilmesini istemiş, birleştirilen davaya yönelik; iddiaların yersiz olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
II. CEVAP
Davalı … asıl davanın reddini savunmuş, birleştirilen davada; maliki olduğu 2354 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 11 no’lu bağımsız bölümünün vekil kıldığı davalı … tarafından kardeşi olan diğer davalı …’a satış suretiyle temlik edildiğini, vekil …’nin vekalet görevini kötüye kullandığını, akabinde taşınmazın durumu bilen ve kötüniyetli olan davalı …’e devredildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmazsa bedelin tahsilini istemiştir.
Diğer davalılar, birleştirilen davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde asıl davada davalı/birleştirilen davada davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 02.06.2015 tarihli, 2013/21614 Esas ve 2015/8096 Karar sayılı ilamı ile “… Öncelikle çekişme konusu taşınmazın ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerini gösterir tapu kayıtları ve davalı-(davacı) …’e vekaleten gerçekleştirildiği ileri sürülen işleme ilişkin resmi akit ve akde dayanak belgelerin getirtilmesi, birleşen tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde tazminat istekli dava yönünden yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, davalı-(davacı) …’in davalı …’na olan borcunun miktarı ve çekişmeli taşınmazın değeri gözetilerek, temlikin vekalet görevi kötüye kullanılarak gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin belirlenmesi, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı saptanır ise kayıt maliki …’ın iktisabının iyiniyetli olup olmadığının araştırılması, birleşen tapu iptal ve tescil istekli davada verilecek karara göre elatmanın önlenmesi isteği değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı/birleştirilen davada davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 23.06.2020 tarihli, 2017/5382 Esas ve 2020/3004 Karar sayılı kararı ile “… Dava konusu bağımsız bölüm asıl davanın davalısı – birleştirilen davanın davacısı … adına kayıtlı iken, vekil … eliyle … tarafından temellük edilmiştir. Mahkemenin iptal ve tescil isteğini ret gerekçesinin yerinde olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. İptal ve tescil isteği yönünden hatalı değerlendirme sonrasında terditli istek olan tazminata geçilmesi de doğru değildir. Öte yandan, birleştirilen dava yönünden; vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeni üzerinde yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan sonuca gidilmiştir. Hal böyle olunca; önceki bozma ilamında belirtilen ilke ve esaslar çerçevesinde, birleştirilen tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde tazminat istekli dava yönünden araştırma ve inceleme yapılması, davalı-(davacı) …’in davalı …’na olan borcunun miktarı ve çekişmeli taşınmazın değeri gözetilerek, temlikin vekalet görevi kötüye kullanılarak gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin belirlenmesi, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı saptanır ise kayıt maliki …’ın iktisabının iyiniyetli olup olmadığının araştırılması, birleştirilen tapu iptal ve tescil istekli davada verilecek karara göre elatmanın önlenmesi isteği değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
6. Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 09.06.2021 tarihli ve 2020/376 Esas ve 2021/218 Karar sayılı kararıyla; asıl davada davacının taşınmazı konut kredisi kullanarak oturma amacı ile satın aldığı, tanık beyanlarından da taşınmazı emlakçı vasıtası ile bularak, içerisinde davalı … ikamet ettiği ve yakınları tarafından gösterildiği halde evi gezip beğendiği, dosyadaki delil durumu itibariyle davacının vekalet görevinin kötüye kullanılarak yolsuz tescil ve muvazalı satış yapıldığını bilmesinin beklenemeyeceği, bu iddiada bulunan davalı- karşı davacı tarafından taşınmazın davacı tarafından satın alınmasından önce diğer davalılar hakkında herhangi bir yasal işlem başlatılmadığı, savcılığa suç duyurusunda bulunulmadığı, vekaletten azletmediği, oysa ki taşınmazın emlakçı vasıtası ile satışa çıkarıldığının davalı yanca bilindiği hususunun tanık beyanları ile sabit olduğu, dava konusu bağımsız bölümün davacı ve diğer alıcılara ikamet eden kişilerce gezdirildiği, birleştirilen davanın TMK’nin 6 ncı maddesi gereğince ispat edilemediği, davalılara yemin teklifinde bulunulduğu, davalılarca yeminin usulüne uygun şekilde eda edildiği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
7. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı/birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Asıl davada davalı/birleştirilen davada davacı dilekçesinde özetle, bozma kararına uyulmasına rağmen bu hususta bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası hakkında yeterli araştırma inceleme yapılmadığını, sadece son kayıt maliki üzerinde durulduğunu, ilk temlikte vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı hususunun tespitinin gerektiğini, dava konusu taşınmazı satın alırken borç aldığı vekilin ekonomik durumunun bozulması üzerine kredi çekmek için ipotek tesis ettireceğine kendisini inandırarak kendisini vekil tayin ettirdiğini, …’yi devir amacıyla vekil tayin etmediğini, davalı … ve …’ın da vekaletnamenin kredi çekilmesi için verildiğini kabul ettiğini, vekilin taşınmazı danışıklı olarak kardeşi olan davalı …’a temlik ettiğini, bedelin de çok düşük olduğunu, her iki bozma ilamında da temlikin borca karşılık yapılıp yapılmadığının araştırılmasının istenildiğini ancak araştırılmadığını, davalılar … ve …’ın temlikin borca karşılık olduğu yönünde bir iddiaları olmadığını, …’nin kolluk beyanında taşınmazı 80.000,00 TL’ye sattığını ve bedeli kendisine verdiğini beyan ettiğini, bedelin ödendiğinin ispat edilemediğini, mahkemenin …’yi vekillikten azletmediğini gerekçe yaptığını, ancak devirden sonra azletmesinin zaten bir anlamı olmadığını, taşınmazın emlakçı vasıtasıyla satılığa çıkarıldığına yönelik dosyada delil bulunmadığını, davalı …’in taşınmazı satın almadan önce kendileri ile görüştüğünü, taşınmazın ihtilaflı olduğunun kendisine bildirildiğini, tanıkların da bu hususu doğruladığını, taşınmazı görmeden, gerçek değerinin altında satın alan birinin iyiniyetli olamayacağını, asıl davada eksik harç ile hüküm kurulduğunu, asıl davada harcın tamamlanmamasına rağmen fazla vekalet ücretine hükmedildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; asıl davada, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi, birleştirilen davada, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel istemine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
9.2.2. Öte yandan, vekaletnamenin hile ile alındığı iddiası, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını da içermektedir.
9.2.3. TMK’nin 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024/1. maddesinde; “ Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024/3. maddesinde; “ Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
9.3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, (IV/2. ve IV/5.) paragraflarda yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararlarında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesine ve özellikle (III.) paragrafta yer alan hükümde de harç tamamlanmamasına rağmen kabul edilen değer üzerinden vekalet ücretine hükmedildiği ve bu hususun temyiz nedeni yapılmayarak asıl davada davacı/birleştirilen davada davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturulduğu gözetilerek karar verilmesi doğru olduğuna göre (IV/6.) paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı/birleştirilen davada davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen asıl davada davacı/birleştirilen davada davalı … vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden asıl davada davalı/birleştirilen davada davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı asıl dava için 9.221,85 TL, birleştirilen dava için 21.40 TL bakiye onama harcının asıl davada davalı/birleştirilen davada davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.05.2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

-MUHALEFET ŞERHİ-

Dava vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı tapu iptal-tescil isteğine ilişkindir.
Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık, son malik …’in iyi niyetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalılardan … vekil olup, kendisine emanet olarak verilen, vekil edenin vekalet vermekteki gerçek iradesinin satış olmadığını bütün dosya kapsamıyla bildiği anlaşılmaktadır. Vekilden taşınmazı satın alan ise, onun kardeşi olan … olup, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilen veya bilmesi gereken konumdadır.
Çözümlenmesi gereken husus, son malik …’in iyi niyetli olup olmadığı hususudur.
…’in eşiyle beraber satın alacağı evi görmeye gittiğinde evin ihtilaflı olduğu kendisine söylenmiştir. Diğer yandan davacı tanığı Mahfuz beyanında “ ben … ile de bu konuda telefonla görüştüm. Kendisini Allah rızası için bu ev aralarında ihtilaflıdır.” Şeklinde tanıklık yapmıştır.
Sonuç itibariyle, son malik olan davalı … kendisine yapılan uyarılara rağmen ucuz bulduğu evi satın almıştır. Belli bir bedel ile satın alma halinde kötü niyet ortadan kalkmaz. Taraflar arasında ihtilaflı olan taşınmazı satın almasının iyi niyetli olarak kabulü mümkün olmadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken onama yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.