YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1520
KARAR NO : 2022/4693
KARAR TARİHİ : 09.06.2022
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: DATÇA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptal-tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince verilen 06/05/2021 tarihli ve 2019/1912 E., 2021/947 K. sayılı karar süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan annesi … …’ın Datça Noterliğinin 01/03/2005 tarih ve 0733 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği ikinci eşi olan dava dışı …’in, murise ait çekişme konusu 240 ada 1 parsel sayılı taşınmazı davalılardan …’ye satış yolu ile devrettiğini, bahsi geçen vekaletnamenin çeşitli sebeplerle sahte olduğunu, murisin vekalet tarihinde işlem ehliyeti bulunmadığı halde parmak bastırılmak suretiyle vekaletnamenin imzalanmasının sağlandığını, davalılardan …’ın noter başkatibi olarak muris …’nin durumunu bilerek sahte vekaletname düzenlenmesini sağladığını, davalılardan …’ın ise noter olduğunu ve kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince yapılan işlemden sorumlu olduğunu, diğer davalı …’nin ise yine mirasbırakanın durumunu bilen, aynı yörede otel yapmak amacıyla çeşitli taşınmazlar satın alan, muris tarafından devir yapılmayınca sahte vekalet yoluna başvuran kişi olduğunu, dolayısıyla TMK’nın 1023. maddesinden yararlanamayacağını ileri sürerek, vekaletnamenin sahteliği ile geçersizliğinin tespitine, sahte ve geçersiz vekaletname ile yapılan tapu satış işleminin iptaline ve dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı …, öncelikle mirasbırakanın vekalet verdiği tarihte hukuki ehliyeti bulunup bulunmadığının Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlenmesi gerektiğini, vekaletnamenin sahteliğine dair iddiaların ve belirtilen sebeplerin vekaletnamenin sahteliği sonucunu doğurmayacağını, davalı …, davacı tarafından daha önce aleyhine aynı vekaletname ile ilgili olarak açılan davanın reddedildiğini ve verilen kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini, böylece davacının murisi …’ın eşi…’a verdiği vekaletin geçerli bir vekalet olduğunun Yargıtay kararı ile teyit edildiğini, bir an için vekaletin geçersizliği düşünülse dahi kendisinin iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu, davalı …, mezkur taşınmaz ve buna ilişkin dava ile ilgili Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/03/2012 tarihli ve 2009/219 Esas – 2012/47 Karar sayılı ilamının Yargıtay’dan geçerek kesinleştiğini, sahtecilik ispatlanamadığından sahtecilik yönünden de davanın reddine karar verildiğinin anlaşıldığını, Noterce düzenlenen dava konusu Datça Noterliğinin 01/03/2005 tarihli ve 0733 sayılı vekaletnamesinin resmi belge niteliğinde olduğunu, bu belge hakkında sahtecilik iddiasının ileri sürüldüğünü, vekaletnameye resmiyet kazandıran kişinin taraf gösterilerek ayrı bir davada sahtecilik iddiasının incelenip karara bağlanması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Datça Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05/02/2019 tarihli ve 2018/90 E., 2019/40 K. sayılı kararıyla; muvazaa, mirasbırakanın hukuki ehliyetten yoksun olması, ehliyetsizliğinin kanıtlanmaması durumunda ise vekalet görevinin kötüye kullanılması sebepleri ile tapu iptali ve tescil davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde 01/03/2012 tarihinde davanın esastan reddine karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 05/12/2012 tarihli ve 2012/10387 Esas – 2012/14427 Kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının onandığı, tarafların karar düzeltme yoluna başvurmaması üzerine de kararın 12/02/2013 kesinleştiğinin anlaşıldığı, dava şartlarının Mahkemece her aşamada kendiliğinden gözetileceği gerekçesi ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-i ve 115/1-2 maddeleri gereğince kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacının muris…’ın oğlu ve mirasçısı, taşınmazı satın alan…’ın da davacının annesinin ikinci eşi olduğunu, vekalet düzenlenen 01/03/2015 tarihinde murisin beyin kanaması geçirdiğini, şeker ve kanser hastası olduğunu, annesinin vefatından 1,5 yıl önce Datça Noterliğinde hukuka aykırı işlemlerle vekalet düzenlendiğini, bu vekaletle davacının miras payı olan taşınmazların… tarafından satıldığını, davacının miras payını alamadığını, Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/219 E., 2012/47 K. sayılı dosyasında vekalet görevinin kötüye kullanılması konulu dava açıldığını, davanın reddine karar verildiğini, Yargıtayca bu kararın usulden red kararı olduğu belirtilerek onandığını, zaman içinde yeni delillerin ortaya çıkması nedeniyle vekaletnamenin sahteliği ve geçersizliği nedeniyle tarafları farklı, farklı bir konu ile yeniden dava açıldığını, HMK’nın 303/1 anlamında kesin hüküm bulunmadığını, red kararı verilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 06/05/2021 tarihli ve 2019/1912 E., 2021/947 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazdaki murise ait hissenin satılması nedeniyle mirasçılarının el birliği mülkiyeti nedeniyle birlikte dava açmalarının gerektiği, davacı dışında murisin mirasçısı olarak eşi …’in kaldığı, davada bu şahsın ölü ise mirasçılarının taraf olmadığı gözetildiğinde davanın tereke adına tüm mirasçılar tarafından açılmaması ve pay oranında açılan davanın da dinlenme olanağının bulunmaması nedeniyle davanın reddi gerekirken kesin hüküm nedeniyle usulden red kararı verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, kararın gerekçesinin yukarıdaki şekilde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyerek, Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesi gereğince tereke temsilcisi atanması gerektiği yönündeki içtihatlar göz önüne alınmadan verilen kararın hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil (sahtecilikten kaynaklanan) hukuki nedenine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.
3.2.2. Aynı Yasa’nın 30. maddesi ise “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” şeklinde, 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın 500,00 TL değer gösterilmek suretiyle açıldığı ve yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın değerinin keşfen saptanmadığı anlaşılmaktadır.
3.3.2. Harçlar Kanunu’nun uygulaması kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.
3.3.3. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmaz başında keşif yapılarak Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenle, davacının değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09/06/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.