Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/1221 E. 2023/3980 K. 05.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1221
KARAR NO : 2023/3980
KARAR TARİHİ : 05.07.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 07.05.2012 tarihli ve 2011/5000 Esas, 2012/3204 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar, … ili, … ilçesi, … köyü 2016 parsel numaralı taşınmazın kendilerine mirasbırakanları … oğlu …’dan veraseten kaldığını, ancak taşınmazın kadastro sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmaza ilişkin 10/03/1967 tarihli tapularının bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında …, miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu taşınmazın mirasbırakanı … mirasçıları ve davacı taraf adına tapuya tescili istemiyle davaya katılmış, bozma sonrası … payı oranında tapu iptali ve tescil isteminde bulunduğunu bildirmiştir.

II. CEVAP
Davalı … temsilcisi davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 08.06.2010 tarihli ve 2005/67 Esas, 2010/111 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın 1/2 payının davacı tarafın miras bırakanı … mirasçıları ve 1/2 payının ise katılan tarafın miras bırakanı … mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacılar ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Bozma Kararı
Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 07.05.2012 tarihli ve 2011/5000 Esas, 2012/3204 Karar sayılı kararı ile” ….O halde saptanan dava niteliği dikkate alındığında sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı ve katılan tarafın tutunduğu tapu kayıtlarının tesislerinden itibaren tüm tedavülleri, varsa haritaları ile birlikte Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığı ile Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, tapu kayıtlarının revizyon görüp görmediği Tapu Sicil Müdürlüğünden sorularak belirlenmeli, başka taşınmazlara revizyon görmüş ve davalı oldukları saptandığı takdirde usulün 45 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmalı, daha sonra yöreyi iyi bilen, yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişiler, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde çekişmeli taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi hükmü uyarınca tarafların tutunduğu tapu kayıtlarının haritalarının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra haritalar çakıştırılarak yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, uygulamada tapu kayıtlarının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, kuşkusuz tapu kayıtlarının dayanağı haritalar yoksa kayıtta tarif edilen sınır yerleri esas alınarak uygulama yapılmalı, tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye dayanılan tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, bu yolla dava konusu taşınmazın davacı ve katılan tarafın tutunduğu tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, dava konusu taşınmazın davacı ve katılan tarafın tutunduğu tapu kayıtlarının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde kayıt kapsamı dışında kalan taşınmaz ya da taşınmaz bölümleri yönünden anılan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu kimden kime kaldığı belirlenmeli, yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde çelişki giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, katılan …’nun davasının payı ile sınırlı olarak görülmesi, adlarına tescile karar verilecek kişilerin kimlik bilgileri ve paylarının hüküm yerinde yazılması gerektiği düşünülmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının ve asli müdahilin davasının kısmen kabulü ile … ili … ilçesi … köyü 2016 parsel sayılı taşınmazın 04/12/2017 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda C harfi ile gösterilen 6292,58m2’lik alanın tapu kaydının iptali ile bu alana köyün son parsel numarası verilerek, 5/120 payının asli müdahil … adına, 16/120 hissesinin davacı …, 16/120 hissesinin davacı …, 16/120 hissesinin davacı … (…) …, 16/120 hissesinin davacı … adına, 16/120 hissesinin davacı …, ve 35/120 hissesinin davalı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

E. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın Kadastro Kanunu’nun 16. ve 18.maddesi gereğince Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan kamu orta malı ve Hazineye ait olan yerlerden olduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını, Mahkeme tarafından yapılan keşif neticesinde alınan bilirkişi raporlarının ve dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarının hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığını, eksik inceleme ve araştırma neticesinde hatalı bir karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesinde; “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesinde; “ Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;

A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.

B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.

C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.

D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir. Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükümleri düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla ve özellikle Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin bozma kararında geçen; “… bir mirasçının ancak Kadastro Mahkemesinde tereke adına dava açabileceği, Asliye Hukuk Mahkemesinde ise bir mirasçının ancak payına yönelik tapu iptal ve tescil davası açabileceği gözardı edilerek, … terekesi adına katılan …’nun davasının miras payı ile sınırlı görülmemesi isabetsizdir” kısmı göz önüne alındığında …’nun diğer mirasçılarının gerekçeli karar başlığında sehven dahili davalı olarak gösterildikleri, bu isimlerin mahallinde her zaman karar başlığından çıkarılmasının mümkün olduğu gözetilerek davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazine’den harç alınmasına yer olmadığına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

05.07.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.