Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/1172 E. 2022/3241 K. 19.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1172
KARAR NO : 2022/3241
KARAR TARİHİ : 19.04.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Küçükçekmece 9. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 29/11/2021 tarihli, 2021/57 Esas, 2021/101 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde bir kısım davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 19/04/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat … ile temyiz edilen davalı asil … geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı … v.d. gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar, dul ve çocuksuz ölen kök mirasbırakan …’ün, noterde düzenlenen 09/06/1954 tarihli vasiyetname ile tüm malvarlığını mirasbırakanları …’a bıraktığını, anılan vasiyetin iptali husunda açılan davanın reddedildiğini, ayrıca vasiyetnamenin tenfizi hususunda da Mahkemece karar verildiğini, kök mirasbırakana ait davaya konu 5 parça taşınmazı ise davalı mirasçıların kötüniyetli olarak adlarına intikalini yaptırdıktan sonra yine kötüniyetli olan davalı …’na satış suretiyle muvazaalı olarak devrettiklerini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline mümkün olmadığı takdirde şimdilik 650.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında davalı … hakkında açılan dava tefrik edilerek eldeki esası almıştır.
2. Feri müdahil, vasiyet alacaklısı mirasçı olduğunu ileri sürerek feri müdahil olarak davacılar yanında davaya katılmıştır.
II. CEVAP
Davalı …, davacıların aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını, tüm mirasçıların davada yeralmadığını, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler geçtikten sonra dava açıldığını, iyiniyetli alıcı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/12/2011 tarihli ve 2011/781 E., 2011/941 K. sayılı kararıyla; zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açıldığı ve davalının süresinde zamanaşımı definde bulunduğu gerekçesi ile zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 04/02/2016 tarihli ve 2015/12628 E., 2016/1165 K. sayılı kararıyla; “Somut olayda, kök miras bırakan …’un davaya konu imar parsellerindeki paylarının, 19.02.2007 tarihinde, vasiyetname yolu ile atanan mirasçıların mirasçı gösterilmedikleri veraset ilamı kullanılmak suretiyle, intikali sağlandıktan sonra, davalı adına satışı yapılmış olması karşısında, zamanaşamı ve hak düşürücü sürenin sözkonusu olmayacağı tartışmasızdır. O hâlde, işin esası bakımından irdeleme ve inceleme yapılması, temyiz aşamasında evrak arasına sunulan, bir kısım davacılarla, davalı arasında düzenlenen sulh ve feragatname başlıklı belgeler de değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Küçükçekmece 9. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 29/11/2021 tarihli, 2021/57 Esas, 2021/101 Karar sayılı kararı ile; bir kısım davacılar yönünden feragat nedeniyle, diğer davacılar yönünden ise, yolsuz tescil iddiasının sabit olduğu ancak 3. kişi konumundaki davalının taşınmazları edinmede kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri Özetle
Bir kısım davacılar vekili, avukat olan davalının kendisine verilen vekalete dayalı olarak veraset ilamını aldıktan sonra veraset ilamı ile atanmış mirasçıların ketmedilmesi suretiyle yasal mirasçılara intikalin sağlandığını, yasal mirasçıların avukatlığı yapan davalının iyiniyetli olmadığını, tapu siciline güven ilkesinden yararlanamayacağını, veraset ilamı dosyasında yer alan nüfus kayıtlarında vasiyetnamenin göründüğünü, davacı tarafça açılan veraset ilamının iptali davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından davalı aleyhine Küçükçekmece 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/56 Esas sayılı dosyasında, gerçeğe aykırı vasiyetnameye göre işlem yapıldığı iddiası ile tapu iptali ve tescil davası açıldığını ve 801 ada 12 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulduğunu, anılan dava eldeki davayı etkileyecek olmasına rağmen Mahkemece akıbetinin araştırılmadığını, bozmadan önceki kararı temyiz etmeyen ve miras payının %84’üne sahip olan mirasçıların eldeki davanın yargılaması sırasında 2012 yılında 500.000,00 TL bedel karşılığında davalı ile anlaştıklarını, daha sonra belirtilen davacıların davalarından feragat ettiklerini, Mahkemece alınması gereken harcın hatalı olarak fazla hesaplandığını, davadan feragat eden mirasçıların da paylarının hesaplamaya dahil edildiğini, davada verilen karar kesinleşene kadar tapu kayıtlarındaki “davalıdır” şerhinin kaldırılmaması gerektiğini belirtip kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil (ketmi verese) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.”, 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde “Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır. ” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
6.2.2. Öte yandan 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”düzenlemelerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
Kararın (IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) no.lu paragrafında belirtilen gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; bir kısım davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, davalı vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, onama harcı peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/04/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalefet)

-MUHALEFET ŞERHİ-

Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali – tescil, tazminat isteğine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu ikinci el olan davalının iyi niyetli 3. kişi olarak TMK.nın 1023. maddesi korunmasından yararlanması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, muris …’un 07.05.1958 tarihinde dul ve çocuksuz olarak, yani birinci derece mirasçı bırakmadan öldüğü, 06.09.1954 tarihli resmi vasiyetname ile bütün mal varlığını …’a eşit hisse ile bıraktığı, vasiyetnamenin iptali için açılan davanın reddedildiği, 30.03.1976 tarihinde vasiyetin tenfizine karar verildiği, ölümünden sonra Küçükçekmece Kadastro Mahkemesinin 27.11.1996 tarihli ve 1996/6-6 sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların kökü olan 443 parsel sayılı taşınmazın 1680/115200 payının … …’in mirasçısı olduğu gerekçesiyle muris … adına kalan payların da diğer mirasçıların adına kayıt ve tesciline karar verildiği, davalı …’nun da bazı mirasçıların vekili olarak ve kendi adına asaleten bu davada yer aldığı taşınmazın imar sonucu ifraz edildiği, 6 parça taşınmazın … adına 18.06.2007 tarihinde kaydedildiği, Kadıköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 02.11.2006 tarihli 2006/1655 – 1493 sayılı …’un yasal mirasçılarını gösteren veraset ilamına istinaden 18.06.2007 tarihli resmi akitle taşınmazın yasal mirasçılara intikal ettirildiği ve aynı akitle davalı …’na temlik edildiği, yasal mirasçıları gösteren ve intikalde kullanılan veraset ilamında vasiyetname yoluyla atanan mirasçıların (davacıların murisleri) gösterilmemiş olmaları nedeniyle, davaları takipsiz bırakıldığı için tefrik edilen yasal mirasçı konumundaki kişiler adına yapılan intikalle oluşan tescilin yolsuz olduğu hususunda sayın çoğunlukla aramızda görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Görüş ayrılığı 2. el konumundaki davalı …’nun iyi niyetli olup-olmadığı, başka bir ifadeyle TMK.nın 1023. maddesi korumasından yararlandırılıp yararlandırılamayacağı noktasındadır.
Avukat olan davalı, kendi ifadesiyle “hukuk fakültesinden mezun olup, 1960 yılında avukatlık yapmaya başladığı tarihten itibaren” halk arasında Halkalı Çöplüğü olarak bilinen taşınmaz hakkında araştırma yapmış, bu taşınmazlarla ilgili açılan davaları gerek kendi adına asaleten, gerekse taraf vekili olarak bugüne kadar takip etmiştir.
Bu kapsamda Küçükçekmece Kadastro Mahkemesinde görülen 1990/27- 1993/8 sayılı tespite itiraz davasında … …’in mirasçılarından birisi ve bazı mirasçıların vekili olarak yer almıştır. Bu dosya incelenen dosya içerisinde bulunmadığından muris …’un düzenlediği vasiyetnameyle atanan mirasçılar bulunduğu ya da bu mirasçıların kim/kimler olduğu hususunda bilgi ve belge olup/olmadığı denetlenmemekle birlikte, davalı …’nun sanık olarak yargılanıp beraat ettiği Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/345 E. sayılı dosyasında tanık olarak dinlenen ve davalı ile birlikte uzun yıllar çalıştığı anlaşılan Ali Islanmaz’ın Mahkemeye verdiği “35-40 yıldır süren davada …’un mirasçıları bir türlü bulunamıyordu Avukat Hanım araştırdı, önce bulunamadığından kayyum atandı, sonra bulundu ve veraset ilamı çıkarıldı” şeklindeki beyanları,
Sinpaş tarafından açılan ve Küçükcekmece Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/33 Esas sayılı dosyasında görülen ortaklığın giderilmesi davasında davalı olarak gösterilen …’un mirasçılarına ulaşılamadığı gerekçesiyle kayyum tayini talebiyle görülen davada, davalının davacı vekili olarak bulunduğu … hakkındaki kayyum kararının kaldırılması talebiyle açılıp Küçükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/1207-943 sayılı dosyasında ve yine yolsuz tescil sonucunu doğuran taşınmazın yasal mirasçılara intikali işleminde kullanılan davalının vekil olarak açtığı …’un veraset ilamına ilişkin Kadıköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/108-993 sayılı dosyasında …’un nüfus kayıtlarının bulunması ve kayıtların hepsinde de … ile ilgili açıklama kısmında “vasiyet: 954/70 T vasiyeti var” ve “vasiyet: olayı var” şeklinde şerhlerin bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde;
Davalının, takip ettiği dosyalar nedeniyle en geç 2000 li yılların başından itibaren, yani muris …’in vasiyetname ile atanmış mirasçılarını göstermeyen ve yolsuz tescile sebep olan veraset ilamın alınmasından çok önce, murisin vasiyetname düzenlediğini çocuksuz ve dul olarak yani 1. derece mirasçı bırakmadan öldüğünü bildiği, ancak nüfus kayıtlarındaki şerhlerde vasiyetname numarası “954/70” olarak belirtilmiş olması nedeniyle ilgili nüfus müdürlüğüne müracaat ederek vasiyatneme kapsamını ve murisin bütün malvarlığını atanmış mirasçılara bıraktığını öğrenebilecekken, daha fazla menfaat elde edebilme ümidiyle, aslında vasiyatname nedeniyle mirasçılık sıfatı kalmamış kişileri ısrarla araştırmaya devam ettiği, intikale dayanak veraset ilamını vekil sıfatıyla alırken ve intikalle aynı resmi senette taşınmazları temellük ederken bu bilinçle hareket ettiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davalının tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi olarak kabul edilemeyeceği ve TMK.nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı, kararın bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun davanın iyiniyetli 3. kişi olduğu gerekçesiyle verilen ret kararının onanmasına yönelik görüşüne katılmıyorum.