Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/112 E. 2022/2982 K. 11.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/112
KARAR NO : 2022/2982
KARAR TARİHİ : 11.04.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; Yerel Mahkemece davanın kabülüne ilişkin olarak verilen karar, taraf vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi;
I. DAVA
Davacı, maliki olduğu 2169 parsel sayılı taşınmazı, davalıdan aldığı 100.000,00 TL borcun teminatı olarak davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, borcunu ödediği halde davalının taşınmazı iade etmekten kaçındığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacının kendi muvazaasına dayanamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 13/02/2015 tarihli ve 2012/62 E., 2015/160 K. sayılı kararıyla; davacının edimini yerine getirmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 27.03.2018 tarihli ve 2015/8619 E., 2018/8143 K. sayılı kararıyla; “… taraflar arasındaki borcun ne kadar olduğu tespit edilmediği gibi banka aracılığı ile gönderilen 17.000USD’lik tutar ile davacının ileri sürdüğü diğer kayıtlar irdelenerek borcun ne kadarının ödendiği saptanmamış, davalının icra takibinde “alacağımdan feragat ediyorum” şeklindeki beyanı karşısında 40.000 TL’lik çek bedelini elde edip etmediği araştırılmamıştır. Hal böyle olunca taraflar arasında imzalanan belgenin inançlı işlemin belgesi olduğu esasen taraflarca da inkar edilmediği gözetilerek, taraflar arasındaki borcun ne kadar olduğunun saptanması, davacıdan yaptığı tüm ödeme bilgilerinin istenmesi, evraklarının getirtilmesi, davalının “alacağımdan feragat ediyorum” demesi karşılığında alacağını elde edip etmediğinin belirlenmesi, tüm bilgi ve belgeler getirtildikten sonra davalının bakiye alacağı kaldığının anlaşılması halinde 6098 sayılı TBK.nın 97. (818 sayılı BK.nın 81.) maddesi hükmü
uyarınca mahkeme veznesine depo ettirilmesi için davacıya önel verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 09/06/2021 tarihli ve 2018/531 E., 2021/265 K. sayılı kararıyla; taraflar arasındaki inanç sözleşmesi gereğince davacı tarafından davalıya icra takibi sonucu 40.000,00 TL ödemenin yapıldığı; davacının borcuna karşılık davalının oğlunun hesabına havale ettiğini ileri sürdüğü 17.000,00 USD’nin borca karşılık olduğunu kanıtlayamadığı, davacının aradaki sözleşme uyarınca davalıya 60.000,00 TL borcunun bulunduğu, inanç sözleşmesi gereğince davaya konu taşınmazın davalıya devredildiği, devir tarihinden itibaren davalının taşınmazı kullanarak semerelerinden faydalandığı gözetilerek davalının bedelin güncellenmesi talebinin reddine karar verilmiş, davacı tarafın 60.000,00 TL’yi depo ettiği anlaşılmakla davanın kabulü ile depo edilen bedelin kararın kesinleşmesi ile birlikte davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
1. Davacı vekili, dava konusu 2169 parsel sayılı taşınmaz dışında dava dışı 1555 parsel sayılı taşınmazın da inançlı işleme dayalı olarak davalı uhdesinde olduğunu, taşınmazın semerelerinden faydalandığını, bu hususların dikkate alınmadığını, Mahkemece hükmedilen tazminatın fazla olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili, Mahkemece inançlı ilişkinin varlığı ve ispat vasıtası olarak değerlendirilen 30/08/2008 tarihli fotokopi belgedeki imzanın davalıya ait olmadığını, hurdacılıkla uğraşması vesilesiyle davacı ile aralarında iş ilişkisi başladığını, dava konusu 2169 parsel sayılı taşınmazı 100.000,00 TL karşılığı satın aldığını, yapılan işlemin gerçek olduğunu, davacının senet verip ödeme yaptığında taşınmazları geri alma teklifinde bulunduğunu ancak bu teklifin taslak olarak kaldığını ve belgenin yırtılıp atıldığını, dava konusu taşınmazın davalı tarafından kullanıldığı iddasının gerçek olmadığını, vergilerini ödeyip oturma izni almış olmasına karşın fiilen taşınmazı kullanamadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK’nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
6.3. Değerlendirme
(IV/2.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan, 10.235,81 TL bakiye onama harcının davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.