Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/9893 E. 2022/2044 K. 14.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9893
KARAR NO : 2022/2044
KARAR TARİHİ : 14.03.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen, tapu iptali ve sicilden terkin istekli davada bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı, davaya konu 6 parsel sayılı taşınmazın 1.340,80 m2′ lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, taşınmazın kıyı çizgisi içinde kalan kısmının tapu kaydının iptali ile sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın haksız ve yersiz olduğunu, dava konusu taşınmazın tapuya güven ilkesi esası ile satın alındığını tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17/12/2015 tarihli ve 2014/24 E. 2015/612 K. sayılı kararıyla; davalıların, idarece hazırlanmış kıyı kenar çizgisine idari yargıda itirazı olmadığı, böylece idare tarafından hazırlanan kıyı kenar çizgisinin kesinleşmiş olduğu gerekçesi ile 6 parsel sayılı taşınmazın, idare tarafından hazırlanan kıyı kenar çizgisine göre, kıyı tarafında kalan 1.160,64 m2′ lik kısmının davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07.02.2019 tarihli ve 2016/14130 E., 2019/1186 K. sayılı kararıyla; “…Dava konusu uyuşmazlıkta, idarece oluşturulan kıyı kenar çizgisine ilişkin haritanın, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edildiği iddia ve ispat edilemediğine göre; az yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, idarenin kıyı kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, idarece oluşturulan kıyı kenar çizgisi ile bilirkişiler tarafından tespit edilecek olan kıyı kenar çizgisi aynı kroki üzerinde işaretlenerek karşılaştırılmalı, idarenin verileri ile mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu hususlar gözardı edilmek suretiyle, yazılı ve yerinde olmayan gerekçeler ile hüküm tesis edilmesi isabetli olmamıştır….” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 10/06/2021 tarihli ve 2019/321 E., 2021/154 K. sayılı kararıyla; dosya içerisine alınan ek rapor ile dava konusu parselin kıyı kenar çizgisi içinde kalan alanı bulunmadığı, bilirkişi raporlarının karar kurmaya yeterli, denetime açık, hukuka ve içtihatlara uygun olduğu, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1.Davacı Hazine vekili, Mahkemece Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın yapmış olduğu ve kesinleşen kıyı kenar çizgisine davalı tarafından idare mahkemesinde dava açılmadığı ve kesinleştiği dikkate alınmadan davanın reddine verilmesinin yanlış olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
5.2. Davalılar vekili, kararın esasına ilişkin itirazları olmadığını, yargılamada keşif masrafının taraflarınca yatırıldığını, dava tarihi itibariyle taşınmaz değeri tespit edilerek lehlerine nisbi vekalet ücretine hükmedilmediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 3621 sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptal ve sicil kaydının kütükten terkini isteklerine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği üzere; Kıyılara ilişkin olarak, 2709 Sayılı T.C. Anayasası’nın, “Kıyılardan yararlanma” başlıklı 43. maddesinde, “Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.” düzenlemesi ve bu düzenleme gereğince çıkarılan 3621 Sayılı Kıyı Kanunu’nun “Genel Esaslar” başlıklı 5. maddesinde “Kıyılar ile ilgili olarak kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olduğu, yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetildiği, kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespitinin zorunlu olduğu, sahil şeritlerinde yapılacak yapıların kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabileceği, yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebileceği, kıyılarda hiçbir yapı yapılamayacağı, duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamayacağı şeklinde genel esaslar düzenlenmiştir.
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun madde 36 /A – (Ek: 11/1/2011-6099/16 md.) Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil, yargılama giderine hükmolunmaz.
6.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 326/1. maddesinde Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazlarının reddine,
6.3.2. Davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince; tapu iptali ve terkin istemine ilişkin talep, taşınmaz malın aynına ilişkin olup para ile değerlendirilmesi mümkündür. Kadastro Kanunu’nun 36/A maddesi gereği Hazine lehine yargılama gideri verilmesi mümkün değil ise de, davanın reddi nedeniyle taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Diğer yandan 6100 sayılı HMK’nın 326. maddesi gereği davalı tarafından yapılan yargılama masraflarının davacıdan alınarak davalıya verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
V. SONUÇ:
1- Yukarıda (IV/6.3.1.) paragrafta açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- Kararın (IV/6.3.2.) paragrafında açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun değişik 13. maddesinin j bendi gereğince davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz eden davalılara geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.