YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9886
KARAR NO : 2022/3096
KARAR TARİHİ : 13.04.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki davadan dolayı Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 31.05.2016 tarihli ve 2016/22 Esas – 2016/347 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.02.2021 tarihli ve 2017/3534 Esas – 2021/1395 Karar sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali – tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, 73 ada 23 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tespit görüp tapuya tescil edildiğini, oysa bu taşınmazın bir kısmının babası İbrahim’den kalan yer olduğunu, tahminen anılan taşınmazda 1/10 payı bulunduğunu, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın 1/10 payına yönelik tapu iptali ve adına tescili ile taşınmaz üzerindeki evin kendisine ait olduğunun beyanlar hanesine şerh verilmesi istemiştir.
Davalılar davacının talebini kabul ettiklerini bildirmişlerdir.
Mahkemece, kabul yetkisi de bulunan bir kısım davalılar vekili ile oğlu İbrahim’e velayeten annesi … ile davalı … …’in davayı kabul ettiklerine yönelik beyanları dikkate alındığında tapu iptal tescil talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, gerekçe de ise; davacının eve yönelik talebinin esasında muhdesatın aidiyetinin tespiti talebi olduğu, bu talebi bakımından hukuki yararının olmadığı (ortaklığın giderilmesi veya kamulaştırma gibi güncel yararının bulunması gerektiği) anlaşıldığından bu hususta karar tesis edilmediğini açıklamış, anılan kararın davacı tarafından muhdesata yönelik olarak temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.02.2021 tarihli ve 2017/3534 Esas 2021/1395 sayılı kararı ile temyiz edenin sıfatına göre hükmün onanmasına karar verilmiş, davacı vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 308. maddesinde “Davayı kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.” ile aynı Yasa’nın 311. maddesinde “ Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” ile aynı Yasa’nın 297. maddesinin ikinci fıkrası “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Somut olayda, vekil ile kendisini temsil ettiren davalılar tarafından verilen vekalette vekilin davayı kabul yetkisinin olduğu, kendisini vekille temsil ettirmeyen davalı … adına velayeten annesi … ile davalı …’nin açılan davayı her iki talep yönünden kabul ettikleri, Mahkemece yalnızca tapu iptal tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verildiği, oysa ki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 308. maddesinde düzenlenen kabul müessesesinin davaya son veren taraf işlemi olduğu, dolayısıyla muhdesat yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hukuki yarar yokluğu gerekçe gösterilerek muhdesatla ilgili olumlu -olumsuz bir hüküm kurulmaması HMK’nın 297. maddesine aykırıdır.
Anılan bu husus karar düzeltme isteği üzerine bu defa yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin (6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla) HUMK.’nun 440. maddesi uyarınca kabulüne, 16. Hukuk Dairesinin (Kapatılan) 18.02.2021 tarihli ve 2017/3534 Esas 2021/1395 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, hükmün açıklanan nedenlerle 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.