Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/9511 E. 2021/7392 K. 01.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9511
KARAR NO : 2021/7392
KARAR TARİHİ : 01.12.2021

MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi …’in 321 ada 80 ve 82 parsel sayılı taşınmazlarını davalı yeğeni …’a, 357 ada 15 parsel sayılı taşınmazını davalı yeğeni …’na, 357 ada 3 parsel sayılı taşınmazını davalı yeğeni …’a satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının da alım gücü bulunmadığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, mirasbırakan Fatma’nın emekli maaşı dışında başka bir geliri olmadığını, taşınmazları bedeli karşılığı satın aldıklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın davalılar vekili tarafından istinafı üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, bir kısım davalı tanıklarının dinlenilmediği, davalı tanığı …’ın ise çekinme hakkı hatırlatılmadan usule aykırı şekilde dinlenildiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; gönderme kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince, iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 fıkrası uyarınca esastan reddedilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1921 doğumlu mirasbırakan …’in 30.10.2017 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak 1963 yılında evlat edindiği davacı …’ı bıraktığı, mirasbırakanın 2680 (yeni 357 ada 15 ) parsel sayılı taşınmazını 21.09.1989 tarihinde dava dışı … …’ya , …’nin de 31.07.1990 tarihinde davalı …’na satış suretiyle temlik ettiği, 872 ( yeni 321 ada 80 ) parsel sayılı taşınmazını 6.08.2001 tarihinde davalı …’a, 2670 (yeni 357 ada 3) parsel sayılı taşınmazını 27.09.2001 tarihinde davalı …’a satış suretiyle devrettiği, dava konusu 873 ( yeni 321 ada 82 ) parsel sayılı taşınmazın dava dışı Vasfiye … adına kayıtlı iken 06.08.2001 tarihinde davalı …’a satış yoluyla devrettiği, davalıların mirasbırakanın kız kardeşi Vasfiye’den olma yeğenleri olduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, dava konusu 873 (yeni 321 ada 82 ) parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından değil, dava dışı Vasfiye … tarafından davalı …’a devredildiği kayden sabit olduğuna göre bu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi bu gerekçe ve sonucu itibariyle doğrudur. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının REDDİNE,
Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; murisin terekesinde dava konusu edilenler dışında başkaca taşınmazının kalmadığı, mirasbırakanın değişik tarihlerde taşınmazlarını davalı yeğenlerine temlik ederek tüm mal varlığını elden çıkardığı,davacıya ise herhangi bir taşınmaz vermediği, mirasbırakanın davacı evlatlığı ile arasının iyi olmadığı,temliklerin mirasbırakanın tek mirasçısı olan davacı evlatlığından mal kaçırma amacıyla yapıldığı sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca; mirasbırakan tarafından temlik edilmeyen 873 (yeni 321 ada 82 ) parsel sayılı taşınmaz dışındaki diğer taşınmazlar için davanın kabulüne karar karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya geri verilmesine, 01.12.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.