Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/9339 E. 2023/1368 K. 08.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9339
KARAR NO : 2023/1368
KARAR TARİHİ : 08.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul

Taraflar arasında Mahkemesinde görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, dava konusu 64 ada 4 sayılı parselin 23.06.1954 tarihinde yapılan kadastro çalışması ile çalılık vasfı ile Hazine adına tespit gördüğünü, kadastro tespitine itirazı Komisyonca reddedilen dava dışı … …’ın Zonguldak Asliye Hukuk Mahkemesinde 12.12.1956 tarihinde açtığı dava nedeniyle malik hanesinin boş bırakıldığını, ancak adı geçenin açtığı davanın akibetinin belirlenemediğini, Mahkemeden verilen cevapta dosyanın bulunamadığının belirtildiğini, ayrıca davalıların da dava konusu taşınmaza bina yapmak suretiyle müdahalede bulunduklarını ileri sürerek öncelikle taşınmazın Hazine adına tesciline, akabinde davalıların haksız müdahalesinin önlenmesine ve yapıların yıkımına karar verilmesini istemiş, aşamada tescil ve müdahalenin meni istemi ile karşı tescil istemi için görevsizlik kararı verilmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, zilyetliklerinde bulunan 398 m2’lik arsanın dedeleri dava dışı … …’den intikalen geldiğini, bu yerdeki taşınmazların en az 90 yıldır köy sakinlerinin zilyetliğinde olduğunu, imar affından yararlanmak için dava açtıklarını, ancak Hazine adına tescil olmadığından tapu tahsis belgelerini alamadıklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 03.12.2014 tarihli ve 2003/562 Esas, 2014/924 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 64 ada 4 sayılı parsel bakımından kadastro tespitine itiraz ya da tapuda malik hanesinin doldurulması için açılan dava tarihinin 19.07.2000 olduğu ve bu tarih öncesinde yapı yapan ve kullanan bina maliklerinin iyi niyetli olduğu gerekçesiyle taşınmazlar üzerindeki binaların keşif tarihi itibariyle tespit edilen değerlerinin davacı tarafından ödenmesi şartıyla müdahalenin önlenmesi ve yıkıma karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 26.10.2017 tarihli ve 2015/2700 Esas, 2017/5830 Karar sayılı kararı ile; “…Çalılık niteliğiyle Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaza yapı inşa eden davalıların iyiniyetli olduğu söylenemez. Hal böyle olunca, davalılar lehine bedel ödenmeksizin yıkıma karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın çalılık niteliği ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden bulunduğunun sabit olduğu ve tespitin yapıldığı 1954 yılında halen imar ve ihyanın tamamlanmadığı gerekçesi ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verildiği ve kararın 11.07.2012 tarihinde kesinleştiği, alınan güncel tapu kaydında malikin Hazine olduğu, davalıların çekişme konusu taşınmazı yapılaşmak suretiyle kullandıkları, davalıların çalılık niteliğiyle Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaza yapı inşa ederek kullanmalarında iyi niyetli olduklarından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Bir kısım davalılar temyiz dilekçelerinde özetle, 11.07.2012 tarihinde kesinleşen Kadastro Mahkemesi kararı sonrasında taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini, tescil davası açıldığı tarihe kadar tapu kaydının boş olduğunu, taşınmaza kendilerinin ve murislerinin yüz yılı aşkın süredir zilyet olduklarını, kendilerine ait olduklarını bildikleri için tasarruflarının iyiniyetli olduğunu, aksinin de ispat edilemediğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/377 Esas sayılı dosyası ile dava açılmış olduğu kabul edildiğinde de kendilerinin iyiniyetli oldukları ve dava dosyasının akıbetinin tesbit edilememesinin de kamu hizmeti kusuru olduğunu, murislerinin ikame ettikleri 1956 Esas sayılı davadan çok sonra Hazine tarafından dava açıldığını, aleyhlerine fahiş yargılama gideri hükmedildiğini, aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığını, yargılama giderlerinden müştereken ve müteselsilen sorumluluğun da doğru olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan taşınmaza yönelik müdahalenin meni ve yıkım istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 715 inci maddesinde “Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz. Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılması özel kanun hükümlerine tâbidir.”

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 57 nci maddesinde “Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir: a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması. b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri. c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması.” 58 inci maddesinde “İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder.” hükümleri düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme
1.Dosya içeriğinden, dava konusu 64 ada 4 sayılı parselin davacı Hazine adına çalılık vasfıyla tespit gördüğü, Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/377 E. sayılı dosyasında açılan tespite itiraz davası nedeniyle malik hanesinin boş bırakıldığı, anılan dava dosyasının bulunamaması nedeniyle eldeki davanın tescil, elatmanın önlenmesi ve yıkım istekleri ile Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, ancak kesinleşmeyen kadastro tutanakları bulunduğundan Kadastro Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, Dairenin 10.11.1999 tarihli ve 1999/10821 Esas, 1999/11403 Karar sayılı kararı ile yıkım dışındaki istekler bakımından Kadastro Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesi üzerine tescil ve elatmanın önlenmesi talepleri için görevsizlik kararı verildiği, elatmanın önlenmesi ve tescil istekli dosyanın Zonguldak Kadastro Mahkemesinin 2000/17 Esas numarasına kaydedilerek yargılama yapıldığı, anılan dosyada yapılan uygulama sonucu alınan ziraat bilirkişisinin 13.12.2010 tarihli raporunda dava konusu 64 ada 4 sayılı parselin eğiminin yer yer %20-30 aralığında olduğu ve yer yer düz kısımlarının bulunduğu, arazi üzerinde münferit defne, gürgen, …, ıhlamur gibi ağaçların ve maki bitkilerinin bulunduğu, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nda tanımlanan kuru marjinal tarım arazisi niteliğinde bulunduğunun belirtildiği ve yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın çalılık niteliği ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden bulunduğunun sabit olduğu ve tespitin yapıldığı 1954 yılında da halen imar ve ihyanın tamamlanmadığı gerekçesi ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilerek kararın 11.07.2012 tarihinde kesinleştiği ve eldeki dosya arasına alınan güncel tapu kaydında malikin Hazine olduğu, eldeki davanın davalılarının çekişme konusu taşınmazı yapılaşmak suretiyle kullandıkları anlaşılmaktadır.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve bozma kararına göre bir kısım davalılar vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Bir kısım davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; somut olayda her bir davalının müdahale ettiği yer ve dava konusu taşınmaza yaptığı yapıların ayrı olduğu, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, zorunlu dava arkadaşlığının sadece ölen davalıların mirasçıları arasında olduğu, bu durumda yargılama giderlerine hükmedilirken her bir davalının müdahale ettiği alanın ve yaptığı yapının değeri yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti hükmedilmesi, yargılama giderlerinden ise her bir davalı yönünden müdahale ettiği alanın ve yaptığı yapının değeri dikkate alınarak oranlama yapılması suretiyle sorumlu tutulması gerekirken vekalet ücretinden ve yargılama giderlerinden davalıların müteselsilen ve müştereken sorumlu tutulması, ayrıca taşınmaza müdahale eden … karar başlığında isminin … olarak yazılması isabetli değildir.

4. Hal böyle olunca, her bir davalının müdahale ettiği alanın ve yaptığı yapının değeri dikkate alınmak suretiyle her bir davalı yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi, yine aynı değerler dikkate alınarak oranlama yapılmak suretiyle her bir davalının yargılama giderlerinden sorumluluğuna hükmedilmesi, hüküm başlığında … yerine …’nın (ölümü halinde mirasçılarının) gösterilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Bir kısım davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Bir kısım davalılar vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HMK’nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

08.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.