YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9274
KARAR NO : 2023/4023
KARAR TARİHİ : 06.07.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … ili, … ilçesi, … Mahallesi çalışma alanında bulunan ve davacıya ait 496 parsel sayılı taşınmaza komşu iki dönüm yüzölçümündeki taşınmaza 1974 yılından beri nizasız, fasılasız, malik sıfatıyla zilyet olduğunu ileri sürerek kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan taşınmaz bölümünün davacı adına tescilini talep etmiş, 21.01.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile tescil talebine ek olarak derenin ıslahı ve su çekmek suretiyle taşınmaza verilen zararın el atılan kısmın bedeli de dahil olmak üzere tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davacının hakkının çapla sınırlı olduğunu, taşınmazın niteliğinin zilyetlikle kazanılmaya elverişli olmadığını, aksinin kabulü halinde taşınmazın aktif dere yatağı olma özelliğini kaybettiği tarihte zilyetlik süresinin başlamış kabul edileceğini, davacı lehine yasal şartların oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı … vekili; husumetli olmadıklarını, imar uygulamasına ilişkin davaların idari yargıda görülmesi gerektiğini, taşınmazın dere yatağı olduğunu ve Haizne adına tescil edildiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
3.Davalı … davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 2015/741 Esas, 2018/301 Karar sayılı ve 08/05/2018 tarihli kararı ile taşınmazın tespit dışı bırakıldığı tarih ile imar planı tarihi arasında yeterli sürenin geçmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 2018/1568 Esas, 2018/1684 Karar sayılı ve 07/12/2018 tarihli kararı ile taşınmazın imar planına alındığı tarihe kadar edinme koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması gereğine değinilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
2.Yeniden yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çekişmeli taşınmazda ekonomik amaca uygun zilyetliğin 2013 yılında DSİ’nin ıslah çalışmalarından sonra başladığı, bu nedenle yasal kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı, ayrıca fiili kullanıma yönelik bilirkişi ve tanık beyanlarının mülkiyet kazanımı için yeterli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dinlenen tüm tanıkların taşınmazın sınırının dereye ulaştığını beyan ettiğini, davaya konu taşınmaz ve komşu taşınmazların kullanımının bu şekilde devam ettirildiğini, derenin zaman zaman taşkınlar yapması nedeniyle yıllar sonra ıslah edildiği hususlarının açıklandığını, bu kapsamda imar ihyanın ıslah çalışmasından sonra başlamadığını, aksine ıslah çalışmaları sırasında taşınmazın kullanılamaz hale geldiğini, davacının yaklaşık 40 yıldır taşınmaza zilyet olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çekişmeli taşınmazların öncesinin dere yatağının etkisi altında bulunması nedeni ile özel mülke konu edilemeyeceğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki hususları tekrarlamıştır.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Uyuşmazlık, TMK’nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 713. maddesi uyarınca, tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.
Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.
Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır.
Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunur.
Son ilândan başlayarak üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hâkim tescile karar verir. Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur.
Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler.
Kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir.
Özel kanun hükümleri saklıdır.
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca; tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.
Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.
4342 sayılı Mera Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereği 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacak işlemlerde Kadastro Komisyonlarına konu uzmanı Ziraat Mühendisi dâhil edilir.
Taşınmaz malın, yukarıdaki fıkranın kapsamı dışında kalan kısmının zilyedi adına tespit edilebilmesi için, birinci fıkra gereğince delillendirilen zilyetliğin ayrıca aşağıdaki belgelerden birine dayandırılması lazımdır.
A) 31/12/1981 tarihine veya daha önceki tarihlere ait vergi kayıtları,
B) Tasdikli irade suretleri ile fermanlar,
C) Muteber mütevelli, sipahi, mültezim temessük veya senetleri,
D) Kayıtları bulunmayan tapu veya mülga hazinei hassa senetleri veya muvakkat tasarruf ilmuhaberleri,
E) Tasdiksiz tapu yoklama kayıtları,
F) Mülkname, muhasebatı atika kalemi kayıtları,
G) Mubayaa, istihkam ve ihbar hüccetleri,
H) Evkaf idarelerinden tapuya devredilmemiş tasarruf kayıtları.
3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca; orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.07.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.