Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/9160 E. 2023/1526 K. 15.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9160
KARAR NO : 2023/1526
KARAR TARİHİ : 15.03.2023

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Kısmen Kabul – Kısmen Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil,bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümler yönünden tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümlere yönelik bedel isteğine ilişkin 490.000,00 TL ‘nin davalılar … ve … ‘den tahsiline, davalı … yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümler yönünden tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, bu bağımsız bölümler yönünden tazminat isteğinin kabulü ile 490.000,00 TL bedelin davalılardan tahsiline, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin davacı adına kayıtlı olması nedeniyle bu bağımsız bölümler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, uzun yıllardır İsviçre’de yaşadığını,Çorum’da yatırım amacıyla taşınmaz satın almak için araştırmalar yaptığını, … Emlak isimli işyerinin ortakları davalılar … ve … aracılığıyla 3338 ada 148 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümleri satın aldığını, davalılara satın aldığı bağımsız bölümlerdeki eksik inşaat işlerinin tamamlanması için 2010 yılında 34.000 İsviçre Frangı ve 2011 yılında ise 100.000 TL gönderdiğini, ancak inşaat işlemlerinin yavaş ilerlemesi nedeniyle davalıların taşınmazları kiraya vermek ve inşattaki eksik işleri gidermek için yanlarında çalışan …’a vekaletname vermesini söylemesi üzerine …’ı vekil tayin ettiğini, ancak vekilin maliki olduğu 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümleri diğer davalı …’a devrettiğini, temliklerin bilgisi ve rızası dışında yapıldığını, kendisine herhangi bir satış bedeli ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kulllanıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz bedellerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … davaya cevap vermemiş, vekili yargılama sırasında …’nın diğer davalıların yanında sigortalı çalışan olduğunu,bu nedenle hiç bir sorumluluğu bulunmadığını, savcılık soruşturması sonucunda … hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Çorum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2021 tarihli, 2018/249 Esas, 2021/166 Karar sayılı kararı ile; davalılar … ve …’un baba oğul olup, diğer davalı …’nın ise yanlarında çalışan sigortalı işçileri olduğu,davacının maliki olduğu 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin vekil … tarafından …’a satış suretiyle devredildiği, anılan taşınmazların dava tarihi itibari ile davalı … adına kayıtlı olsa da, yargılama sırasında üzerlerinde Garanti Bankası A.Ş. lehine ipotek tesis edilen ipotek nedeniyle, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibi neticesinde alacağa mahsuben Garanti Bankası A.Ş.’ye ihale edildiği, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin davacı adına kayıtlı olduğu, davalılar … ve …’in vekalet görevini kötüye kullandığı , davalı …’nın diğer davalıların yanında çalışan sigortalı işçi olup,işverenlerinin talimatı doğrultusunda hareket ettiği, kendi iradesi ile iş yapmadığı gerekçesiyle 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümler yönünden tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümlere yönelik bedel isteğine ilişkin 490.000,00 TL ‘nin davalılar … ve … ‘den tahsiline, davalı … yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı … hakkında verilen ret kararının yerinde olmadığını, davacı tarafından vekil tayin edilen …’nın diğer davalılarla fikir ve eylem birliği içerisinde birlikte hareket ederek davacının büyük mağduriyet yaşamasına sebep olduğunu, daha sonra vekil …’nın davacı tarafından azledildiğini, öncelikle taşınmazların davacı adına tescili ile birlikte tüm davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 02.09.2021 tarihli ve 2021/1493 E., 2021/1562 K. sayılı kararıyla; dava konusu 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin vekil … tarafından davalı …’a satış suretiyle devredildiği, taşınmazlar üzerine Garanti Bankası A.Ş lehine ipotek tesis edildiği, yargılama sırasında banka tarafından başlatılan icra takibi sonucunda taşınmazların Garanti Bankası A,Ş.’ye alacağına mahsuben ihale edildiği, cebri icra ihalesinin kesinleşmesi ile taşınmazların mülkiyetinin ihale alıcına geçeceğinden davacının tapu iptali ve tescil isteğinin reddedilmesinin yerinde olduğu, ancak davalı …’nın …’ın talimatı ile sözkonusu devirleri yaptığını beyan ve kabul ettiği, davacının davaya konu taşınmazların satılması yolunda vekil …’ya verilmiş bir talimatı bulunmamasına rağmen vekaletin kötüye kullanılması yoluyla taşınmazların …’a devredildiği, tazminat talebinin kabulünün doğru olmasıyla birlikte vekil …’nın iyi niyet savunmasında bulunamayacağı, haksız eylem niteliğindeki bu eylemin sonuçlarından diğer davalı … ile fikir ve eylem birliği içinde olan davalı …’nın sorumlu olduğu,işverenin talimatı ile hareket etmesinin …’yı sorumluluktan kurtaramayacağı, … yönünden de tazminata yönelik terditli istemin kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulü ile 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümler yönünden tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, bu bağımsız bölümler yönünden tazminat isteğinin kabulü ile 490.000,00 TL bedelin davalılardan tahsiline, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin davacı adına kayıtlı olması nedeniyle bu bağımsız bölümler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ve istinaf dilekçesini tekrar ederek, öncelikle tapu iptali ve tescile yönelik talebin kabul edilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını,davalı …’nın diğer davalıların sahibi olduğu … Emlak İnşaat adlı işyerinde 2010 ile 2016 yılları arasında sigortalı işçi olarak çalıştığını, davacı ile diğer davalıların anlaşması üzerine davacının kendisini vekil tayin ettiğini,davalı …’nın taraflar arasındaki iş ilişkisini bilmediğini, diğer davalıların yanında sigortalı çalışan olduğu için onların emir ve talimatı ile hareket ettiğini, davacıya zarar verme, vekalet görevini kötüye kullanma kastı olmadığını, savcılık soruşturması sonucunda davalı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil,olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan … sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK’nın 504/1. maddesi). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK’de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK’de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK’nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ve davalı …’ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA;

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan, 25.103,92 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı …’tan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.