Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/8583 E. 2023/3442 K. 19.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8583
KARAR NO : 2023/3442
KARAR TARİHİ : 19.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen Kadastro öncesi nedene dayalı tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … ili, … ilçesi, … köyü, Köyiçi mevkii 131 ada 7 parsel sayılı 253,33 m² yüz ölçümlü … adına tescil edilen taşınmazın kadastro öncesi Hazine arazisi olduğu ve babadan kalma yer olmadığı iddia edildiğini, bunun üzerine ilgili taşınmaza ait kadastro tutanakları ile tapu kayıtlarının incelendiğini, bunun neticesinde 131 ada 7 parsel sayılı 253,33 m² yüzölçümlü taşınmaza ait kadastro tutanağında; 27/12/2004 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları neticesinde, sınırlandırılması yapılan tapu ve vergi kaydına rastlanmayan söz konusu taşınmazın 20 yılı aşkın bir zamandan beri ve halen de çekişmesiz ve aralıksız olarak malik sıfatıyla tasarrufunda bulundurduğu muhtar ve bilirkişi beyanlarından anlaşıldığı belirtilerek, dava konusu olan 131 ada 7 parsel sayılı taşınmaz, 2004 yılında yapılan kadastro çalışmaları neticesinde, davalı adına tespit ve tescil işlemi yapıldığını, oysa kadastro çalışmasının yapıldığı yıl olan 2004 yılına kadar en az 20 yıl süreyle davasız ve aralıksız malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurması gerekmekte iken, davalı tarafından bu koşul gerçekleşmeden lehine tescil yapılmış olmasının yapılan tescil işlemini yolsuz ve hukuka aykırı hale getirdiğini, taşınmaz hakkında yapılan yolsuz tescil neticesinde malik olan …’ın ilgili taşınmazı 2008 tarihinde … isimli şahsa sattığı, onun da 2012 yılında … … isimli şahsa sattığını Hazinenin uğramış olduğu 2.026,64 TL zararın satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte …’dan alınıp Hazineye ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı dilekçesinde; köylerinden 2004 ve 2005 yıllarında geçen kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazlar davacı vekilinin dava dilekçesinde de belirttiği gibi 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince 20 yılı aşkın süredir aralıksız ve çekişmesiz kendi zilyetliğinde olduğu için adına tescili yapıldığını ve kadastro tutanakları kesinleşerek adına tapu verildiğini, dava konusu taşınmazın tescil tarihinden 7 yıl sonra taşımaza ihtiyacı olduğu için köyden … isimli şahsa bedeli mukabilinde sattığını, dava konusu taşınmazın düşük bir bedele satılması karşısında davacı vekilinin 2.026,64 TL istemesi yerinde olmadığını öne sürerek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla, tüm dosya kapsamı, dava konusu taşınmazların tapu kayıt örnekleri, kadastro tutanakları, mahallinde yapılan keşif, taraf ve mahalli bilirkişi beyanları, tanık anlatımları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu … ili, … ilçesi, … köyü 131 ada 7 parsel sayılı taşınmazı davacının 20 yılı aşkın bir zamandan beri çekişmesiz ve aralıksız olarak malik sıfatıyla tasarrufunda bulunduğu ve davacı adına tespitinin yapıldığı, daha sonra davacının taşınmazı bedeli mukabilinde sattığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın taşlık olduğunu özel kullanıma konu olamayacağını, taşınmazın üzerindeki zilyetlik iddialarının ispatlanamadığını, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi sebebe dayalı tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 – 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 713. maddesinin birinci fıkrasında; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükümleri düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu 131 ada 7 parsel arsa, ahşap ev vasfıyla senetsizden kazandırıcı zamaaşımı zilyetliği ile … adına 24.8.2005 tarihinde tespit ve tescil edilmiş, bundan sonra 18.8.2008 tarihinde …’a, 27.8.2012 tarihinde ise … …’ya satış suretiyle kayden tescil edilmiştir.

2. Mahkemece zilyetlikle kazanım şartlarının davalı lehine oluştuğu dolayısıyla davacının tazminat hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

3. Davacı Hazine, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, davalı adına kadastroda tespit edilmiş ise de davalının zilyetliğinin bulunmadığını, bu nedenle Devletin uğradığı zararın tazminini talep etmiş olup, taşınmazın niteliğini ve kullanım durumunu en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, Mahkemece hava fotoğraflarından yararlanılmamış, taşınmazların tarımsal durumu, evveliyatı itibariyle imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarına ilişkin ve tazminat bedelinine ilişkin ziraat raporu alınmadan soyut verilere dayanılarak karar verilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.

4. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazlara ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğünün web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre kadastro tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopi hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile bir jeodezi-fotogrametri mühendisi, üç ziraatçı bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazların öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.

5. Ziraat mühendisi kurulundan çekişmeli taşınmazların niteliğini, kullanım durumunu, taşınmazların tarımsal niteliğini açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş ve hangi bölüme ait olduğu işaretlenmiş renkli fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;

6. Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazların kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, hava fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmazların niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirten, ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenilmeli; fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir krokili rapor alınmalı,

7. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın zilyetlikle kazanılması mümkün olmayan yerlerde olduğu anlaşılması halinde tazminat belirlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

19/06/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.