Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/8579 E. 2023/4485 K. 14.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8579
KARAR NO : 2023/4485
KARAR TARİHİ : 14.09.2023

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/423 E., 2019/1201 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ortaca 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/547 E., 2017/281 K.

Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleşen davanın ise esastan reddine karar verilmiştir.

Kararın asıl ve birleşen davanın davacısı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı yasal süresi içerisinde asıl ve birleşen davanın davacısı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Asıl davanın davacısı Hazine vekili dava dilekçesinde; hudutları dava dilekçesinde belirtilen nizalı taşınmaz bölümünün kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakıldığını, 1994 yılında dava dışı Mehmet Altın tarafından nizalı taşınmaz bölümünün adına tescili istemiyle dava açıldığını, Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda Mahkemenin 1999/91 Esas, 2004/58 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiğini ve hükmün Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 06.12.2004 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşmeden iki yıl sonra bu defa …ın eşi … tarafından aynı taşınmaz bölümünün adına tescili istemiyle dava açıldığını, Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda Mahkemenin 2010/102 Esas, 2013/563 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verildiğini ve hükmün Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 24.04.2014 tarihinde kesinleştiğini, kararın infazıyla … adına kayıtlı 103 ada 202 parsel sayılı taşınmazın oluştuğunu, oysa Hazine tarafından aynı taşınmaz bölümünün Hazine adına tescili istemiyle açılan davanın da Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda Mahkemenin 2012/968 Esas, 2013/439 Karar sayılı kararıyla kabul edildiğini, kararın infazıyla Hazine adına kayıtlı 103 ada 203 parsel sayılı taşınmazın oluştuğunu, eşinin davasının reddedilmesi üzerine …’ın dürüstlük kurallarına aykırı şekilde dava açarak isim farklılığından yararlanmak suretiyle Mahkemeyi yanılttığını, Hazine adına kayıtlı 103 ada 203 parsel sayılı taşınmazın daha eski tarihli olup doğru temele dayandığını ileri sürerek taşınmazla mükerrerlik oluşturan 103 ada 202 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.

2. Birleşen davanın davacısı Hazine vekili dava dilekçesinde; asıl davayı tapu kayıt maliki olan … aleyhine açtıklarını ancak davanın açıldığı tarihte dava konusu 103 ada 202 parsel sayılı taşınmazın … tarafından …’na satıldığının anlaşılması üzerine doğru hasıma husumet yöneltmek için eldeki davayı açtıklarını belirterek asıl davada ileri sürülen sebeplerle Hazine adına kayıtlı 103 ada 203 parsel sayılı taşınmazla mükerrerlik oluşturan 103 ada 202 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
1. Asıl davanın davalısı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu taşınmazı dava tarihinden önce …’na sattığını, müvekkili tarafından Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/102 Esas sayılı dosyasında açılan davada Hazinenin davalı sıfatıyla taraf olduğunu, eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, hatalı şekilde oluşan tapu kaydının Hazinenin açtığı dava sonucu oluşan kayıt olduğunu belirtmiştir.

2. Birleşen davanın davalısı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu taşınmazı tapu siciline güvenerek iyiniyetli olarak satın aldığını, müvekkilinin önceki tapu kayıt maliki … ile hiçbir akrabalık bağının olmadığını, Hazine adına kayıtlı taşınmazın parsel numarası daha büyük olduğu için mükerrer olanın Hazinenin taşınmazı olduğunu, Hazine tarafından müvekkili aleyhine ileri sürülen iddiaların ancak …’ın açtığı tescil davasında …’ye karşı ileri sürülebileceğini, Hazinenin kendi kusuruna dayalı olarak hak iddia edemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl dava yönünden, davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmazın davalı olarak gösterilen … tarafından birleşen davanın davalısı …’na satılmış olduğu anlaşıldığından, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerektiği; birleşen dava yönünden ise, davacısının …, davalısının Hazine ile Fevziye Köyü Tüzel Kişiliği olan tescil davasından verilen Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/102 Esas, 2013/563 Karar sayılı kararının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, kararın … ile Hazine arasında kesin hüküm oluşturduğu, birleşen davanın davalısı …’nun ise dava konusu taşınmazı …’dan satın alan kişi olduğu, bu durumda Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/102 Esas ve 2013/563 Karar sayılı kararının halefiyet yolu ile eldeki davanın tarafları arasında da kesin hüküm oluşturacağı gerekçesiyle asıl davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle, birleşen davanın ise esastan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde asıl ve birleşen davanın davacısı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Asıl ve birleşen davanın davacısı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrarla, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı … aleyhinde açılan asıl dava yönünden, Mahkemece dava konusu taşınmazın dava tarihinde davalı adına kayıtlı olmadığı gerekçesiyle pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, birleşen dosyada davalı … aleyhinde açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş ise de kesinleşen mahkeme ilamlarına konu olan davalarda tarafların farklı olduğu, bu nedenle taraflar arasında 6100 sayılı HMK’nın 303 üncü maddesinde düzenlenen kesin hüküm şartlarının gerçekleşmediği, buna rağmen davalının bayii … ve davacı Hazine tarafından aynı taşınmaza ilişkin ayrı ayrı açılan tescil talepli davaların yargılamasının ayrı ayrı sürdürülüp kabul kararları ile sonuçlanması ve aynı taşınmaza ilişkin ayrı ayrı verilen tescil kararlarının kesinleşmiş olması nedeniyle davalının bayii … tarafından açılan davanın 20.02.2006 tarihinde ve daha önce açıldığı dikkate alındığında daha önce açılan davada verilen tescil kararına değer verilmesi gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davacı Hazine vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine oy çokluğuyla karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde asıl ve birleşen davanın davacısı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleşen davanın davacısı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu, …’ın isim farklılığından yararlanarak İdareyi yanılttığını, Hazinenin tapu kaydının doğru temele dayandığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki karşı oy yazısında belirtilen hususların incelenmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; mükerrer tapu kaydının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1 ve 17 nci maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 303 üncü maddesi

3. Değerlendirme
1. Mehmet Altın tarafından 10.03.1994 tarihinde, Hazine ile Fevziye Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine eldeki davada dava konusu edilen taşınmaza yönelik olarak açılan tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda, Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/91 Esas, 2004/58 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, hüküm Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 06.12.2004 tarihinde kesinleşmiştir.

….ın eşi … tarafından 20.02.2006 tarihinde Hazine ile Fevziye Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine eldeki davada dava konusu edilen taşınmaza yönelik olarak açılan tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda, Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/102 Esas, 2013/563 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 24.04.2014 tarihinde kesinleşmiş; kararın infazıyla 103 ada 202 parsel sayılı 7.459,63 metrekare yüzölçümlü taşınmaz 06.05.2014 tarihinde … adına tescil edilmiş, ondan da 14.12.2015 tarihinde kayden …’na satılmıştır.

Hazine tarafından 06.12.2012 tarihinde Fevziye Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine eldeki davada dava konusu edilen taşınmaza yönelik olarak açılan tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda, Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/968 Esas, 2013/439 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm temyiz edilmeksizin 24.06.2013 tarihinde kesinleşmiş; kararın infazıyla 103 ada 203 parsel sayılı 7.435,00 metrekare yüzölçümlü taşınmaz Hazine adına tescil edilmiştir.

2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl ve birleşen davanın davacısı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. SONUÇ
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleşen davanın davacısı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13 üncü maddesinin “j” bendi gereğince davalı Hazine’den harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.09.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.