YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8548
KARAR NO : 2023/3093
KARAR TARİHİ : 01.06.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin önceki tarihli kararının, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 14.11.2018 tarihli 2016/2360 Esas 2018/6651 Karar sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı …, tapu kaydı, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli 125 ada 121 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü hakkında tapu iptali ve adına tescili, olmadığı taktirde tapu kaydına göre mirasçılar adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalı taraf aşamalardaki sözlü ve yazılı beyanlarında çekişmeli taşınmazın kendi zilyetlik ve tasarrufunda olduğu, davacının dayanağı tapu kaydının çekişmeli taşınmaza ait olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 24/11/2015 tarih, 2013/470 Esas 2015/928 Karar sayılı kararı ile davacı tarafın tutunduğu tapu kayıtlarının kadastro sırasında davacının murisi adına tespit edildiği, davaya konu edilen yerin toprak tevziinin 1964 tarihli belirtme krokisinde ”…” ve ”Gellik Köyü” arasında ihtilaflı yer olarak belirtildiği ve tarla olarak belirtmesinin yapılmadığı, davacı tarafça her ne kadar dayanak tapu kaydının yanlış taşınmaza uygulandığı ileri sürülmüş ise de, tapunun miktar itibariyle çekişmeli taşınmaza uymadığı, mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmazın dedesinden itibaren eklemeli zilyetlikle davacıya ait olduğu yönünde beyanları var ise de, beyanların toprak tevzi paftası ve tapu kaydı ile örtüşmediği, davacının tapu kaydına dayanması nedeniyle bilirkişi ve tanık anlatımlarına itibar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 14.11.2018 tarihli 2016/2360 Esas 2018/6651 sayılı kararıyla; “ Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerinin ve varsa haritasının, çekişmeli taşınmaza ve davacının dayandığı tapu kaydının revizyon gördüğü 121 ada 59 parsel sayılı taşınmaza komşu taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının onaylı suretleri ile varsa dayanağı olan kayıtlar ve kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve fen bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte davacının dayandığı tapu kaydı yöntemince uygulanmalı, kaydın oluşumuna esas harita bulunması halinde tapu kaydının haritası ile kadastro paftasının ölçekleri çakıştırılmak suretiyle uygulanıp kapsamı öncelikle 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 20/A maddesi gereğince haritasına göre belirlenmeli; tapu kaydının uygulama kabiliyetinin olmaması ya da haritasının bulunmaması durumunda ise tapu kaydı ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup sınırlarının bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi istenilmeli, bilirkişilerin gösteremediği sınırların tespiti için davacı tarafa tanık dinletme imkanı sağlanmalı, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırlar haritasında işaretlettirilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, çekişmeli taşınmaz davacı tarafın tutunduğu tapu kaydı kapsamında kalıyor ise kayıt malikleri arasında yöntemine uygun bir taksim yapılıp yapılmadığı, davacıya kalıp kalmadığı kesin olarak belirlenmeli; tapu kayıt kapsamında kalmıyor ise yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, halen kimin zilyetliğinde olup, nasıl tasarruf edildiği maddi olaylara dayalı olarak sorulmak suretiyle belirlenmeli, bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki olduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeli; bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. ” gerekçesiyle önceki tarihli hüküm bozulmuştur.
C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Mahkemenin 26.11.2019 tarihli 2019/76 Esas 2019/334 Karar sayılı kararı ile bozma kararı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde davacının tutunduğu tapu kaydının çekişmeli taşınmazın iddiaya konu bölümüne ait olduğu ve taksim sonunda davacıya isabet ettiği, tapu kaydının varlığı karşısında zilyetliğe itibar edilemeyeceği, kaldı ki davalının iktisaba elverişli zilyetliğinin de ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile çekişmeli taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile taralı olarak gösterilen 17.781,83 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
E. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, davacının dayandığı tapu kaydının çekişmeli taşınmaza ait olmadığı, zaten miktarı itibariyle de taşınmazı kapsama ihtimalinin bulunmadığını, davacının dayanağı kaydın çekişmeli taşınmaza komşu 129 ada 1 parsele ait olduğu ve bu parselin zaten tapuda davacı adına kayıtlı olduğu, öte yandan davacının çekişmeli taşınmaz üzerinde iktisaba elverişli zilyetliğinin de bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 33/3. maddesindeki yollama nedeniyle genel hüküm niteliğini alan ve genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanması gereken 20. maddesinde kayıt ve belgelerin kapsamının ne şekilde tayin edileceği düzenlemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesine göre tapu kayıtlarının kapsadığı yer tayin edilirken, tapu kayıtları ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı hüküm altına alınmıştır.
3402 sayılı Kanunun 20/B maddesinde harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ise bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise sınır yerlerine itibar edilerek kapsamının belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun “kayıt ve belgelerin kapsamını tayin” başlığını taşıyan 20/C maddesi hükmüne göre; “ harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlardan gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır” şeklindedir. Gerçekten de belgenin birbiri ile bağlantısız, değişmeye ve genişletilmeye elverişli sınırları göstermesi halinde kayıtların kapsamının miktarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle; tapu kaydı sabit sınırlı değilse kayıt üzerinde yazılı olan miktar kadar geçerlidir ve kapsamı da bu miktara eşit şekilde tayin edilmelidir.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu Susuz ilçesi, … köyü çalışma alanında bulunan çekişmeli 125 ada 121 parsel sayılı 36.004,90 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı … adına tespit ve tescil edilmiştir.
2. Davacı …, babası ve amcası adına tapuda kayıtlı bulunan 18.05.1964 tarih ve 22 sıra nolu tapu kaydının çekişmeli taşınmaza ait olduğunu, ancak kadastro sırasında yanlışlıkla dava dışı 129 ada 1 parsele revizyon gördüğünü, taşınmazın taksim sonucu kendisine isabet ettiğini ve uzun yıllar zilyet olduğunu, taşınmazın 18.000,00 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı taktirde dayanak tapu kaydında yer alan mirasçılar adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yazılı şekilde davacının tutunduğu tapu kaydının taşınmazın iddiaya konu bölümünü kapsadığı, bu yerin taksim sonucunda davacıya isabet ettiği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olduğunu kabul etmek mümkün değildir.
3. Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma kararına gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak oluşacağından, bu hakkın ihlal edilmemesi için bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Ne var ki somut olayda tahkikat aşamasında, davacının tutunduğu tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte dosya arasına getirtilmediği, özellikle tapu kayıtlarının edinme hanelerinin noksan olduğu, dava konusu taşınmaza komşu parsellerin kadastro tutanak ve varsa dayanaklarınin temin edilmediği, keza uyuşmazlığın özünü teşkil eden hususun aydınlığa kavuşması adına davacının tutunduğu 18.05.1964 tarih ve 22 sıra no.lu tapu kaydı yöntemince mahallinde uygulanmadığı gibi tapu kaydı kadastro sırasında dava dışı 121 ada 59 parsel sayılı taşınmaza revizyon gördüğü halde kaydın dava konusu taşınmaza mı yoksa revizyon gördüğü 121 ada 59 parsel sayılı taşınmaza mı ait olduğu duraksamasız biçimde belirlenmeden sonuca gidilmiştir. Son derece noksan araştırmanın mahsulü olan kararın hakikate ulaşmaktan uzak olduğu aşikardır.
4. Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle davacının dayanağı tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerinin, özellikle kök Şubat 1952 tarih, 17 sıra numaralı tapu kaydının haritasının ve tedavüllere ait edinme hanelerinin, tapunun oluştuğu tarihten itibaren tüm tedavülleri birbirini takip edecek şekilde dosya arasına getirtilmesi, ardından çekişmeli taşınmaza ve davacının dayandığı tapu kaydının revizyon gördüğü dava dışı 121 ada 59 parsel sayılı taşınmaza komşu taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının onaylı suretleri ile varsa dayanağı olan kayıtlar ve kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının da temin edilmesi suretiyle dosya ikmal edilmeli gereklidir.
5. Bundan sonra mahallinde üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve fen bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte davacının dayandığı tapu kaydı yöntemince uygulanmalı, uygulama sırasında hem dava konusu taşınmaz başında, hem de davacının dayandığı tapu kaydının kadastro sırasında revizyon gördüğü dava dışı 121 ada 59 parsel sayılı taşınmaz başında ayrı ayrı kayıt uygulaması yapılmalı, yalnızca dava konusu taşınmaz başında yapılan keşif sonunda varılacak sonucun tek başına isabetli olmayacağı, zira dayanak tapunun dava dışı bir parsele revizyon gördüğü göz önünde bulundurulmalıdır.
6. Uygulama sırasında kaydın oluşumuna esas harita bulunması halinde tapu kaydının haritası ile kadastro paftasının ölçekleri çakıştırılmak suretiyle uygulanıp kapsamı öncelikle 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 20/A maddesi gereğince haritasına göre belirlenmeli; tapu kaydının haritasının uygulama kabiliyetinin olmaması ya da haritasının bulunmaması durumunda ise tapu kaydı ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup sınırlarının bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi istenilmeli, kayıt uygulaması sırasında özellikle gayri sabit hudutlu olan dayanak tapunun miktarı itibariyle geçerli olduğu hususu üzerinde durulmalı, bilirkişilerin gösteremediği sınırların tespiti için davacı tarafa tanık dinletme imkanı sağlanmalı, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırlar haritasında işaretlettirilmeli, hudut yerlerine ilişkin bilirkişi ve tanık sözlerine tek başına itibar edilmemeli, bu beyanlar komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.
7. Kayıt uygulaması sonucunda çekişmeli taşınmazın davacı tarafın tutunduğu tapu kaydı kapsamında kaldığı sonucuna varılması halinde bu kez dayanak kaydın davacının amcası ve babası adına kayıtlı olduğu gözetilerek, kayıt malikleri arasında yöntemine uygun bir taksim yapılıp yapılmadığı, taksim sonucunda bu yerin davacıya kalıp kalmadığı kesin olarak belirlenmeli; çekişmeli taşınmaz kayıt kapsamında kalmıyor ise bu kez zilyetlik araştırması yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, halen kimin zilyetliğinde olup, nasıl tasarruf edildiği maddi olaylara dayalı olarak sorulmak suretiyle belirlenmeli, bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki olduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeli; bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.