Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/8377 E. 2022/3253 K. 19.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8377
KARAR NO : 2022/3253
KARAR TARİHİ : 19.04.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle duruşma günü olarak saptanan 19/04/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat … geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar … v.d. vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları …’in, % 74 oranında vücut fonsiyonlarını kaybeden davacı eşi …’yi terk ederek kardeşi olan davalı …’ın yanına gittiğini, davacı …’nin geçimini sağlayamaması nedeniyle mirasbırakan aleyhine açtığı tedbir nafakası davasının kabul edildiği tarihten 3 gün sonra çekişme konusu 2355 ada 36 parsel sayılı taşınmazdaki 30 nolu bağımsız bölümün satış suretiyle davalıya devredildiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakana 2009 yılında kanser teşhisi konulduğunu, ölümüne kadar tüm bakımı ile kendisinin ilgilendiğini, bu bakım karşılığında taşınmazın temlik edildiğini, mirasbırakanın eşini hastalığından dolayı terk etmediğini, aksine davacıların mirasbırakana bakmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14/04/2016 tarihli ve 2015/312 E., 2016/294 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın, çekişme konusu taşınmazı kendisine bakmayan davacılara nafaka vermemek amacıyla kardeşi olan davalıya satış göstermek suretiyle bedelsiz olarak temlik ettiği, her ne kadar davalı tarafça temlikin bakım karşılığında bağış suretiyle yapıldığı iddia edilmiş ise de resmi şekilde yapılmış bir bağışlamanın söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 19/11/2019 tarihli ve 2016/11149 E., 2019/5909 K. sayılı kararıyla; ‘’…Somut olayda, taraflar, 5’er kişilik tanık listesi vermişler, ancak mahkemece 09.02.2016 tarihli celsede “Taraflarca, kendilerince belirlenecek 2’şer tanığın ismi bildirildiğinde adlarına davetiye çıkarılmasına, taraflarca iki hafta içinde isim bildirilmediğinde delil listelerindeki ilk iki tanık adına davetiye çıkarılmasına” şeklinde ara karar sonrasında tarafların bildirdikleri 2’şer tanığı dinlenerek sonuca gidilmiştir. Ancak, HMK m. 241 uyarınca, mahkemece bir kısım tanıkların dinlenilmesinden vazgeçilebilmesi için bu tanıkların hangi hususta beyanda bulunacaklarının bilinmesi, dinlenen tanıklar ile aynı nitelikte ise ancak bu halde anılan hüküm uyarınca dinlenilmeyen tanıkların dinlenilmesinden vazgeçilmesi gerekirken usule aykırı şekilde taraf tanıkları dinlenmeden işin esası hakkında hüküm kurulması isabetsizdir. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, tarafların bildirdikleri dinlenilmeyen tanıklarının dinlenmesi, mirasbırakan adına kayıtlı başkaca aktif-pasif tapu kaydı bulunup bulunmadığının taraflardan da sorulmak suretiyle araştırılması, varsa tapu kayıtlarının istenilmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 13/01/2021 tarihli ve 2020/132 E., 2021/23 K. sayılı kararıyla; tüm tanık beyanları, özellikle davalının, murisin kardeşlerinin beyanı, Aile mahkemesi kararından kısa bir süre sonrasında murisin taşınmazını davalıya devrettiği hususları bir arada değerlendirildiğinde satış işleminin ivazlı olmadığı, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri Özetle
Davalı vekili, Yargıtay bozma ilamında belirtilmiş olmasına rağmen, eksikliklerin tam manasıyla giderilmediğini ve delillerinin büyük bölümünün yine toplanmadığını, muvazaa iddiasının davacı tarafça ispat edilemediğini, murise ait taşınmazlara ilişkin kayıtların celp edilmediğini, bakım savunmasında bulunmalarına rağmen bu husus üzerinde durulmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1.Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde olmasına kararın (IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, kararın (IV./3.) no.lu paragrafında yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, davacılar vekili duruşmaya katılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı 4.610,92 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.