Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/8302 E. 2023/1845 K. 28.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8302
KARAR NO : 2023/1845
KARAR TARİHİ : 28.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Asıl ve birleştirilen dava kabul

Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi ve yıkım istekli asıl ve birleştirilen davalarda bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Karar, bir kısım davalılar … Tekstil Yapı Malzemeleri İnş. Tic. San. Ltd. Şti., … Turizm Tic. ve San. Ltd. Şti., … Yapı Malzemeleri İnş. San. Ticaret Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Asıl davada davacılar vekili, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerin davalı şirket tarafından işgal edildiğini açıklayarak davalının el atmasının önlenmesine, işgal edilen alandaki yapıların kal’ine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Birleştirilen davada davacı … vekili, davalıların kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan alanı işgal ettiklerini açıklayarak davalıların el atmasının önlenmesine, işgal edilen alandaki yapıların kal’ine karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece iki davanın birleştirilmesine karar verilmiştir.

II. CEVAP
Davalı … Bodrum Ltd. Şti. vekili, davacı Dernek ile gerçek kişilerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler hakkında dava açamayacağını, ayrıca kal’i istenen yapıların sökülüp takılabilen imalattan oluştuğunu belirterek davanın reddini istemiş; diğer davalıların vekilleri ise, dava konusu taşınmazın davalı … Bodrum Ltd. Şti. tarafından kiracı vasfıyla kullanıldığını, yapıların kendileri tarafından yapılmadığını belirterek, davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.06.2014 tarihli, 2009/755 Esas, 2014/439 Karar sayılı kararıyla, davacılar … Gönüllüler Derneği, …, …, …, …, …’ın aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle anılan davacılar yönünden davanın usulden reddine, davacı … yönünden ise; davanın kabulüne, davalıların 281 ada, 2 parsel ile 915 ve 913 parsellerinin … cephesi yönünde kalan ve Devletin hüküm ve tasarruf altında bulunan yerin üzerine ahşap iskele, platform, mermer imalat, kayrak kaplama imalat, restaurant imalatı, kafeterya, bar imalatı, beton dolgu ve beton parke yapmak, kullanmak ve kullandırmak şeklindeki haksız el atmanın önlenmesine, yapılan imalatların yıkımına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, asıl davada davacılar vekili ile bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.04.2015 tarihli, 2014/24102 Esas, 2015/9427 Karar sayılı kararıyla; “…1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere göre davalı şirketlerin yerinde olmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,

2-Davacı Dernek ile davacı gerçek kişilerin temyiz itirazlarına gelince; kıyılar 1982 Anayasası’nın 43. maddesi ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, herkesin yararlanma hakkına sahip olduğu yerlerdir. 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 5. maddesinde, “Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarruf altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir” hükmü bulunmakta, aynı Yasa’nın 6. maddesinde ise “Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz, duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz.” denilmektedir.

Yargıtayın yerleşmiş uygulamasında da; dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açabileceği kabul edilmekedir.Yani dava açabilmek için; dava konusu şey üzerinde hak sahibi olmak ya da menfaatinin ihlal edilmiş olması gerekir. Kıyının davalılarca işgal edilmiş olması karşısında, kıyıdan yararlanma hakkına sahip olan herkesin dava açma … vardır. Bu nedenle, davacı Dernek ile gerçek kişilerin taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, 25.02.2016 tarihli ve 2015/474 Esas, 2016/65 Karar sayılı kararı ile el atmanın sabit olduğu ve asıl davada davacıların eldeki davayı açabilecekleri gerekçesi asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

C. Temyiz Yoluna Başvuranlar
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen davada davacı … vekili ile bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.01.2018 tarihli, 2016/13170 Esas, 2018/122 Karar sayılı kararıyla; “…A-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma kararında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

B-Davalılardan … Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti, … Yapı Malzemeleri İnşaat Tic. San. Ltd. Şti., … Tekstil Yapı Malzemeleri İnşaat. Tic. San. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma kararında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Bilindiği üzere; yargılama sonucunda, taraflar lehine hükmedilecek avukatlık ücretinin hesaplanmasında, keşfen belirlenen dava değerinin değil, harcı tamamlattırılmış dava değerinin esas alınacağı hususunda duraksama bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca, Mahkemece, yargılama sırasında harcı tamamlattırılmış dava değeri esas alınarak vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek davalılar aleyhine fazla miktarda vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.” gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile davalıların, 281 ada, 2 parsel ile 915 ve 913 parsel sayılı taşınmazların … cephesi yönünde ve kıyı kenar çizgisi içinde kalan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz üzerine 16.12.2013 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen şekil ve miktarlarda ahşap iskele ve platform, mermer imalat, kayrak kaplama, restaurant, kafeterya, bar, beton dolgu ve beton parke yapmak ve kullanmak ve kullandırmak şeklinde haksız olarak el attıkları, tüm davacıların bu davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğu, birleştirilen davada davacı … vekilinin önceki kararı temyiz etmediği ve birleştirilen davada davacı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar …, … Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti., … Yapı Malzemeleri İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davada husumetin, davalılardan … Bodrum …Şirketine yöneltilmesi gerektiğini, diğer davalıların işgal konusu ek yapıların bulunduğu kamuya açık alana yakın bir taşınmazlarının bulunduğunu, 23.06.2011 tarihli ve Milli Emlak Memurları tarafından düzenlenen tutanak başlıklı belgenin (4.) maddesinde de, söz konusu tüm işgallerin … Bodrum Tur. Paz. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından kullanıldığının tespit edildiğini, yapıların davalılar tarafından yaptırıldığına veya kullanıldığına dair bir delil bulunmadığını, İstanbul Palas işletmesinin de diğer davalı tarafından tahliye edildikten sonra kullanılmadığını, yeniden kiraya verilmediğini, asıl davadaki davacıların eldeki davayı açamayacaklarını, anılan davacıların kıyılar üzerinde hak sahibi olmadığını, asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kıyı kenar çizgisi içinde yer alan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yere vaki müdahalenin önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Anayasa’nın ”Kıyılardan Yararlanma” başlıklı 43. maddesinde; ”Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. / …, göl ve akarsu kıyılarıyla, … ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. / Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.”

3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 5. maddesinde, ”Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. / Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. / Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. / Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. / Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir. / Sahil şeritlerinin derinliği, 4. maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir. / Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir. / Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.

2. 28.11.1997 tarihli ve 1996/5 E., 1997/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğu; ancak, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idari yargı tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine işaret edilmiştir.

3. 4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun “Sahipsiz Yerler ve Yararı Kamuya Ait Mallar” başlıklı 715. maddesinde; “Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.

Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz.” hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Bir kısım davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 10.419,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden bir kısım davalılardan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

28.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.