Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/8252 E. 2023/2225 K. 11.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8252
KARAR NO : 2023/2225
KARAR TARİHİ : 11.04.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile davalılar …, …, … ve … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalıların istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile kararın kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar …, …, …, … ve … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 11.04.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar … … v.d. vekili Avukat … ile temyiz edilen davacı … vekili Avukat … geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı … v.d. gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, … karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı … çekişmeli 24 adet taşınmazın müşterek kök muris … oğlu …’den intikal ettiği, annesi …’ün … mirasçısı olduğu, …’ün ölümüyle miras payının kendisine intikal ettiği iddiasıyla miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak tapu iptali ve miras payı oranında adına tescili isteğinde bulunmuştur.

II.CEVAP
Davalılar …, …, ve …, davacının yakın mirasbırakanı …’ün terekeden kaynaklanan haklarını kendi mirasbırakanları … oğlu …’e bedeli mukabilinde satarak zilyetliği devrettiği, taşınmazların o tarihten beri önce mirasbırakanları … … ardından ise kendileri tarafından zilyet edildiğini açıklayarak, davanın reddini savunmuşlardır.

Davalılar … ve … ise, dava konusu 142 ada 33, 35 ve 36 parsel sayılı taşınmazların … oğlu … …’in babasından intikalen gelen yerlerden olduğunu, ancak taşınmazların … oğlu … … tarafından …. … Noterliğince tanzim edilen 03.05.1973 tarih 7795 yevmiye numaralı hisse devir ve ferağ vekaletnamesi ile bedeli mukabilinde babaları … oğlu …’a satılıp zilyetliğin devredildiğini, ardından …’ın bu taşınmazları kendilerine paylaştırdığını belirterek, adlarına kayıtlı taşınmazlar yönünden davanın reddini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06/12/2017 tarihli ve 2008/262 Esas 2017/304 Karar sayılı kararıyla tarafların kök murisi …’e ait olup, mirasçılarına intikali gereken taşınmazların kadastroda davalılar adına tespit gördüğü, bu taşınmazların taksim edilmediği, davacının da mirasçı olup, payı bulunduğunun anlaşıldığı, …’in ölüm tarihinde (1918) mirasının feraiz hükümleri ve arazi intikal kanunları uyarınca belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle;

142 ada 33, 35 ve 36 parseller ile 135 ada 52 parsellerin muris … ile ilgisi bulunmadığı, yine 142 ada 135 parselde kayıtlı bir taşınmaz olmadığının belirlendiği, 116 ada 333 parsel yönünden davacının feragat ettiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;

– Dava konusu … ili, … ilçesi, … köyü 116 ada 345, 116 ada 348, 135 ada 16, 116 ada 343, 135 ada 45, 142 ada 59, 152 ada 9, 160 ada 14, 116 ada 346, 116 ada 349, 135 ada 46, 160 ada 12, 117 ada 65 ve 142 ada 57 parselde kayıtlı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının davacının …. … 2. Sulh Hukuk (Kapatılan) Mahkemesinin 2009/106 Esas 2009/465 Karar sayılı veraset ilamında belirlenen 180/3600 miras hissesi oranında iptali ile davacı adına tesciline,

-… ili, …. … İlçesi … köyü 135 ada 49, 135 ada 15, 50 ve 51 parselde kayıtlı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının davacının …. … 2. Sulh Hukuk (Kapatılan) Mahkemesi’nin 2009/106 Esas 2009/465 Karar sayılı veraset ilamında belirlenen 360/9600 miras hissesi oranında iptali ile davacı adına tesciline,

-… ili, …. … ilçesi, … köyü 116 ada 333 parselde kayıtlı taşınmaz yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine,

-… ili, … ilçesi, … köyü 142 ada 33 parsel, 142 ada 35 parsel, 142 ada 36 parsel ve 135 ada 52 parselde kayıtlı taşınmazlar yönünden açılan davanın reddine,

-Dava konusu … ili, … ilçesi, … köyü 142 ada 135 parselde kayıtlı taşınmaz yönünden dava açılmış ise de böyle bir taşınmaz bulunmadığından … bu parsel yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar … …, …, … ve … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.02.2019 tarihli ve 2018/901-2019/105 E-K sayılı kararı ile Mahkemece işin esasını çözmek bakımından taraflarca bildirilen tüm tanıkların yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişiler ile birlikte HMK’nın 243 ve 244. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, davetiyeye uymadıkları takdirde aynı Kanun’un 245. maddesi hükmünün göz önünde bulundurulması, uyuşmazlığın taşınmazlara ilişkin bulunması nedeniyle, aynı Kanun’un 259. maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde ayrı ayrı dinlenilmeleri, taşınmazların kimden, ne şekilde kaldığı, mirasçılar arasında taksim yapılıp yapılmadığı, davacının miras yoluyla gelen payını davalılara bedeli mukabilinde satıp satmadığı hususlarının sorularak belirlenmesi, beyanlar arasında çelişki oluşması durumunda çelişkinin usulünce giderilmesine çalışılması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, tarafların bildirilen tanıklarının dinlenmeden yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru olmadığından, davalılar vekilinin istinaf isteği yerinde görülerek, yerel mahkeme kararının kaldırılması ve yukarıda belirtilen hususlarda yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 12.02.2020 tarihli ve 2019/40 Esas, 2020/81 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazlardan bir kısmının müşterek muristen geldiği ve davacının yasal miras payı bulunduğı, 116 ada 333 parsel yönünden davacının davasından feragat ettiği, 142 ada 33, 142 ada 35 parsel, 142 ada 36 ve 135 ada 52 parseller yönünden taşınmazın kök muristen geldiği iddiasının ispat edilemediği, 142 ada 135 parsel numaralı bir taşınmazın ise bulunmadığı gerekçesiyle;

Davanın kısmen kabulü ile dava konusu … ili, … ilçesi, … köyü 116 ada 345, 116 ada 348, 135 ada 16, 116 ada 343, 135 ada 45, 142 ada 59, 152 ada 9, 160 ada 14, 116 ada 346, 116 ada 349, 135 ada 46, 160 ada 12, 117 ada 65 ve 142 ada 57 parselde kayıtlı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının davacının …. … 2. Sulh Hukuk (Kapatılan) Mahkemesinin 2009/106 Esas 2009/465 Karar sayılı veraset ilamında belirlenen 180/3600 miras hissesi oranında iptali ile davacı adına tesciline,

-… ili, …. … ilçesi, … köyü 135 ada 49, 135 ada 15, 50 ve 51 parselde kayıtlı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının davacının …. … 2. Sulh Hukuk (Kapatılan) Mahkemesinin 2009/106 Esas 2009/465 Karar sayılı veraset ilamında belirlenen 360/9600 miras hissesi oranında iptali ile davacı adına tesciline,

-… ili, …. … ilçesi, … köyü 116 ada 333 parselde kayıtlı taşınmaz yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine,

-… ili, … ilçesi, … köyü 142 ada 33 parsel, 142 ada 35 parsel, 142 ada 36 parsel ve 135 ada 52 parselde kayıtlı taşınmazlar yönünden açılan davanın reddine,

-Dava konusu … ili, … ilçesi, … köyü 142 ada 135 parselde kayıtlı taşınmaz yönünden dava açılmış ise de böyle bir taşınmaz bulunmadığından … bu parsel yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili ile davalılar …, …, … ve … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

D. İstinaf Nedenleri
1.Davacı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ortadan kaldırma kararı öncesinde, İlk Derece Mahkemesi tarafından harca esas değerin 302.026,61 TL olarak kabul edildiğini ve bu miktar üzerinden harcın tamamlandığını, davanın kabulüne karar verilerek, 302.026,61 TL üzerinden 24.071,60 TL nispi avukatlık ücreti takdir edildiğini, harç ve avukatlık ücretinin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırma nedenleri arasında gösterilmediğini, hal böyle iken, ortadan kaldırma kararı sonrasında kurulan hükümde, harca esas değerin 12.368,88 TL olarak kabul edilerek, vekalet ücretinin buna göre 3.400,00 TL olarak takdir edilmesinin hatalı olduğunu, harca esas değer 302.026,61 TL olduğundan, İlk Derece Mahkemesi hükmünün münhasıran avukatlık ücreti yönü ile ortadan kaldırılmasına, bu miktar üzerinden 24.071,60 TL nispi avukatlık ücreti takdir edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı … …, …, … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; açılan davanın kötü niyetli olduğunu, kız çocuklarına bu taksim nedeniyle bedel ödenip ödenmediği hususunun ispatlanamadığını, bunun nedeninin ise davanın 90 yıl sonra açılmış olmasından kaynaklandığını 90 yıl boyunca bu belgelerin saklanmasının mümkün olmadığını, …’da süregelen geleneklerden birisinin de ebeveynler öldükten sonra kız çocuklarına arazi verilmeyip, bir miktar para verilerek miras konusunda anlaşılması durumu olduğunu, somut olayın da bu şekilde gerçekleştiğini, davacının annesi …’ın da hayatı boyunca davalıların zilyetliğine itiraz etmediğini, bu halde miras kaçırmanın söz konusu olamayacağını, davacının dedesi öldükten 90 yıl, annesi öldükten 30 yıl sonra açılan davada dürüst olmadığını, davalıların 100 yıldan fazladır dava konusu taşınmazlarda malik olarak hareket ettiklerini, dava açılana kadar yaklaşık 90 yıl boyunca malik olarak bu gayrimenkulleri kullanan, ekip biçen, gayrimenkulu ihya eden ve bir kısmının üzerine ev yapan davalıların vermiş oldukları emek ve yapmış oldukları masrafların ortada olduğunu, açılan davanın dürüstlük kuralıyla örtüşmediğini, ayrıca Mahkemece sözlü yargılama ilkesine ve yargılama usullerine aykırı davranıldığını, yine davacıya ilk duruşmada … ve …’ın veraset ilamlarını sunması için süre verilmesine rağmen davacı tarafından bu sürenin geçirildiğini, bu süreler geçtiği halde veraset ilamlarını sunmamış olan davacının bu delillerinden vazgeçmiş sayılması gerekirken, bu delillere dayanarak verilen Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından Mahkemece verilen süre içinde harcın yatırılmadığını, davalı … tarafından davacıya yapılan ödemeye dair bir belgeden bahsedilmekte ise de bu belgenin herhangi bir resmiyetinin bulunmadığını, bu belgenin Mahkemece delil olarak kabulünün hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

E. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 23.06.2021 tarihli ve 2020/1271 Esas, 2021/845 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların tarafların kök murisi … oğlu …’e ait olduğu, ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği ve murisin mirasçıları arasında tüm mirasçılarının katılımı ile yöntemine uygun şekilde taksim yapılmadığı, kök muris …’in ölümünden sonra davalılar taşınmazları kullansalar da, mirasçılar arasında kazandırıcı zamanaşımı ile mal iktisabının mümkün olmadığı, davalı tarafın … mirasçıları arasında tüm mirasçıların katılımı ile rızai ve geçerli bir paylaşma yapıldığını ve taşınmazın kendilerine kaldığını ispat edemedikleri gibi dava konusu taşınmazların kök muris …’den gelmediğini de ispat edemedikleri, ayrıca, davacının miras payı dikkate alınarak, Mahkemece taşınmazların toplam değerleri üzerinden hesaplanan vekalet ücreti takdirinde de bir isabetsizlik bulunmadığı, böylece, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığının anlaşıldığı belirtilmiştir. Öte yandan dava konusu 135 ada 15 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapıların davalılar … ve …’e ait olduğu, dava konusu 135 ada 49 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı kargir evin davalı …’e ait olduğu, diğer dava konusu 135 ada 50 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan kargir evin davalı …’e ait olduğu ve söz konusu yapıların kadastro tespitinden önce inşa edildikleri tüm dosya kapsamı ile belirlendiği halde bu muhdesatlar yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19/2 maddesi gereğince sahibi adına beyanlar hanesinde gösterilmemesi, ayrıca dava konusu 135 ada 49, 135 ada 15, 50 sayılı parseller üzerinde bulunana muhdesatların davalılara ait olduğu belirlendiğine ve 135 ada 51 sayılı parsel üzerinde herhangi bir muhdesat bulunmadığına göre davacı adına veraset ilamında belirlenen arazide 180/3600 miras hissesi yerine, emlakta 360/9600 miras hissesinin tapuya tescil edilmesinin de isabetsiz olduğu gerekçesiyle;

1- Davacı … vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvuru talebinin esastan reddine,

2- Davalıların istinaf başvuru taleplerinin kısmen kabulüne, ….. 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.02.2020 tarihli ve 2017/40-2020/81 E-K sayılı kararının HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince kaldırılmasına,

Davanın kısmen kabulü ile dava konusu … ili, … ilçesi, … köyü 116 ada 345, 116 ada 348, 135 ada 16, 116 ada 343, 135 ada 45, 51, 142 ada 59, 152 ada 9, 160 ada 14, 116 ada 346, 116 ada 349, 135 ada 46, 160 ada 12, 117 ada 65 ve 142 ada 57 parselde kayıtlı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının davacının …. … 2. Sulh Hukuk (Kapatılan) Mahkemesinin 2009/106 Esas 2009/465 Karar sayılı veraset ilamında belirlenen 180/3600 miras hissesi oranında iptali ile davacı adına tesciline,
Dava konusu 135 ada 15 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının …. … 2. Sulh Hukuk (Kapatılan) Mahkemesinin 2009/106 Esas 2009/465 Karar sayılı veraset ilamında belirlenen 180/3600 miras hissesi oranında iptali ile davacı adına tesciline, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine “Taşınmaz üzerinde bulunan kargir ev ve samanlığın, davalılar … oğlu … ve … …’e ait olduğu’’ şerhi verilmesine

Dava konusu 135 ada 49 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının …. … 2. Sulh Hukuk (Kapatılan) Mahkemesinin 2009/106 Esas 2009/465 Karar sayılı veraset ilamında belirlenen 180/3600 miras hissesi oranında iptali ile davacı adına tesciline, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine “Taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı kargir evin, davalı … oğlu …’e ait olduğu” şerhi verilmesine

Dava konusu 135 ada 50 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının …. … 2. Sulh Hukuk (Kapatılan) Mahkemesinin 2009/106 Esas 2009/465 Karar sayılı veraset ilamında belirlenen 180/3600 miras hissesi oranında iptali ile davacı adına tesciline, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine “Taşınmaz üzerinde bulunan kargir evin, davalı … oğlu …’e ait olduğu” şerhi verilmesine

-… ili, …. … ilçesi, … köyü 116 ada 333 parselde kayıtlı taşınmaz yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine,

-… ili, … ilçesi, … köyü 142 ada 33 parsel, 142 ada 35 parsel, 142 ada 36 parsel ve 135 ada 52 parselde kayıtlı taşınmazlar yönünden açılan davanın reddine,

-Dava konusu … ili, … ilçesi, … köyü 142 ada 135 parselde kayıtlı taşınmaz yönünden dava açılmış ise de böyle bir taşınmaz bulunmadığından … bu parsel yönünden karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar , … ve … vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; açılan davanın kötü niyetli olduğunu, terekenin taksim edildiğini davanın murisin ölümünden 90 yıl sonra açıldığını, …’da süregelen geleneklerden birisinin ebeveynler öldükten sonra kız çocuklarına arazi verilmeyip, bir miktar para verilerek miras konusunda anlaşılması durumu olduğunu, somut olayın da bu şekilde gerçekleştiğini, davacının annesi …’ın da hayatı boyunca davalıların zilyetliğine itiraz etmediğini, davacının kök muris dedesi öldükten 90 yıl, annesi öldükten 30 yıl sonra açılan davada dürüst olmadığını, davalıların 100 yıldan fazladır dava konusu taşınmazlarda malik olarak hareket ettiklerini, dava açılana kadar yaklaşık 90 yıl boyunca malik olarak bu gayrimenkulleri kullanan, ekip biçen, gayrimenkulü ihya eden ve bir kısmının üzerine ev yapan davalıların vermiş oldukları emek ve yapmış oldukları masrafların ortada olduğunu, açılan davanın dürüstlük kuralıyla örtüşmediğini, ayrıca Mahkemece sözlü yargılama ilkesine ve yargılama usullerine aykırı davranıldığını, yine davacıya ilk duruşmada … ve …’ın veraset ilamlarını sunması için süre verilmesine rağmen davacı tarafından bu sürenin geçirildiğini, bu süreler geçtiği halde veraset ilamlarını sunmamış olan davacının bu delillerinden vazgeçmiş sayılması gerekirken, bu delillere dayanarak verilen Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”,

2. TMK’nın 599. maddesi hükmü uyarınca miras; murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul- gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibariyle hak sahibi olurlar.

3. TMK’nın “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde de;
“Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.

Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.

Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.

Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır…” hükmü öngörülmüştür.

4. Tereke (miras ortaklığı) TMK’nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK’nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir … da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya … olmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK’nın 701. maddesinde “…Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. İddiaya konu mamelekin tereke malı olmadığını ispat etmek külfeti ise TMK’nın 6. maddesi uyarınca iddia edene yüklenmiştir.

5.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi ” Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. ” hükmünü içermektedir.

6. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceği düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu’nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalılardan alınmasına,

Aşağıda yazılı 2.306,03 TL fazla alınan peşin harcın talep halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.