Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/8218 E. 2023/3174 K. 05.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8218
KARAR NO : 2023/3174
KARAR TARİHİ : 05.06.2023

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece davacının tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı asil tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı asil hükümden sonra verdiği dilekçesinde, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.10.1990 tarih ve 1989/360 Esas, …./849 Karar sayılı kararın infazı için … Tapu Müdürlüğüne başvuruda bulunduğunu, hükümde hisse oranlarının belli olmaması ve baba adının … … yerine … olarak yazması nedeniyle hükmün infaz edilmediğini ileri sürerek, tavzih talebinin kabul edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı tarafa, davacı asilin tavzih talebi tebliğ edilmemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ek kararı ile tavzihin amacının hükmü açıklamak, icrasındaki tereddütü gidermek ya da birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa bu aykırılığı gidermek olduğu, hükümün tavzih yolu ile değiştirilemeyeceği, davacı asil hükümde hisse oranlarının belirtilmesini ve … olarak yazılan baba adının … … olarak düzeltilmesi yönünde tavzih talebinde bulunmuş ise de, tavzih yolu ile hüküm kısmı değiştirilemeyeceği veya genişletilemeyeceğinden ilgili talebin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı asil temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı asil temyiz dilekçesinde özetle, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 19.10.1990 tarih ve 1989/360 Esas 1990/849 Karar sayılı kararı ile açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verildiğini, kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin denetiminden geçerek kesinleştiğini, bahsi geçen kararla Tapu Müdürlüğü’ne başvuru yaptığını ancak kararda hisse oranlarının belli olmaması ve davacılardan … kızı 1954 doğum tarihli …’ın baba adının … … olarak düzeltilmesi gerekçesiyle hükmün infaz edilmediğini, tavzih talebinin Mahkemece 30.03.2021 tarihli ek kararla reddedildiğini ileri sürerek, Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen hükmün tavzihi istemine ilişkindir.

2. İlgili Mevzuat
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün tavzihi” başlıklı 305. maddesinde; “(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.

(2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.

2. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.12.2021 tarih, 2018/(19)11-437 E., 2021/1566 K. Sayılı kararında şu hususlara yer verilmiştir : “16. Hâkim karar verdikten sonra kanun yollarına başvurulup bozulmadığı sürece kendiliğinden kararını değiştiremez. Bu kural, ilk derece mahkemeleri kadar üst derece mahkemeleri için de geçerlidir. Ancak bazı hâllerde hüküm açık olmayabilir, hükmün uygulanması aşamasında tereddütler ortaya çıkabilir ya da birbirine aykırı fıkralar içerebilir. İşte Kanun, açık olmayan, uygulama aşamasında tereddüt yaratan ya da çelişkili olan hükmün açıklanması, tereddüt ve çelişkilerin giderilmesi için “hükümlerin tavzihi” müessesini düzenlemiştir.

17. Kesin hüküm ilkesi, mahkemenin verdiği karara geri dönüp değiştirmesine engeldir. Fakat, bir hükmün anlamının açık olmaması ya da çelişkili hüküm sonuçları içermesi nedeniyle hükmün gerçek anlamının saptanmasında güçlük çekildiği takdirde, tarafların hükmü veren mahkemeye başvurarak hükmün açıklığa kavuşturulmasını isteyebilecekleri genellikle kabul edilmektedir. Böylece, mahkeme verdiği hükmün gerçek anlamını ortaya koymaktan başka bir şey yapmayacağından, bundan kesin hükmün zarar görmesi söz konusu olmayacaktır. Genel ilkelerden çıkarılması mümkün olan bu tavzih olanağını HMK açık bir biçimde düzenlemiştir. HMK m. 305/1’e göre, hüküm yeterince açık değilse ya da icrasında kuşku uyandırıyor veya birbirine aykırı hüküm sonuçları içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını ya da duraksama veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir (…, … E./…, …: Medenî … Hukuku Dersleri, … 2020, s.784).

18. Hükmün tavzihi kararı veren mahkemeden talep edilir; bu kapsamda hüküm ilk derece mahkemesince verilmiş ise ilk derece mahkemesinden; bölge adliye mahkemesi ya da Yargıtay tarafından verilmiş ise bu mahkemelerden hükmün tavzihi (açıklanması) talep edilir.
19. Tavzih bir kanun yolu değildir. Zira tavzih hükmün kesinleşmesini önlemediği gibi, tavzih talebi bir üst mahkeme tarafından değil bizzat hükmü veren mahkemece incelenir. Öte yandan belirtmek gerekir ki, tavzih talebinde bulunmak için belli bir süre öngörülmemiştir. HMK’nın 305. maddesinin birinci fıkrasında belirtildiği üzere “hükmün icrası tamamlanıncaya kadar” hükmün tavzihini istemek mümkündür.

20. Tavzih kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur; hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişme (tenakuz) varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, … 2001, C. III, s. 5275).

21. Tavzih talebi haklı ise, mahkeme hükmündeki bu kapalılık, açık olmayan hâl, tereddüt ya da çelişkiyi ortadan kaldırır. Ancak, tavzihle hükümde belirtilen haklar ve borçlar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilemez ve değiştirilemez (m. 305/2). Bu çerçevede hükmün tavzihine karar veren mahkeme, daha önce unuttuğu bir hususu hükme ekleyemez ya da hükmünü düzeltemez. Zira tavzihin amacı, hükümdeki hatanın düzeltilmesi ya da eksik kalan, unutulan talepler hakkında karar verilmesi değildir (… …, Medeni … Hukuku, Cilt III, … 2017, s. 2005).

22. Hemen belirtmek gerekir ki, tavzih kararı nihâi bir karar olduğundan kanun yollarına başvurulması mümkündür.

23. Hükümlerin tashihi ise HMK’nın 304. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan maddenin birinci fıkrasına göre, “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir”.

24. Bu hüküm ile dikkatsizlik ya da özensizlik sonucu oluşan maddi hataların ya da hesap hatalarının düzeltilmesi amaçlanmıştır. Bu tür yanlışlıklar hükmün özünü, esasını değiştiren, tadil eden türden olmayan maddi hatalardır. Örneğin mahkeme karar başlığında taraflardan birinin soyadının ya da adının veya şirketin unvanın eksik veya yanlış yazılması; basit ve hüküm içeriğinden maddi hata yapıldığı anlaşılan hesap hataları gibi. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2020 tarihli ve 2016/10-1884 E., 2020/919 K. sayılı kararında da değinilmiştir.” düzenlemeleri mevcuttur.

3. Değerlendirme
1.6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Kanun maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

2.Aynı Kanunu’nun 305. maddesinde de, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.

3.Somut olayda, davacı asil tarafından 19.10.1990 tarihli hükmün infazı için Tapu Müdürlüğü’ne başvurulduğu, idare tarafından infazı talep edilen hükümde tescile esas hisse oranlarının belirtilmemesi ve davacı asilin baba adının … … yerine … olarak yazılı olması nedeniyle hükmün infaz edilmediği belirtilmiştir.

4.Gerçekten de tavzihi istenilen 19.10.1990 tarihli hükmün 1 nolu bendinde çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verilmesine rağmen davacıların miras payı belirtilmeksizin veya veraset ilamına atıf yapılmaksızın tapuya tesciline kararı verildiği, bu durumda infazda şüphe uyandıracak şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.

5.Tavzihle taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, genişletilemez ya da değiştirilemeyecekse de somut olayda herhangi bir hakkın ya da borcun genişlemesi veya değiştirilmesinden söz edilmesi mümkün olmayıp, uygulama aşamasında tereddüt yaratan hükmün açıklanması talep edilmektedir.

6. Tavzihi talep edilen hükümde davacı asilin baba adının … olarak yazdığı görülmüşse de davacı asilin dava açılırken vermiş olduğu 09.08.1988 tarihli vekaletnamede, dava dilekçesinde, 13.09.1978 tarihli … … …’ya ait mirasçılık belgesindeki bilgilerle, güncel nüfus kayıt belgesindeki bilgiler kontrol edildiğinde, davacı asilin … oğlu … … ve … kızı …’nın alt soyu olduğu görülmüştür. Nitekim davanın … oğlu … …’dan intikal eden taşınmazla ilgili açıldığı, gerekçede de … …’ın zilyetliği hususuna değinildiği ancak buna rağmen hükmün ilk bendinde davacı asil …’ın … kızı olarak ifade edildiği görülmüştür.

7. Aynı şekilde, tavzihi talep edilen hükmün karar tarihi itibariyle, davacıların pay oranları farklı olduğuna göre, davacıların muris … …’a ilişkin sunmuş oldukları veraset ilamındaki pay oranlarının, davacının nüfus kaydına uygun baba isminin, davacıların T.C. Kimlik numaraları da eklenmek suretiyle hükmün açıklanması gerekirken, hükmün infazını engelleyecek, yapılan yargılamayı sonuçsuz bırakacak şekilde tavzih talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Davacı asilin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

05.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.