Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/8195 E. 2023/2984 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8195
KARAR NO : 2023/2984
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kadastro öncesi hukuki nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın Reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı … vekili dava dilekçesinde, … ili, … ilçesi, … mahallesinde bulunan 120 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 1974 yılından itibaren davacının dedesi tarafından kullanıldığını, davacının bu yerin kendisine ait olduğunu düşünerek 1986 yılında ev yapmak için temel attığını, 1988 yılında temeli, 1989 yılında inşaatı bitirdiğini, 1990 yılında elektrik ve su aboneliği için başvurduğunu, faturalarını ve vergilerini düzenli olarak ödediğini, zilyetliğinin fasılsız nizasız 30 yıl sürdüğünü, taşınmaz üzerine ceviz ve zeytin gibi meyve ağaçları diktiğini ileri sürerek yirmi yıldan fazla fazılasız nizasız malik sıfatıyla zilyetliği nedeniyle hazine adına haksız yapılan tapu kayıt ve tescilinin iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 3402 Sayılı Kadastro Kanununun Geçici 8.maddesi ve T.K.G.M 2009/7 nolu genelgesinin 2. maddesi esaslarına göre hazineye ait olup kadastroya tutulmamış yerler ile ilgili kadastro çalışması yapıldığı ve bunun sonucunda taşınmazın ilgili Tapu Müdürlüğünce 126 ada 4 parsel numarası ve 334,09 m2 yüzölçümle 27/05/2013 tarihinde hazine adına tescil edildiği, 19/11/2015 tarihinde mahallinde yapılan tespitte taşınmazın tamamının … tarafından ev ve bahçe yapmak suretiyle kullanıldığının ve …’ye söz konusu kullanımı ile ilgili 12/12/2015 tarih ve 65070 sayılı ecrimisil ihbarnamesinin gönderildiğinin tespit edildiğini, davacının gerek taşınmazın niteliği, gerekse koşullar yönünden zilyetlikle kazanımı olmadığını belirterek davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 25.10.2018 tarihli ve 2016/41 Esas, 2018/524 K. sayılı kararıyla; “TMK 713 madde hükmü uyarınca aranan imar ihya şartlarının tespit tarihi olan 2013 yılından 20 yıl önce sağlandığı hususunun ispatlanamadığı, taşınmaz üzerine ev vb. tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek, hayvan otlatmak, ağaç kesmek gibi durumların imar ihya olarak kabul edilemeyeceğinden tespit tarihinden geriye doğru 20 yıl önce yasanın aradığı anlamda imar ihyanın dava konusu taşınmazda sağlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri
Dava dilekçesindeki iddialar tekrarlanıp, verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.06.2021 tarihli ve 2020/1021 E., 2021/625 K. sayılı kararında; dosya arasında bulunan teknik bilirkişi raporuna göre, taşınmazın üzerinde 16-18 yaş aralığında meyve ağaçlarının olduğu, taşınmazın üzerine 1988 yılında ikamet amaçlı ev yapıldığı, öncesinde boş görünümde olduğu, ağaç yaşları ve toprak yapısı ile uydu görüntüleri dikkate alındığında 2000 yılında ağaçların dikilmeye başlaması ile imar ihyasına başlandığı, 2002 yılında ağaçların görülmeye başlaması ile imar ihyanın tamamlandığı; taşınmazın 2002 yılında onaylanan imar planı içinde kaldığı, teknik bilirkişi raporuna göre aynı yıl imar ihyasının tamamlandığı, imar ihyasının tamamlanması ile 2013 yılında yapılan tesis kadastrosu tespit günü arasında 3402 sayılı yasanın 14. maddesinde öngörülen 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı, aynı şekilde taşınmaz üzerine ikamet amaçlı evin yapıldığı 1988 yılı ile imar planı içine alındığı 2002 yılı arasında da 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolmadığı, dolayısıyla, mahkemece davacının davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Dava ve istinaf dilekçelerindeki iddialar tekrarlanarak kararın bozulması istenilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi zilyetlik ve imar ihya hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.”

3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun Geçici 8. maddesi; “Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılan tapulama veya kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerde ve çalışma alanı içinde orman olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan alanlarda, daha sonra kesinleşen orman kadastrosu sonucunda orman sınırı dışında kalan tapulu ve tapusuz taşınmazların 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastrosu yapılır.” hükümlerini düzenlemiştir.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Somut olayda, dava konusu … ili, … ilçesi, … Mahallesi, 126 ada 4 parsel sayılı 334,09 m² yüzölçümlü, içinde ev olan tarla vasıflı taşınmazın, yörede 3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi uyarınca 2013 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, senetsizden, Hazine adına tespit edildiği, beyanlar hanesinde taşınmaz üzerindeki evin davacı …’ye ait olduğu yönünde şerh verildiği; tapuda halen anılan muhtesat şerhi ile birlikte, davalı Hazine adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı tarafın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan nedenle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına;

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.