Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/7704 E. 2023/3267 K. 14.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7704
KARAR NO : 2023/3267
KARAR TARİHİ : 14.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA
Davacılar vekili; … İlçesi, … Köyü’nde kain 114 ada 91 parseli sayılı taşınmazın davacılara ait olmasına rağmen 350,38 m2’lik kısmının mera olarak tespit gördüğünü ileri sürerek, yapılan tespitin iptali ile davacılar adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI VE YARGILAMA SAFAHATİ
1-… Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/02/2016 tarihli ve 2013/94 Esas, 2016/15 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile krokide (A) harfi ile gösterilen 350,38 m2’lik kısmın 114 ada 102 numaralı mera parselinden çıkarılarak 114 adanın son parsel numarası verilerek bahçe vasfıyla davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı ek rapora ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 350,38m2’lik kısmın 114 ada 102 numaralı parselin 234.463,48m 2’lik alanından çıkarılarak kalan 234.113,10 m2 olarak 114 adanın son parsel numarası verilerek mera vasfında tapuya kayıt ve tesciline, davacı ve vekili tarafından bilirkişi raporuna ekli krokide 114 ada 102 nolu parselde (B) harfi ile gösterilen kısmın merayla bütünlük gösterdiği gibi bu konuda harçlandırılmış usulüne göre açılmış bir dava ve ıslah talebi de bulunmadığından bu kısma ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş hüküm davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.

2-Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesi ‘nin 17/02/2020 tarihli ve 2016/14353 Esas, 2020/518 Karar sayılı kararıyla “…yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır… çekişmeli taşınmazın tespiti mera vasfıyla yapıldığı halde, usulüne uygun şekilde mera araştırması yapılmamış, bu kapsamda komşu köyden mahalli bilirkişi dinlenmemiş, tek ziraat bilirkişisi tarafından düzenlenen soyut içerikli raporla yetinilerek ve taşınmazın niteliği ve üzerinde sürdürülen zilyetlik durumu net olarak belirlenmeden karar verilmiştir… yetersiz araştırma ve inceleme ile karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahalli bilirkişi beyanlarından davacıların taşınmazına komşu olan 114 ada 102 numaralı parselin kadim mera olduğu, nizalı alanlara ilişkin olarak davacıların ve öncesinde …’in hayvan gütmek amacıyla kullandıkları beyanı üzerine bu alanın alanın mera vasfıyla kullanıldığı, parseller arasındaki çitlerin ne zaman yapıldığının tam olarak bilinmediği, zilyetlik şartının oluşmayacağı, dosyaya kazandırılan 1969 ve 1990 tarihli hava fotoğraflarından parseller arasında ayırıcı doğal unsurun bulunmadığı, söz konusu parsellerin bütünlük içerisinde olduğu, ziraat mühendisi bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen rapordan nizalı alanın toprak yapısı, eğimi, topografik özellikleri itibariyle mera parseli ile bütünlük içerisinde olduğu, dolayısıyla dava konusu taşınmazın mera niteliğinde olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine, fen bilirkişi raporunda 104/102/B harfi ile belirtilen davacının talebine ilişkin usulüne uygun açılmış ve harçlandırılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, davacıların 20 yılı aşkın süredir malik sıfatıyla nizalı yeri kullandığını, davaya konu alanın köyün ortak kullanım yeri olmadığını, nizalı yerin ekilip biçilmediği için görüntüde meraya benzemesinin doğal olduğunu, davacıların ve atalarının kullanma biçiminin ekip biçmek olmadığını, harman yeri olarak kullanmak ve hayvanlarını otlatmak biçiminde olması sebebiyle taşınmazın görüntüsünün bu şekilde olduğunu, tahta çitlerin en az 20 yıldır bulunduğunu, bahsedilen alanın çit çekmeden çok daha öncesinde kullanmaya başlandığını belirterek kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 713. maddesinin ilk fıkrasında; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinin ilk fıkrasında; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/1-B maddesinde; Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir ” düzenlemeleri yer almaktadır.

3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar bozma kararına tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

14.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.