Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/7638 E. 2022/2116 K. 15.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7638
KARAR NO : 2022/2116
KARAR TARİHİ : 15.03.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL – TAZMİNAT

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemli dava sonunda Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 09/02/2021 tarihli ve 2018/392 Esas ve 2021/50 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 15/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat … ile temyiz edilen davalı vekili Avukat… geldiler, davetiye tebliğine rağmen Feri Müdahil T. … A.Ş. vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, ortağı olduğu şirketin borçları nedeniyle maliki olduğu taşınmazlara ipotek konulduğunu, aralarındaki anlaşma gereği taşınmazlarından … …’ya pay devredeceğini, … …’nın şirkete ve bankalara olan borçlarını ödeyeceğini ve ipotekleri fek edeceğini, …’nin sözleşmeye aykırı davranan olursa kimsenin hakkının zayi olmaması için güvenilir kişi olarak tespit edildiğini, buna ilişkin protokoller düzenlendiğini, bu aşamadan sonra … … ve şirketinin faaliyetlerinin durduğunu, gerek kendisinin, gerekse şirketin borçlarını ödememeye başladığını ve sözleşmedeki yükümlülükleri ihlal ettiklerini, bunun üzerine alacaklı bankaların ipoteklere müracaat ederek alacaklarını tahsil etmeye başladıklarını, şirketin borçları nedeniyle evinin ve bağının satıldığını, borçlar nedeniyle risk kalmadığını ileri sürerek, yediemin olarak davalıya devredilen 131 ada 14 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescile, olmazsa tazminata karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı, davalı ve fer’i müdahil
tarafından temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Bozma Kararı
Dairenin 20/06/2018 tarihli, 2015/12585 Esas ve 2018/11311 Karar sayılı ilamı ile “… davalı …’in de imzasını içeren 01.09.2008 tarihli sözleşme başlıklı belgenin 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının aradığı anlamda yazılı delil olduğu, bu belgenin 4 numaralı bendinde “…’nin yediemin olarak sorumlulukları: a-…’nın Yapateks’in üzerindeki Leasing, banka kredileri, bağ, ev ipotekleri ve riski kalkana kadar …’de olan %20’lik tapu …’nin uhdesinde kalacak riskler sıfırlandığında tapu … … devredilecektir. Masrafların muhatabı … ve … …’dır. b-… çırçırın arsa ve binasını satmış olup çırçır makinaları, pres ve elavatörler kısaca çırçırla ilgili tüm aksam …’ya aittir. c-… çırçırı satma işlemini devam ettirecek. Müşteri bulunup satıldığında … … ve … çırçırı alana hiçbir itiraz etmeden tapuyu verecektir. d-C maddesinde bahsolunan satış işlemi gerçekleştiğinde … da %25lik hissesinin karşılığını … …’ya ödenecektir. e-… 01.09.08 tarihi itibarı ile halen Yapateks üzerinde yaklaşık 250.000YTLlik riski vardir. … bu parayi ödeyemeyip Yapateks veya … … her kim öderse ödenmiş olan borcu kadar tapuyu … …’ya verecektir bu devir işlemlerinde de masrafların muhatabı alıcıdır.” şeklinde davalının sorumluluklarına ilişkin düzenlemeye yer verildiği açıktır. Ne var ki, Mahkemece bahsi geçen sözleşmedeki hususların yerine getirilip getirilmediği üzerinde durulmamıştır. Hâl böyle olunca, 01.09.2008 tarihli sözleşme uyarınca risk kalkana kadar taşınmazın davalı …’te kalması kararlaştırıldığına göre, tüm deliller toplanarak riskin kalkıp kalmadığı yönünde inceleme ve araştırma yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 09/02/2021 tarihli ve 2018/392 Esas ve 2021/50 Karar sayılı ilamıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca araştırma yapılarak davanın reddine karar verilmiştir
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemenin sözleşmenin 4. maddesinin a fıkrasını yanlış yorumladığını, Sözleşme gereğince kaldırılması gereken risklerin, Yapateks’in, leasing, banka kredisi ve ipotekli borçları nedeniyle müvekkilimin mal varlığında bulunan riskler olduğunu, sözleşme gereğince malvarlığındaki risklerin sonlandırılmadığını, kendisine ait 342 parsel sayılı taşınmazdaki payının Kahramanmaraş İcra Müdürlüğünün 2011/4874 Esas sayılı dosyası ile, 165 parselde bulunan 13 numaralı bağımsız bölümün de Kahramanmaraş 3. İcra Müdürlüğünün 2011/5000 Esas sayılı dosyasıyla Yapateks’in borcundan dolayı satıldığını, sözleşmenin taraflarından …’nin edimini yerine getirmemesi, hatta Yapateks’in borcundan dolayı kendi taşınmazlarının cebri icra yoluyla satılması nedeniyle, yediemin konumundaki davalının sözleşme ile kendisine yüklenen edim gereğince uhdesinde bulunan hisseyi kendisine devretmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK’nin 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
6.3. Değerlendirme
Dairenin (IV.2.) numaralı paragrafta belirtilen hükmüne uyulan bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak ve özellikle davacının dayandığı protokolün taraflarından …’nin eldeki davada taraf olmadığı bir davada davacının iddia ettiği üzere risklerin kalkıp kalkmadığının denetiminin mümkün olmadığı gözetilerek (IV.3.) numaralı paragrafta belirtildiği şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.