YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7598
KARAR NO : 2022/7033
KARAR TARİHİ : 26.10.2022
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ile tescili istemli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 12.07.2021 tarihli ve 2021/388 Esas, 2021/1064 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili ve asıl davada davalı … vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacı dava dilekçesinde, davalı … ve babası …’in hileli davranışlarla kendisini kandırarak vekaletname düzenlettiklerini, anılan vekaletname uyarınca 1287 ada 18 parsel sayılı taşınmazının önce davalı …’e daha sonra da davalı …’e devredildiğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde olduklarını, kendisini dolandırdıklarını, bedel ödenmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı …; dava konusu taşınmazı …’ten 400.000,00 TL karşılığında aldığını, 425.000,00 TL’ye de diğer davalı …’e temlik ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Asıl davada davalı …, taşınmazı 425.000,00 TL’ye aldığını 450.000,00 TL’ye satacak iken dava açıldığını öğrendiğini, taşınmazın üç kez el değiştirdiğini, tapuya güven duyulmasının istenileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, asıl davada davalı … ve … ile birleştirilen davada davalı kararı istinaf etmiş, süresinde istinaf harçları yatırılmadığı gerekçesiyle ek karar ile birleştirilen davada davalı …’in istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından asıl davada davalı … ve …’in istinaf başvurularının kabulü ile hüküm kaldırılarak yeniden görülmesi için dosya Mahkemesine iade edilmiş, Mahkemece kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama neticesinde asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiş, süresinde istinaf harçları yatırılmadığı gerekçesiyle birleştirilen davada davalı …’in istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına yönelik ek karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı … ve … istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Asıl davada davalı … istinaf dilekçesinde; taşınmazı 400.000 TL bedelle davalı…’ten satın aldığını, taşınmazı kârla satmak istediğini, davalı …’in babası …’in ofisine geldiğini ve çocuklarının birikimi olduğunu söyleyerek taşınmaza talip olduğunu, taşınmazı 450.000,00 TL’ye sattığını, bedeli elden aldığını, davacı ile … ve …’in işbirliği içerisinde hareket ettiklerini düşündüğünü, kendisinin alım gücü olduğunu ve iyi niyetli olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
2.2. Asıl davada davalı … istinaf başvuru dilekçesinde, davacının davalı …’i tanımadığını, emlakçı olan dava dışı … ve davalı …’a taşınmazını satmaları için müracaat ettiğini, taşınmazı ilk satın alanın … olduğunu, ancak bu satışın resmi şekilde değil, vekaletname verilmek suretiyle gerçekleştirildiğini, …’in de taşınmazı 400.000,00 TL bedel ile davalı …’e sattığını, …’in bir ay sonra taşınmazı 425.000,00 TL’ye kendisine sattığını, davacı tanıklarının dahi alışverişin davacı … ile … arasında vuku bulduğunu, anlaşarak ve iş birliği yaparak alıcı …’e vekalet verildiğini, …’in de vekaletnameye istinaden taşınmazı davalı …’e sattığını bildirdiklerini, davacının …’dan alacağını alamayınca eldeki davayı açtığını, kendisinin tescil işlemlerinde sakatlık olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda olmasının mümkün olmadığını, taşınmazı alacak maddi durumunun bulunduğunu, beyanlarının hayatın olağan akışına uygun olduğunu, kötü niyetli olduğunun ispat edilemediğini, aynı yerde ikamet etmekte oldukları hususunun iyi niyeti bertaraf etmeyeceğini, sadece tapuyu devraldığı davalı …’i tanıdığını, diğer davalılarla ilgisi ve bağlantısı bulunmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 12.07.2021 tarihli ve 2021/388 Esas, 2021/1064 Karar sayılı kararı ile davacının 05.03.2015 tarihinde birleştirilen davada davalı …’i ve asıl davada davalı …’u vekil tayin ettiği, anılan vekaletname ile 06.03.2015 tarihinde …’in dava konusu taşınmazı 50.000,00 TL bedelle davalı …’e sattığı, …’in 400.000,00 TL bedeli dava dışı …’a ödemek suretiyle satın aldığını ve aynı bedelle taşınmazı davalı …’e sattığını savunduğu, davalı …’in taşınmazı 01.04.2015 tarihinde 51.000,00 TL bedelle davalı …’e devrettiği, …’in taşınmazı 450.000,00 TL bedelle satın aldığını savunduğu, taşınmazın ilk ve ikinci temlik ve dava tarihleri itibarıyla rayiç değerinin 570.625,00 TL olduğunun keşfen saptandığı, vekil …’in satış bedelini davacıya ödediğine dair delil bulunmadığı, taşınmazın gerçek değeri ile ilk el davalı … tarafından ödendiği belirtilen bedel arasındaki fark olduğu, taşınmazın kısa aralıklarla el değiştirdiği, davalı … ile dava dışı …’in (davalı …’in babası) emlakçı oldukları, asıl davalının davalıları ile birleştirilen davada davalı vekil …’in, vekalet görevini kötüye kullanmak suretiyle davacı …’i zararlandırdığı, ilk el davalı …’in de durumu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğu, …’den taşınmazı temlik alan kayıt maliki ikinci el davalı …’in babası …’in de davalı … gibi emlakçı olduğu ve iyi niyetli olmadığı için tapu iptali ve tescile karar verilmesinin doğru olduğu, asıl davada davalı …’un işlemlerde dahli bulunmadığı, asıl davada davalı … ve …’in istinaf itirazlarının yerinde görülmediği, asıl ve birleştirilen davaların ayrı davalar olma özelliğini koruduğu, Mahkemece ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken bu hususun dikkate alınmadığı, tapu iptali ve tescil davalarının kayıt malikine yöneltilebileceği gerekçeleriyle davalı … ve …’in istinaf başvurularının kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurularak asıl davanın davalı … yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden husumetten reddine, birleştirilen davanın da husumetten reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve asıl davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Asıl ve birleştirilen davada davacı temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemece verilen kararın davalı … ve … tarafından istinaf edilmediğinden onlar yönünde kesinleşmiş kararın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından değiştirilmesinin hatalı olduğunu, tüm davalıların birlikte hareket ettikleri ve yargılama giderleri ve avukatlık ücreti yönünden tüm davalıların müştereken ve mütelsesilen sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürerek, kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
2.2. Davalı … temyiz dilekçesinde özetle, taşınmazı 425.000,00 TL’ye aldığını, …’in de satışı kabul ettiğini, taşınmazı 400.000,00 TL’ye …’e sattığını beyan ettiğini, kötü niyetli olduğunun ispat edilmediğini, davacının … ile yaptığı ticarette dolandırılınca eldeki davayı açtığını, kendisinin sonradan davalı gösterildiğini, kendisinden önceki tapu işlemlerini bilecek durumda olmadığını, aynı semtte farklı mahallelerde oturduklarını, davacının taşınmazın bedelini …’dan alıp bunu paylaştıktan sonra eldeki davayı açtığını düşündüğünü, babasının emlakçı olmasının kötü niyet göstergesi olmadığını, tapuya güvenerek işlem yaptığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
3.2.2. Öte yandan, vekaletnamenin hile ile alındığı iddiası, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını da içermektedir.
3.2.3. TMK’nın 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024. maddesinin birinci fıkrasında “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.”, 1024. maddesinin ikinci fıkrasında “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1024 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında “ Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yukarıda (V/3.2.) numaralı paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı … yönünden (IV/3.) numaralı paragrafta belirtilen kararın verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı …’in tüm temyiz itirazlarının reddine,
3.3.2. Asıl ve birleştirilen davada davacının temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda, 23.11.2020 tarihli ve 2019/509 Esas, 2020/567 Karar sayılı İlk Derece Mahkemesi kararının asıl davada davalı … ve davalı … ile birleştirilen davada davalı … tarafından istinaf edildiği, 15.02.2021 tarihli ek karar ile istinaf harçlarını ve masraflarını yatırmadığı gerekçesiyle birleştirilen davada davalı …’in istinaf isteminden vazgeçilmiş sayılmasına karar verildiği, verilen ek kararın anılan davalı tarafından istinaf edilmediği ve bu nedenle asıl davada davalı … ve birleştirilen davada … yönünden İlk Derece Mahkemesinin 23.11.2020 tarihli kararının kesinleştiği kuşkusuzdur.
Bölge Adliye Mahkemesinin, İlk Derece Mahkemesinin asıl ve birleştirilen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurmamasının hatalı olduğu yönündeki gerekçesi her ne kadar doğru ise de; yeniden hüküm kurulurken kararı istinaf etmeyen davalılar yönünden karar değiştirilerek davacının aleyhine olacak şekilde yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Öte yandan, asıl davada davalı olan ara malik …’in Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere vekalet görevinin kötüye kullanılmasında el ve işbirliği içerisinde olduğu ve anılan davalı yönünden de davanın kabulüne karar verilerek yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerekmektedir.
3.3.4. Hal böyle olunca, birleştirilen davanın davalı … tarafından, asıl davanın da davalı … tarafından istinaf edilmediği gözetilerek İlk Derece Mahkemesi hükmünün bu kişiler yönünden değiştirilmemesi ve davanın tüm davalılar yönünden kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
VI. SONUÇ
1. Asıl davada davalı …’in temyiz itirazlarının reddine,
2. Asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 26.10.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.