Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/7556 E. 2023/842 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7556
KARAR NO : 2023/842
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, dava konusu 122, 127 ve 128 parsel sayılı taşınmaların kendi mirasbırakanları olan …’a ait olduğunu, muris … ve eşinin davalı …’yi çocukları gibi nüfusa kaydettirdiğini, bu kaydın mahkeme kararı ile iptal edildiğini, geçersiz veraset ilamı ile davalı …’nin önce taşınmazları adına intikal ettirdiğini, sonrasında da avukatı olan davalı …’e temlik ettiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, mümkün olmazsa bedelin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçelerinde, davacıların nüfus kaydının düzeltilmesi için dava açtıklarını ve davanın devam ettiğini, dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/838 Esas sırasında açılan davanın reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini ve eldeki dava için kesin hüküm teşkil ettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.04.2019 tarihli ve 2018/491 Esas, 2019/168 Karar sayılı kararı ile; kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, davacıların istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 02.07.2020 tarihli ve 2019/980 Esas, 2020/721 Karar sayılı kararı ile;
davacıların mirasçılık sıfatları olmadığından eldeki davada aktif dava ehliyetleri olmadığı, davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılması için dosyanın Mahkemesine iadesine karar verilmiş, kaldırma kararı uyarınca İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davalı …’nin nesep bağının kalktığını, kararın kesinleştiğini, davacıların kardeşi muris …’ın mirasının eşi … ve kardeşlerine kalacağını, bu itibarla davacıların mirasçı sıfatı ile dava konusu 127, 128 ve 122 parselde paydaş olmaları gerektiği halde bu husus yok sayılarak Mahkemece aktif husumetten davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacıların miras bırakanının yasa dışı bir evlatlık ilişkisi ile mirasçı olduğu iddiasında bulunan davalılardan … tarafından, diğer davalarında vekili olan …’a yapılan satışın ve tapu kaydının Medeni Kanunun 1024 üncü ve devamı maddelerine göre yolsuz tescil olması nedeniyle, gerçek mirasçı davacılar tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasının daha önce konusu, hukuki nedeni farklı bir dava gerekçe gösterilerek mahkemece kesin hüküm nedeniyle reddedildiğini, oysa …’nun mirasçı olmaması nedeniyle adına yapılan tescilin yok hükmünde olduğunu, Beykoz 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/138 Esas ve 2017/428 Karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulundaki dosyayı ve sonucunu beklemeden verilen kararın yöntem ve yasaya aykırı olduğu düşüncesinde olduklarını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu taşınmazlardan 127 ve 128 parsel sayılı taşınmazın …, 122 parsel sayılı taşınmazın 1/2’şer pay oranında … ve …’ye ait iken …’ın, eşi …’den önce öldüğü, davacılardan …’nin …’ın kardeşi, diğer davacıların …’ın kardeşi …’in çocukları olduğu, … ile ilgili açılan nüfus kaydının iptali davasının reddedilip kesinleştiği, davacıların mirasçılık sıfatları bulunmadığı, davacıların eldeki davayı açabilmek için murisle irs ilişkilerinin olması gerektiği, … ile ilgili nüfus kaydının iptali davası reddedildiği ve davacıların mirasçılık sıfatı ve işbu dava yönünden aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı, husumetin kesin hükme ilişkin dava şartından önce değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar temyiz dilekçelerinde özetle, davalı …’nin nesep bağının kalktığı hususunun kesinleştiğini, aktif husumetten davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, taşınmazların davalı … tarafından diğer davalarda vekili olan davalı Av. …’e temlik edildiğini, tescilin yolsuz olduğunu, farklı bir hukuki nedene dayanıldığını, Hukuk Genel Kurulundaki davanın sonucunun beklenilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705 inci maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022 nci maddesinin birinci fıkrasında ise, “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

TMK’nin 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024 üncü maddenin birinci fıkrasında; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024 üncü maddenin ikinci fıkrasında; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024 üncü maddenin üçüncü fıkrasında; ise “Böyle bir tescil yüzünden ayni … zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16 ncı maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.
Öte yandan Harçlar Kanunu’nun 30 uncu maddesinde “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” şeklinde, 32 nci maddesinde ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.”

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150 inci maddesinin beşinci fıkrasında; “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.”

HMK’nın 125 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir: a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur. b)İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.” hükümleri düzenlenilmiştir.

3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğinden; dava konusu 122 parsel sayılı taşınmazın 1/2 şer pay ile … ve …’ye, 127 ve 128 parsel sayılı taşınmazların ise …’a ait olduğu, …’ın 02.04.1987, …’nin ise 08.01.2000 yılında öldükleri, anılanlarının ölümleri üzerine dava konusu taşınmazların 20.07.2009 tarihinde davalı …’ye intikal ettiği, …’nin taşınmazları 27.11.2014 tarihinde davalı …’a temlik ettiği, …’in de 122 parsel sayılı taşınmazı 26.12.2022, diğerlerini ise 28.12.2022 tarihinde dava dışı … …’ye temlik ettiği, eldeki dava ile taraflarının ve dava konusu taşınmazların aynı olduğu Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2017 tarihli ve 2014/838 Esas, 2017/165 Karar sayılı kararı ile davacıların mirasçı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 06.06.2017 tarihli ve 2017/639 Esas, 2017/646 Karar sayılı kararı ile kararı ile davacıların istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilerek kararın kesinleştiği, Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/192 Esas sayılı davası ile eldeki davanın davacıları tarafından davalı …’nin … ve …’nin çocukları olmadığının tespiti ile soybağının iptalinin talep edildiği, Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 12.05.2016 tarihli ve 2016/4651 Esas, 2016/7768 Karar sayılı kararı ile Mahkeme kararının bozulmasına hükmedildiği, bozma kararı üzerine Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.10.2017 tarihli ve 2017/138 Esas, 2017/428 Karar sayılı kararı ile bozma kararına direnilmesine karar verildiği, direnme kararının temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 18.10.2022 tarihli ve 2019/(18)8-610 Esas, 2022/1295 Karar sayılı kararı ile direnmenin uygun bulunduğu gerekçesiyle davalı … vekilinin işin esasına yönelik diğer temyiz itirazının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verildiği ve bu davanın henüz kesinleşmemiş olduğu, eldeki davanın davacılarının …’ın 2011 yılında ölen kardeşi … ile ölü kardeşi …’in dokuz çocuğundan üçü olduğu, …’ın başka kardeşlerinin de olduğu anlaşılmaktadır.

2. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar gözetildiğinde, Mahkemece dava değeri tespit edilmeden yargılamanın yürütülmesi, ölü olduğu anlaşılan … adına dava açıldığının gözetilmesi ve taraf sıfatı ile davayı takip yetkisi yönünden; soybağının iptaline ilişkin davanın sonuçlanmasının beklenilmemesi hatalı olmuştur.

3. Hal böyle olunca, öncelikle dava konusu taşınmazların yargılama devam ederken devredilmesi nedeniyle HMK’nın 125 inci maddesi uyarınca işlem yapılması, muris …’dan davalıya intikal eden dava konusu taşınmazların Harçlar Kanunu’nun 16 ncı maddesi uyarınca dava değerinin tespit edilerek Harçlar Kanunu’nun 30 – 32 nci maddeleri uyarınca harcın tamamlattırılması, sonrasında soybağının iptaline ilişkin davanın sonucunun beklenilmesi, bu davanın reddedilip hükmen kesinleşmesi halinde davacıların mirasçılık sıfatı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi, bu davanın kabul edilmesi halinde ise davalı …’nin ve diğer davalıların mirasçı olmadıkları, terekeye nazaran üçüncü kişi konumunda oldukları için davacıların eldeki davayı miras payları oranında açamayacaklarının, yine ölü olduğu anlaşılan … adına dava açılamayacağının ayrıca Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/838 Esas sayılı davasında davacıların mirasçı olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın usule ilişkin olduğundan eldeki dava için kesin hüküm teşkil etmeyeceğinin gözetilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacılara iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.