Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/7507 E. 2023/3002 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7507
KARAR NO : 2023/3002
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile tapu iptali ve yol olarak terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, … ilçesi … köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 171 ada 213 parsel sayılı taşınmazın davacı adına, 171 ada 214 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiğini ancak, iki taşınmaz arasındaki sınırın hatalı olduğunu, davacının malik olduğu 171 ada 213 parsel ile 215 parsel arasında patika bir yol olmasına rağmen bu yolun hatalı olarak davalı adına kayıtlı 171 ada 214 parsel sayılı taşınmaz içerisinde tescil edildiğini ileri sürerek, 171 ada 214 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının iptali ile davacı adına tapuya tesciline, 171 ada 214 parsel sayılı taşınmaz içerisindeki patika yol olan kısmın tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, tapudaki sınır uyuşmazlığına bir diyeceğinin olmadığını, bu kısma ilişkin davayı kabul ettiğini ancak taşınmazının ortasından yol gerilmesine müsaade etmediğini, yolun geçici olarak kullanıldığını, davacının buradan geçmesine bir itirazının olmadığını, tapuda bu kısmın yol olarak gösterilmesini istemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
Pazar (…)1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.02.2020 tarihli ve 2019/334 Esas, 2020/196 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesinin 3. Hukuk Dairesinin 24.09.2020 tarihli ve 2020/316 Esas 2020/335 Karar sayılı kararı ile fen bilirkişi raporuna ekli krokide (C) harfi ile gösterilen kısma yönelik olarak yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a/6 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesinin kaldırılmasına ve yeniden karar verilmesi için davanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının sınır ihtilafıyla ilgili davayı kabul ettiği, dolayısıyla vaki kabul beyanı nedeniyle fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısım hakkındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulü gerektiği, (C) harfi ile gösterilen kısmın ise sadece taraflarca kullanılan özel yol olduğu, bu yolun tüm köy halkı tarafından kullanılmadığı gibi kadim yol da olmadığı, dolayısıyla umumi yol olarak tescil dışı bırakılması yönündeki talebin reddi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, dava konusu 171 ada 214 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmının tapu kaydının iptali ile ayrı parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline, patika yola ilişkin davanın ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, dava konusu taşınmazların tarafların babaları zamanında satın alınarak taksim edildiğini, o tarihten itibaren de çekişmeli bölümün taşınmazlara ve evlere gitmek amacıyla patika yol olarak kullanıldığını, patika yolun konumunun hem komşu parsellerin kullanımları için zaruret arz ettiğini, hem de hayatın olağan akışı gereği evvelden itibaren bir kullanımın varlığına işaret ettiğini, bilirkişi raporunda yer alan fotoğraflardan da görüleceği üzere davalıya ait taşınmaz üzerinde … ekili olmasına rağmen nizalı bölüm üzerinde herhangi bir şey ekili olmadığını, zeminin açıkça yol olarak gözüktüğünü, davalı yanın keşifteki beyanlarının zımni kabul niteliğinde olduğunu, dolayısıyla yola ilişkin davanın kabulü gerektiğini, yolun zemindeki durumuna, niteliğine, kullanım süresi ve uzunluğuna göre vasıflandırma yapılarak haritasında gösterilmesinin yerinde olacağını, dinlenen tanık ve yerel bilirkişi beyanlarında davaya konu yolun gerek şu anki taşınmaz maliklerince gerekse de satın alınmadan önceki maliklerce kullanılan bir yol olduğunun, herkesin kullanımında bulunduğunun ve hatta davalı tarafın yolun kullanımına muvafakat ettiğinin belirtildiğini, kaldı ki kaldırma kararında belirtilen hususlara ilişkin yeterli inceleme yapılmadığını, üstelik davaya konu yolun kadim yol olmadığı gerekçesiyle red kararı verildiğini, işin esasında talebin kadim yola ilişkin olmadığını, uyuşmazlığın taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, iddiaya konu edilen bölümün kadim yol olup olmadığı noktalarında toplandığını, davaya konu taşınmazların başkalarından satın alınan araziler olduklarını, satın alınmadan önce de çekişmeli yolun hem taşınmazlara hem de genel yola ulaşmak için patika yol olarak kullanıldığını, satın alındıktan sonra da aynı şekilde yol olarak kullanılmaya devam edildiğini, tarafların murisleri tarafından yapılan taksimde de yolun aynı şekilde bırakıldığını, mahalli bilirkişilerin somut olaylara dayalı beyanlarında çekişmeli taşınmaz bölümünün yol olduğunun belirtildiğini, dolayısıyla bu beyanlara itibar edilmesi gerektiğini, davaya konu bölümün toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmadığını, davalının ve taşınmazın önceki maliklerinin dava konusu yoldan civarda arazileri bulunan taşınmaz maliklerinin geçmelerine izin verdiğini, dolayısıyla da fiilen yol olarak kullanılan bir yerin hukuken de yol olduğunun kabulü gerektiğini, tüm dosya kapsamından çekişmeli bölümde patika yol bulunduğunun anlaşıldığını, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanlarından; genel olarak her iki taşınmazın öncesinde bir bütün halde iken kardeşler arasında bölüşüldüğünün, önceden bütün olmaları nedeniyle ulaşım amacıyla zemindeki mevcut yolun kullanıldığının, hatta davalının yolun duvar dibinde olduğunu ifade ederek yolun mecrasını değiştirmeye çalıştığının anlaşıldığını, bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu parsel tutanaklarıyla denetlenmesi ve harita mühendisi bilirkişiye hava fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılması gerektiğini, ne var ki, mahkemece bu hususlarda herhangi bir inceleme yaptırılmadığını beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu edilen taşınmaz bölümünün kadim ve genel köy yolu olmadığının keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişi beyanlarıyla anlaşıldığı, çekişmeli taşınmaz bölümünün özel yol olarak davacı adına tapuya tescili istemiyle açılmış bir davanın bulunmamasına göre taleple bağlılık ilkesi gereğince resen böyle bir karar verilmesinin de mümkün olmamasına ve tüm dosya kapsamına göre, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.(1) maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile ret kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil ile tapu iptali ile yol olarak terkini isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesinde; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”

4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde; “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesinde; “Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:

A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur.
….
Yol, meydan, köprü, gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.”

4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükümleri düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … madde-sinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.