Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/7240 E. 2022/2115 K. 15.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7240
KARAR NO : 2022/2115
KARAR TARİHİ : 15.03.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24/11/2020 tarihli ve 2018/522 Esas, 2020/280 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 15/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil … ile temyiz edilen davacı vekili Avukat… geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; kardeşi olan davalının oğlu, dava dışı … ile ortağı oldukları şirket adına 2008 yılında bankadan temin ettikleri krediye, davalının Kuşadası’ndaki yazlığını teminat gösterdiklerini, kredi borcunu ödeyememeleri ve borçlarından dolayı bankaların kredi vermemesi nedeniyle davalı ile 14.01.2009 tarihli sözleşmeyi imzaladıklarını, sözleşme uyarınca kayden maliki olduğu ve halen ikamet ettiği çekişme konusu 37016 ada 4 parsel sayılı taşınmazı davalıya bedelsiz devrettiğini, davalının da devraldığı bu taşınmazı teminat göstererek bankadan kredi temin ettiğini, buradaki amacın davalının temin ettiği kredi ile daha önceki kredi borcunu ödemek ve Kuşadası’ndaki yazlığın icra ile satılmasına engellemek olduğunu, sözleşme gereğince eksik edimi varsa yerine getirmeye hazır olmasına rağmen davalının taşınmazı iade etmediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, kredi borcunun tamamını kendisinin ödediğini, davacının dava konusu taşınmazı sözleşmeye aykırı olarak kira bedeli ödemeden kullandığını, sözleşme gereklerini yerine getirmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, davacının inanç sözleşmesinden kaynaklanan edimini yerine getirmeden taşınmazın geri verilmesini isteyemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuş, Dairenin 19/04/2018 tarihli ve 2015/9986 Esas ve 2018/9348 Karar sayılı ilamı ile kararın onanmasına hükmedilmiş, Dairenin onama kararına karşı davacı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 18/10/2018 tarihli ve 2018/3202 Esas, 2018/13671 Karar sayılı ilamı ile “… davacının karşılıklı edimleri içeren inanç sözleşmesine dayanarak inanç konusu taşınmazın tapu kaydının iptalini ve adına tescilini isteyebilmesi için 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun(BK) 81.; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 97. maddesi uyarınca öncelikle kendi edimini yerine getirmesi zorunludur. Nitekim davacı taraf da, cevaba cevap dilekçesinde kendisine düşen edimi yerine getirmeye hazır olduğunu bildirmiştir. Hal böyle olunca, davacının inanç sözleşmesi gereğince edimini yerine getirip getirmediğinin açıkça saptanması; yerine getirmediğinin anlaşılması halinde, BK’nın 81., TBK’nın 97. maddesi uyarınca öncelikle kendi edimini yerine getirmesi zorunluluğu gözetilerek kendisine bu yönde imkan tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle karar düzeltme başvurusunun kabulü ile Dairenin 19/04/2018 tarihli ve 2015/9986 Esas, 2018/9348 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 24/11/2020 tarihli ve 2018/522 Esas, 2020/280 Karar sayılı ilamıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle; aralarındaki ilişkinin inanç sözleşmesinden kaynaklandığını, kendisinin davacının borcunu üstlendiğini ve ödediğini, davacının da hazır olduğunda parayı değer kaybı ile birlikte ödeyeceğini ve taşınmazı geri alacağını, bu temel ilişkiye bağlı olarak birçok alt ve ara sözleşmeler yapıldığını, davacının hiç bir taahhüdünü yerine getirmediğini, çekilen kredinin 2009 ile 2014 yılları arasında ödendiğini, hükmedilen 90.000 TL’nin ödediği krediye karşılık gelmediğini, bilirkişilerin ödenecek tutarı nasıl hesapladıklarını da anlayamadığını, kararın adaleti sağlamaktan uzak olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK’nın 26. ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
6.2.2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 97. maddesinde, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesi yer almaktadır.
6.3. Değerlendirme
Dairenin (IV/2.) numaralı paragrafta belirtilen hükmüne uyulan bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta belirtildiği şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 7.630,10 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.