YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7164
KARAR NO : 2023/2812
KARAR TARİHİ : 23.05.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı … ve … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; tarafların kök murisi … ‘ın 1999 yılında vefat ettiğini, geride çocukları …, …, …., … ve …’ı bıraktığını, murisin ölümünden sonra mirasçılardan … …’ın muristen kalan tüm taşınmazları eşit bir şekilde bölerek herkese taksim ettiğini, … …’ın ölümünden sonra, diğer mirasçı …’ ın yapılan bu taksimi bozarak yeniden taksim yaptığını, bu taksimde … … mirasçılarına hiç yer bırakılmadığını, davacı …’in, dayısı olan …’ın hissesini 10 yılı aşkın bir süre önce haricen satın aldığını, yine mirasçı … de kız kardeşi … … hissesini haricen satın aldığını, köyde yapılan kadastro çalışmaları sırasında …’ın 127 ada 1 parseli kendi adına, 127 ada 2 parselin … adına, 127 ada 3 parselin … adına, 127 ada 4 parselin … adına, 127 ada 5 parselin …, 127 ada 6 parselin de … … adına tespit görmesini sağladığını, … kendi adına tespit gören taşınmazı 08/07/2009 tarihinde eşi …’a sattığını, murise ait evi … adına yazdırdığını, mirasçıların bir araya gelerek taşınmazları kendi aralarında taksim yapmadıklarını ileri sürerek, dava konusu 127 ada 1, 2, 3 ve 5 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının kısmen iptali ile 1/7 hisselerinin davacı … adına, 1/7 hissesinin diğer davacılar … … mirasçıları adına eşit hisse ile tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazlar üzerindeki muhdesat şerhlerinin iptali ile hisseleri oranında davacılar adına yazılmak suretiyle tapunun beyanlar hanesine şerh düşülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı … cevap dilekçesinde, kayınbabası …’ın 1987 yılında vefat ettiğini, muristen intikal eden taşınmazların 1989 yılında taksim edildiğini, taksimden sonra 2000 yılına kadar 7 parça taşınmazı görümcesi olan …’ın kullandığını, davacı …’in … adına tespit gören taşınmazları mirasçılarından satın aldığını, dava konusu 127 ada 1 parselin tapusunu ise eşinin kendisine güvence olarak verdiğini, görümcesi olan …’ın hissesini diğer görümcesi olan …’a verdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Görele Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.04.2013 tarihli ve 2012/194 E., 2013/194 K. sayılı kararıyla, taraflar arasında usulüne uygun paylaşım bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan Makbule ve … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 04.11.2013 tarihli ve 2013/10688 Esas, 2013/10295 Karar sayılı kararıyla, “ yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm için yeterli bulunmadığı, temyize konu 127 ada 1 parsel sayılı taşınmazla birlikte dava konusu olup temyize konu olmayan diğer taşınmazların kök muris Halil İbrahim’den kaldığı, mirasçılardan … …’nın ölümünden evvel 1999 yılında terekesinin paylaşıldığı hususlarının taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı uyuşmazlığın bu paylaşmada hangi taşınmazın kime kaldığı, daha sonra paylaşmanın bozulup bozulmadığı, bozulmuş ise hangi taşınmazın kadastro tespitinin paylaşmaya aykırı olarak yapıldığı noktasında toplandığını, doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahallinde üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılması; yerel bilirkişi ve tanıklardan, 1999 yılından önce yapıldığı tarafların kabulünde olan paylaşıma göre hangi taşınmazın kime kaldığı, diğer mirasçıların miras hisselerine karşılık ne aldığı, paylaşımın bozulup bozulmadığı, kimin ne zamandır ve ne sıfatla taşınmazlara zilyet olduğu, tespitin bu paylaşıma uygun olarak yapılıp yapılmadığı hususlarının tek tek sorulup saptanması, fen bilirkişisine keşfi ve beyanları işlemeye elverişli ayrıntılı krokili rapor düzenlettirilmesi; paylaşımın bozulmadığının tespiti halinde çekişmeli 127 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kime isabet ettiği, paylaşımın bozulduğunun kabulü halinde ise annesi Saadet’in hayatta olması nedeniyle terekeye karşı üçüncü kişi durumunda olan ve taşınmaz üzerinde bağımsız zilyetliği 20 yıla ulaşmayan davacı …’e yapılan satışa değer verilemeyeceği göz önüne alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği …” belirtilerek karar bozulmuştur.
C. Bozma Sonrası Mahkeme Kararı
Görele Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.05.2018 tarihli ve 2014/168 E., 2018/234 K. sayılı kararıyla, taraflar arasında tümünün katılımıyla gerçekleşen bir taksim olmadığı, sadece bazı taraflar arasında yapılan taksimin de bu aşamada süreklilik göstermediği ve bozulduğu, tarafların dosyaya sunduğu bir taksim anlaşması bulunmadığı gibi keşif mahallinde de bilirkişilerce sınırları belli edecek bir işarete rastlanılmadığının raporlarında belirtildiği, bu sebeple dava konusu parselde davacıların kök muristen gelme miras hisselerinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 127 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapusunun ve beyanlar hanesindeki şerhlerin iptali ile 127 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tamamı 28 hisse kabul edilerek; 1’er hisseden 4 hissesinin …, …, …, … adlarına, bakiye hissenin tapu maliki adına, taşınmaz üzerinde bulunan ahşap iki katlı evin tamamı 28 hisse kabul edilerek; 1’er hisseden 4 hissesinin …, …, …, … adlarına, bakiye hissesinin tapu malikleri … ve … adlarına olduğunun tapunun beyanlar hanesine şerh verilmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline, diğer yandan annesi …’ın hayatta olması nedeniyle terekeye karşı üçüncü kişi durumunda olan ve taşınmaz üzerinde bağımsız zilyetliği 20 yıla ulaşmayan davacı …’ya yapılan satışa değer verilmeyerek … yönünden açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
E. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, terekeye karşı üçüncü kişi konumunda bulunan davalı …’a karşı açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken bu durumun dikkate alınmadığını, davalı … dava tarihi itibarı ile kök muris Halil İbrahim’in yasal mirasçısı olmadığını, bu sebeple miras payına yönelik açılan davanın dinlenmemesi gerektiğini, Mahkemenin delillerin değerlendirilmesinde hataya düştüğünü, davacı tarafın davalı Makbulenin kötü niyetli olduğuna ilişkin ve muvazaa iddiasını ispatlayamadığını, kararın gerekçeli olmadığını, …’a karşı açılmış bir dava olmadığı halde mirasçılarının davaya dahil edilerek tarafın değiştirildiğini, buna muvafakatlerinin olmadığını, Mahkemenin hisse oranlarını hatalı hesapladığını, murisin taşınmazlarının taksim edildiğini ve bu taksime göre kullanım olduğunu, davada kısmen ret kararı verilmiş olmasına rağmen yargılama giderlerinin tamamının davalılar üzerinde bırakılmasının hatalı olduğunu belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı miras payına yönelik olarak açılan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun
190. maddesi şöyledir; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”
4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun
6. maddesi şöyledir; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun
713/1. maddesi şöyledir; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun
14. maddesi şöyledir: “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun
15. maddesi şöyledir: “ Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326/1-2 maddesi şöyledir: “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.”
3. Değerlendirme
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve bozma kararına göre usul ve kanuna uygun olup davalı tarafın temyiz dilekçesinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Ancak, mahkemece davacı …’nın açtığı dava hakkında aktif husumetten ret kararı verildiği halde yargılama giderlerinin buna göre değerlendirilmemesi, yine yargılama giderinden sayılan vekalet ücreti yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesi uyarınca vekille temsil edilen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi isabetsiz olmuş ise de; bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının belirtilen yönlerden kabulü ile hükmün 3. bendinde yer alan “…yargılama giderlerinin davalılar … ve … dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine” cümlesi çıkarılarak yerine “…yargılama giderinin yarısı olan 621 TL’nin davalı …’tan tahsili ile davacı … dışındaki davacılara verilmesine, davacı …’nın yaptığı giderin kendi üzerinde bırakılmasına” cümlesinin yazılmasına, hükme 7. bent olarak “7- Davalılar vekili lehine takdir olunan 2.180.00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalılara verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükme 8. bent olarak “8- Alınması gereken 35,90 TL ret harcının davacı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına” cümlesinin yazılmasına,
6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi gereğince hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.