YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6955
KARAR NO : 2023/2842
KARAR TARİHİ : 24.05.2023
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/1584 E., 2021/950 K.
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Iğdır 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/266 E., 2018/410 K.
Taraflar arasındaki mülkiyetin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; Iğdır ili, Karakuyu köyünde kain 109 ada 68, 247 ve 439 parsel sayılı taşınmazların davacının zilyetliğinde olup, kanal geçmesi nedeniyle kadastro tespiti sırasında Maliye Hazinesi adına tespit edildiğini, ancak davacının zilyetliğinin kadastro tespitinden geriye doğru 40 yıla yakın olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekilleri; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.07.2018 tarihli ve 2018/266 Esas, 2018/410 Karar sayılı kararıyla; keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve davacı tanıklarının dava konusu taşınmazın bakımı yapılan, ürünü alınan tarım arazisi olduğu, davacı tarafından kanal yapılıncaya kadar kullanımın devam ettiği, tespit tarihinden geriye doğru kanunda belirtilen kazanma süresi ve koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, fen bilirkişisi …..ve …….hli bilirkişi raporunun ekinde yer alan krokide dava konusu 109 ada 68 no.lu parselin ifraz sonucu oluşan 109 ada 1105 parselde A harfi ile gösterilen 576,15 m²’lik, 109 ada 247 no.lu parselde C harfi ile gösterilen 1.698,52 m²’lik ve 29.05.2018 havale tarihli bilirkişi raporunun ekinde yer alan krokide 109 ada 439 no.lu parselde G harfi ile gösterilen 108,33m²’lik kısmın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle ;davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, taşınmazın sulama kanalının etrafında olmasının tarım arazisi vasfında olduğu yönünde bir sonuç vermediğini, bu yerin çok yakın zamanda işlenmeye başladığını, zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, taşınmazın toprak yapısı olarak tarımsal üretimde verimli hale gelmesinde yapılan sulama kanallarının da etkisi bulunduğunu, davacının taşınmazın DSİ kanalı geçmeden önce mülkiyetinin bulunduğuna ilişkin iddiasını kanıtlayamadığını, bilirkişi raporlarında aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek,İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 29.04.2021 tarihli ve 2018/1584 Esas, 2021/950 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 109 ada 247 sayılı parselde C harfi ile ve 109 ada 439 sayılı parselde G harfi ile gösterilen kısımlar yönünden davacı lehine TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve devam eden maddelerinde düzenlenen kazandırıcı zamanaşımı zilyetlikle edinim koşulları oluştuğu, ancak fiili durum itibariyle su kanalı niteliğinde olduğu belirlenerek İlk Derece Mahkemesince mülkiyetin tespiti kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği bu itibarla davalı Hazine vekilinin iş bu parsellere yönelik isitinaf başvurusunun esastan reddine; 109 ada 68 parselin ifrazı sonucu oluşan 109 ada 1105 parsel sayılı taşınmazın ise dava dışı … adına tapuya kayıtlı olup tapu iptal ve tescil davasının tapu maliklerine karşı açılması gerektiğinden İlk Derece Mahkemesince bu taşınmaz yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek, davalı Hazine vekilinin 109 ada 1105 parsel sayılı taşınmaza yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine, dava konusu 109 ada 68 parsel (ifrazı sonucu oluşan 109 ada 1105 nolu parsel) yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, fen bilirkişisi Erdal Doğru ve Mehmet Şirin Polat’ın 12.12.2017 tarihli bilirkişi raporunun ekinde yer alan krokide 109 ada 247 nolu parselde C harfi il e gösterilen 1.698,52 m²’lik ve fen bilirkişisi…. ve…..’ın 29.05.2018 havale tarihli bilirkişi raporunun ekinde yer alan krokide 109 ada 439 nolu parselde G harfi ile gösterilen 108,33m²’lik kısımdaki taşınmazların kamulaştırmasız el atma tarihi itibariyle mülkiyet hakkının davacı …’ye ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle ; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kurulan yeni hükümde 109 ada 68 parsel (ifraz ile oluşan 109 ada 1105 parsel ) yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesinin doğru olmadığın ileri sürerek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle ; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarla 109 ada 247 ve 439 parsel sayılı taşınmazlar hakkında kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı takdirde mülkiyetin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi; “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
2. 4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ” hükümlerini içermektedir.
3.Bir davada taraf sıfatı, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan davacı sıfatı (aktif husumet), yani davacı olma yetkisi de o hakkın sahibine ait olacaktır. Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek kişi ise, o hakka uymakla borçlu olan kişiye (davalı sıfatı, pasif husumet) ait olacaktır.
Bu noktada, mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir.
Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
Öte yandan sıfat, dava şartı olmayıp itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Başka bir anlatımla, dava şartları işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada taraflardan birinin davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Bu karar, davanın dinlenemeyeceğine ilişkin bir karar olmayıp, yine davanın esasına ilişkin bir karardır. Sıfat, ileri sürülme zamanı kanun ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR :
Açıklanan sebeple;
Davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA;
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına;
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazine’den harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Iğdır 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
24.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.