Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/6714 E. 2023/3885 K. 03.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6714
KARAR NO : 2023/3885
KARAR TARİHİ : 03.07.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle; Merkez, … Mahallesi sınırları içinde bulunan 533 parsel sayılı taşınmazın tapulama tespitinde davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, davalılarca 189,402 m2’lik kısmın tecavüzden kazanıldığını, dava konusu taşınmazın 189,402 m2’lik miktar fazlasının Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili beyan dilekçesi ile taşınmazın Hazineyle hiçbir ilgisi olmayan tapulu ve kadim zilyedi bulunduklarını öne sürerek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, B harfi ile gösterilen 89.402 metrekarelik bölümün tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. 1. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 1991/16215 Esas, 1991/2551 Karar sayılı kararıyla, “tapu kaydı ve vergi kaydı uygulamasının yetersiz olduğunu, tapu kayıt kapsamının belirlenmesi bundan sonra zilyetlikle kazanım koşullarının araştırılması” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 19/11/1997 tarihli kararıyla, tapu kaydının zemine uyduğu ve miktar fazlasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 9.2.1998 tarihli ve 1998/787 Esas, 1998/1365 Karar sayılı kararıyla, “Bozmaya uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirilmediği, bozmada işaret edilen ilkeler uyarınca ve dava konusu parsele revizyon gören tapu kayıtları birbirleri ile irtibatlandırılmak suretiyle uygulama yapılması, herbir tapunun kapsamının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 8.11.2000 tarihli kararıyla, tapu miktarındaki fazlalığın zilyetlikle kazanıldığı, 40-100 dönüm sınırını geçmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.4.2001 tarihli ve 2001/4361 Esas, 2001/4955 Karar sayılı kararıyla, “Bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmediği, bozmada işaret edilen ilkeler uyarınca yeniden keşif yapılması, dayanılan ve dava konusu parsellere revizyon gören tapu kayıtlarının birbiriyle irtibatlandırılmak suretiyle herbir tapunun kapsamının duraksamaya yer vermeyecek şekilde harita ve fen memuru niteliğindeki üç bilirkişiden infaza elverişli rapor alınması” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla, 3402 sayılı Kanun’un 20/d maddesi gereğince davalılara bu madde kapsamında satıldığı anlaşılan taşınmazların kayıt miktarındaki fazlalık, satış tarihi olan 1932 ve 1940 lı yıllardan itibaren davalıların malik niyeti ile zilyetliğinde olduğu, zilyetlik süresinin aynı yerde kadastro tespitine kadarda 20 yıllık sürenin geçtiği, ayrıca müstakil olarak 1940 ile tespit tarihine kadar 1969 yıllarına kadar her davacı için kuruda Tapulama Kanunu’ndaki 40 dönüm esas alınsa bile toplam miktarın dava konusu taşınmazın davacı sayısı dikkate alındığında daha az olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma gerekleri yerine getirilmeden eksik araştırmayla karar verildiğini öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı Hazine tarafından tapunun miktar fazlası bulunduğu iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesinde; “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;
A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.

B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.

C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.

D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.

Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17 nci madde hükümleri uygulanır.”
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.”

4. 4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” düzenlemeleri yer almaktadır.

Bilindiği üzere terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık ve yol boşluğu gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Yasa’nın 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir.

3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla davada uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesindeki sebeplerin varlığı halinde mümkündür.

2. Çekişmeli 533 parsel sayılı 246.250 metrekare taşınmaz tapu kaydı ve vergi kaydı ile Müslüm Yavuz’un tasarrufunda olduğu belirtilerek Müslüm Yavuz adına tespit ve 7.1.1977 tarihinde tescil edilmiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve bozmaya uygun şekilde karar verilmiş olmasına göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Hazine vekilinin, yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu’nun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

03.07.2023 oy birliği ile karar verildi.