Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/6712 E. 2023/2938 K. 25.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6712
KARAR NO : 2023/2938
KARAR TARİHİ : 25.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; mirasbırakan …’a ait olan tapusuz taşınmazların kadastroca murisin bağışından sözedilerek 147 ada 12, 151 ada 11, 130 ada 1, 156 ada 83, 145 ada 2, 147 ada 6, 152 ada 14, 106; 146 ada 2 ve 144 ada 26 parseller olarak davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, murisin tespit tarihinde yaşlı olup, işlemin iradesine uygun yapılmadığını, bağış senedinin şekil şartlarına uygun olmadığını, muhtar ve azaların senette imzasının bulunmadığını, bağış tarihinde taşınmazların davalılara teslim edilmediğini, ölene kadar muris tarafından kullanıldığını, murisin mal varlığının tamamını mirasçıdan mal kaçırmak amacı ile davalılara aktardığını, saklı payının ihlal edildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline, olmadığı taktirde tenkise karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 02.04.2013 tarihinde, 145 ada 2 parsel yönünden davadan feragat etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın … Medeni Kanunu’nun 571. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, davacının aynı köyde ikamet etmekte olup, tespitten haberdar olduğunu, iddiaların doğru olmadığını, tapusuz taşınmazın bağış senedi ile devrinin geçerli bir işlem olup şekil şartları yönünden bir eksiklik bulunmadığını, murisin fiil ehliyetini haiz olduğunu, bağış tarihinden itibaren taşınmazları müvekkillerinin kullandığını belirterek davanın reddini savurmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Alaplı Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.01.2014 tarihli ve 2012/56 E. 2014/6 K. sayılı kararıyla; çekişme konusu taşınmazların murise ait olup, ölene kadar muris tarafından kullanıldığı, zilyetliğin devrinin gerçekleşmediği, her ne kadar kadastro ile davalılar adına tespit yapılmış ise de, davalıların murisin ölümünden sonra taşınmazları kullandıkları, bu nedenle davalıların zilyetliğinin tereke adına olduğu, tüm mirasçıların tereke üzerinde elbirliği halinde malik bulundukları, 145 ada 2 parsel bakımından davadan feragat edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece 10.09.2015 tarihli 2014/9541 E. 2015/10644 K. sayılı kararıyla “…Somut olayda, Mahkemece, davalıların hak düşürücü süre ve zaman aşımı itirazlarının olmadığı kabul edilmiş ise de, davalıların cevap dilekçesinde hak düşürücü süre savunmasında bulundukları açık olup, davalıların tenkis isteği ve hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığı savunması bakımından yukarıda açıklanan ilke ve olgulara uygun bir inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; öncelikle tapu iptali-tescil isteğinin reddedilmesi, tenkis isteği bakımından davalıların hak düşürücü süre bakımından yaptıkları itirazın değerlendirilmesi, davanın süresinde açıldığı kanaatine varılırsa yukarıda değinilen ilke ve olgulara uygun tenkis isteği yönünden gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir….” gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Karar Düzeltme Kabul Kararı
Davacı vekilinin karar düzeltme talebi Dairenin 07.04.2016 tarihli ve 2015/18579 E., 2016/4297 K. sayılı kararıyla;”.. davanın kadastro öncesi nedenlerle zilyetliğe dayalı olarak açılan tapu iptal-tescil isteğine ilişkin olduğu, Dairenin bozma kararında muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı dava olduğuna ilişkin belirlemenin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, feragat edilen 145 ada 2 parsel sayılı taşınmaz dışındaki dava konusu her bir taşınmaz yönünden zilyetliğin devri koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin ayrı ayrı değerlendirilmesi, davacı tanıklarının dinlenmesi, tarafların gösterdikleri delillerin eksiksiz toplanması ve yukarıdaki açıklama doğrultusunda deliller değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde öncelikle tapu iptal-tescil daha sonra tenkis istemi ile ilgili karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.” gerekçesiyle kabul edilerek Daire kararı kaldırılarak hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerine dayanak olan 22.06.2005 tarihli “… Hisse Zilyetlik Devir-Teslim Senedi” başlıklı senette muhtar ve azaların imzalarının bulunmadığı, senedin mülkiyet tespitine yönelik tek taraflı olarak meydana getirildiği, tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarından murisin 2010 yılındaki vefatına kadar dava konusu taşınmazları kullandığı, yöntemince zilyetlik devrinin yapılmadığı, netice olarak feragat edilen 145 ada 2 parsel sayılı taşınmaz dışındaki dava konusu tüm taşınmazlarda zilyetliğin devri koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle bu taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, 145 ada 2 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili, 2005 tarihli hibe senedinin tek taraflı mülkiyet tespitine yönelik olduğu yönündeki Mahkeme gerekçesinin hatalı olduğunu yanı sıra Mahkemece 26.02.2003 tarihli hibe senedine neden itibar edilmediğinin açıklanmadığını, murisin taşınmazların zilyetliğini devrettiğini bu hususta her bir taşınmaz için değerlendirme yapılmayıp tüm taşınmazlar yönünden genel değerlendirme yapıldığını, 146 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerine yapılan binanın davalılara ait olduğunun değerinin dava değeri içinde değerlendirilerek fazladan harç ve vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, murisin yapılan kadastro tespitine bir itirazı bulunmadığını bu nedenle taşınmazların terekeye dahil olmayacağını, tanıklar … ve … beyanları ile davacının hibeden haberdar olduğunun ispatlandığını, sözlü yargılama için süre hatırlatması yapılmadığını, tenkis yönünden bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedenlerle zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi, “Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. Taşınmaz mal tapuda kayıtlı olsun veya olmasın, onun ayrılması mümkün bir kısmının veya belirli bir payının, bu Kanunda zilyet lehine kabul edilen sebeplerle iktisabı caizdir. İştirak halinde mülkiyet hükümlerinin söz konusu olduğu hallerde, iştirakçilerinden biri veya birkaçının belirli bir taşınmaz maldaki hissesinin diğer iştirakçilere devir ve temliki; tapulu taşınmaz mallarda yazılı, tapusuzlarda ise her türlü delille ispat edilebilir. Kadastrodan önce hissedarlar veya mirasçılar arasında ayırma veya birleştirme suretiyle taksime konu edilmiş ve sınırları doğal veya yapay işaret ya da tesislerle belirlenmiş taşınmaz malların, imar plânı bulunmayan yerlerde zeminde fiilen oluşmuş sınırlarına göre tespiti yapılır.’’

6098 sayılı … Borçlar Kanunu’nun (TBK) 285. maddesinde bağışlama sözleşmesi “Bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşme” olarak tanımlanmış,288. maddesinde “Bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni bir hakkın bağışlanması sözü vermenin geçerliliği ancak resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır”, “Şekle uyulmaması sebebiyle geçersiz olan bağışlama sözü verme, bağışlayan tarafından yerine getirildiğinde elden bağışlama hükmündedir. Ancak geçerliliği resmi şekle bağlanmış olan bağışlamalarda bu hüküm uygulanmaz,” Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar, taşınır mal niteliğindedir ve zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmeleri hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir.

2. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16/1. maddesi şöyledir;
“Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahalenin men’i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır.”

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde kural olarak isabetsizlik bulunmadığından, davalılar vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olayda, dava konusu 146 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 2 adet bina bulunduğu, 13.09.2013 tarihli bilirkişi raporunda ikinci bina olarak belirtilen binanın davalıların savunmaları, davacı tanıkları … ve …’ın beyanları ile davalılar tarafından yapıldığı, taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanan değeri 88.200,00 TL’nin kabul kararı verilen taşınmazların keşfen saptanan dava tarihindeki toplam değeri 929.725,62 TL den mahsubu ile bakiye 841.525,26 TL den davacının 30/150 miras payına karşılık gelen 168.305,12 TL üzerinden harç ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken davalılar aleyhine olacak şekilde fazla harç ve vakalet ücreti takdiri doğru olmamıştır.

3. Öte yandan dava dilekçesinde talep edildiği gibi tapu kayıtlarının davacının miras payı oranında iptali ile davacı adına tescile karar verilip, kalan payların davalılar üzerinde bırakılması ile yetinilmesi gerekirken, davalıların edinme sebebini değiştirecek şekilde onların adına da tescil hükmü kurulması doğru olmamıştır.

4. Ne var ki, 2. ve 3. paragraflarda yer verilen bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK’un 438 … maddesinin yedinci fıkrası uyarınca, Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan; “bakiye 120/150 payın eşit oranda davalılar üzerine tapuya kayıt ve tesciline,” cümlesi hüküm yerinden çıkarılarak yerine “bakiye payın davalılar üzerinde bırakılmasına” cümlesinin yazılmasına,

3. Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (3) numaralı bendi hükümden çıkartılarak yerine“Harçlar Kanunu ve Tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 11.496,92-TL nispi karar ve ilam harcından, davacıdan alınan 148,50-TL peşin harç ile 3.142,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 3.290,50-TL peşin nispi karar ve ilam harcının mahsubu 8.206,42-TL bakiye nispi karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, davacılar tarafından fazla yatırılan 416,27 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine ” cümlesinin yazılmasına,

4. Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (7) numaralı bendinde yer alan “21.325,73 TL” ifadesi hükümden çıkarılarak yerine “19.938,98 TL” ifadesinin eklenmesi suretiyle hükmün 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi gereğince bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davalılara iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.