Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/6561 E. 2023/2962 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6561
KARAR NO : 2023/2962
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen asıl tapu iptali ve tescil birleşen meni müdahale davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, 8. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Asıl davada davacı … … dava dilekçesinde özetle, 1380 yılından beri taşınmazı nizasız fasılasız kullandığını, tapu maliklerinden harici satım ile satın aldığını öne sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.

2. Birleştirilen davada … … dava dilekçesinde özetle, cilt 8 169/17, 199, 200 ve 201 no.lu tapu kayıtlarına davacı tarafından müdahale edildiğini öne sürerek, müdahalenin men’ini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 30/06/1949 tarihli kararıyla, senette imza ya da mühür bulunmadığı, mahalli bilirkişi ve tanıkların senedi bilmedikleri, kullanımı da ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.1. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 18.07.1949 tarihli ve 1949/1293 Esas, 1949/3038 Karar sayılı kararıyla “tescili istenen taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığı, kayıtlı olduğu takdirde malikinin öldüğü tarih tespit edilerek, mirabırakanı tarafından 1930 yılında yapılan intikal muamelesine kadar arasız ve nizasız malik gibi kullandığına dair delillerin toplanması” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 20/11/1952 tarihli kararıyla, taşınmazın uzun yıllardır davacının zilyetliğinde bulunduğu, 1930 yılında tapuda yapılan intikalin hukuki kıymetinin kalmadığı, 17.930,00 metrekarelik bölümün tapuda davacı adına tesciline, men’i müdahale davasının reddine karar verilmiştir.

C. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davalı birleşen dava davacısı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 18.01.1953 tarihli ve 1953/1757 Esas, 1954/303 Karar sayılı kararıyla “1930 yılından itibaren muhtelif mirasçılar adlarına tedavül ettirildiği anlaşılmasına göre son kayıt sahipleri aleyhine usulü dairesinde kayıt iptali davası açılmadıkça bütün kayıt sahiplerinin savunması alınmadıkça … bu kayıtların iptali ile davacı adına tescili kararı verilmesinin isabetsizliği” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 27/06/1960 tarihli kararıyla, taşınmazın uzun yıllardır davacının zilyetliğinde bulunduğu, 1930 yılında tapuda yapılan intikalin hukuki kıymetinin kalmadığı, 17.930,00 metrekarelik bölümün tapuda davacı adına tesciline, meni müdahale davasının reddine karar verilmiştir.

E. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davalı birleştirilen dava davacıları temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.09.1972 tarihli ve taraf teşkili sağlanamadığı gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
F. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla, taşınmazın uzun yıllardır davacının zilyetliğinde bulunduğu, 1930 yılında tapuda yapılan intikalin hukuki kıymetinin kalmadığı, 26.800,00 metrekare miktarında taşınmazın intikal tapuları olan 09.06.1930 tarihli, 8 no.lu 20.06.1930 tarihli, 14 no.lu aynı tarihli 15 no.lu, 20 no.lu ve ocak 1949 tarih 4 numaralı tapu kayıtlarının iptaline, bu taşınmazın tapuya davacı … … adına tesciline, men’i müdahale davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davalı birleştirilen dosya davacıları temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle, davacının ne haricen satın aldığını ne de zilyetlikle iktisap ettiğini ispat edemediğini, eksik araştırma ile karar verildiğini öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil ile men’i müdahale istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 27. maddesinde; “Mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar mahkemesine re’sen devrolunur.”

3. Değerlendirme
3.1. Mahkemece krokide gösterilen 26.800 metrekarelik kısım bakımından harici satım ile iktisap edildikten sonra zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davacı adına tesciline karar verilmiş ise de temyiz incelemesi sırasında 8. Hukuk Dairesi tarafından dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde kadastro yapılıp yapılmadığı sorularak geri çevirme yapılmış, Kadastro Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda yörede 2008 yılında kadastro yapıldığı, kroki ve pafta çakıştırıldığında 107 ada 36, 37, 38, 39, 40, 77, 78 parsel, 109 ada 15, 16, 17, 18, 19 parsel sayılı taşınmazların kapsamında kaldığı, 107 ada 36 parsel sayılı taşınmazın Kadastro Mahkemesinde davalı olduğu, geri kalan taşınmazların ise 31/07/2009 tarihinde kesinleştiği bildirilmiştir.Her ne kadar yapılan kadastro işlemi kesinleştirilmiş ise de bu işlem yok hükmündedir.

3.2. Kadastro sırasında, genel mahkemelerde mülkiyete ilişkin davaya konu olan taşınmazlar 3402 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca malik haneleri açık olarak tespit edildikten sonra tutanak ve ekleri Kadastro Mahkemesine gönderilir. Haklarında, tespit gününden önce genel mahkemede mülkiyete ilişkin dava bulunan taşınmazların kadastro tespitleri sırasında malik hanelerinin doldurulması, hukukça değer taşımamaktadır. Bu tür taşınmazlar hakkında genel mahkemelerin görevi, 3402 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca, taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağı tanzim edildiği tarihte sona erer ve davanın Kadastro Mahkemesine aktarılması gerekir. Kadastro Mahkemelerince, aktarılan davalarda, re’sen araştırma ilkeleri çerçevesinde yargılama yapılarak gerçek hak sahibi yararına tescile ilişkin karar verilmesi zorunludur.

3.3. Hal böyle olunca; davaya konu edilen taşınmaz ya da taşınmazların hangi taşınmaz ya da taşınmazlar olduğu, ada ve parsel numaraları duraksamaya meydan vermeyecek biçimde belirlenmeli, bu yolla aktarılan davanın kapsamı sağlıklı biçimde saptanmalı, aktarılan davanın kapsamında kaldığı halde kadastro tespitleri yanılgı ile kesinleştirilmiş taşınmazların bulunduğunun anlaşılması halinde, sözü edilen taşınmazların kadastro tespitlerinin kesinleştirilmesinin hukuksal bir değer taşımayacağı düşünülmeli, aktarılan davanın kapsamında kaldığı belirlenen taşınmazlarla ilgili, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’un 26. ve 27.maddeleri gözetilerek davaya bakma görevinin kadastro mahkemelerine ait olacağı düşünülmelidir. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

29.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.