Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/6311 E. 2023/1881 K. 29.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6311
KARAR NO : 2023/1881
KARAR TARİHİ : 29.03.2023

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı, dava konusu taşınmazın babası … … ve annesi … …’a ait olduğunun köy halkı tarafından bilindiğini, annesi … …’un 23.11.1996 tarihinde vefatı üzerine şifahi rızai taksim sonucu ev yapması için ev yeri olarak kendisine bırakıldığını, kendisine bırakılan bu kısmın babası ve annesi adına tapulu olduğunu bildiğini, ancak 27.10.2017 tarihinde tescilsiz olduğunu öğrendiğini, tarıma elverişli olmaması nedeniyle bu taşınmazın ahır yeri olarak satın alındığını, 1976 yılından beri bu şekilde kullanıldığını, taşınmazın kuzeyinde … …’a ait fiilen ikamet ettiği ev ve bahçenin güneyinde ana yol, doğusunda yol, batısında ise tali bir toprak yol olduğunu, … Medeni Kanunu’nun 713. maddesinde belirtilen olağan üstü zamanaşımı yoluyla gayrimenkul iktisabına ilişkin şartların gerçekleştiğini ileri sürerek, sınırları belirtilen yaklaşık 1 dekar büyüklüğündeki taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, dava konusu edilen yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, özel mülkiyete konu edilemeyecek nitelikte olduğunu, evveliyatı itibariyle de kamunun kullanımında olup, davacının burada hak iddia edebileceği fasılasız bir zilyetliğin söz konusu olmadığını, davacının işgalci olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 16.06.2020 tarihli ve 2018/523 E., 2020/151 K. sayılı kararıyla; dinlenilen mahalli bilirkişiler ve tanıkların davacı ile anne ve babasının kesintisiz bir şekilde taşınmaz üzerinde faaliyetinin olduğu hususunda beyanda bulunmadıkları, taşınmaz üzerinde herhangi bir yapının kesintisiz bir şekilde bulunup kullanılmadığının sabit olduğu, ziraat bilirkişisi raporunda taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyette bulunulmamış olduğunu belirttiği bu şekilde davacı tanıklarının beyanlarının soyut nitelikte kaldığı, keşif tarihinden bir yıl kadar önce taşınmazın imar-ihya çalışmalarına başlanıldığı, davacıların anne ve babasının 20 yılı aşkın bir süre önce taşınmazda malik sıfatıyla zilyet olduklarının kabul edilmesi halinde dahi daimi kullanıma ve kesintisiz hakimiyete ilişkin delil sunulamadığı ve taşınmazın dava tarihine kadar bu şekilde kullanıldığının ispatlanamadığı, mevcut haliyle davaya konu taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı,TMK.nın 713. maddesinde aranan şartların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu yerin, dava dilekçesinde belirtilen keşifte bilirkişilere gösterilen sınırlarla, müvekkilinin anne ve babasının 1976 yılında … … …’den satın aldığı ve 40 yıldan fazla süredir, aynı sınırlarla kullandığı, 540 no.lu parsel olarak tapuda kayıtlı olarak bildiği yer olduğunu, müvekkilinin annesi … … ve ailesinin, 540 no.lu parseli 1976 yılında … … …’den satın aldıktan sonra, önceki malik … … …’in kullandığı sınırlara uyarak nizasız ve fasılasız, eşi ve çocukları ile birlikte 1993-1994 yılına kadar kullandıklarını ve 1993-1994 yıllarında müvekkiline verdiklerini, müvekkilinin de önceki malik … … …’in ve sonrasında ailesinin kullandığı sınırlara uyarak, tapuda kayıtlı 540 no.lu parsel olduğu inancıyla nizasız ve fasılasız olarak kullanmaya devam ettiğini, taşınmazın 1976 yılında müvekkilinin ailesine satılmasından sonra, müvekkili ve ailesi tarafından ağaçların dikildiğini, taşınmazın imar ve ihya edildiğini ispatladığını, tüm bunların mahalli bilirkişilerin ve tanıkların beyanları ile sabit olduğunu, davacının burayı 1993-1994 yıllarında babası ve annesi … …’dan devir aldıktan sonra, 2017 yaz aylarında üzerindeki meyve ağaçlarını keserek düzleme yaptırıncaya kadar var olan hali ile kullanmaya devam ettiğini; Mahkemenin ret gerekçelerinin, müvekkilinin zilyetliğe dayalı mülkiyet hakkını ihlal ettiğini, murislerin vefat etmeden önce burayı müvekkiline bıraktıklarını, bunun bütün köylü tarafından bilindiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 25.12.2020 tarihli ve 2020/1232 E-2020/1562 K. sayılı kararı ile dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, mahallinde yapılan keşif ve uygulama sonucunda dinlenen mahalli bilirkişilerin davacının ve murisinin ekonomik amaca uygun zilyetliği bulunduğunu doğrulamamalarına, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazda herhangi bir zirai faaliyet bulunmadığının belirtilmiş olmasına, orman bilirkişisi tarafından incelenen 1972 tarihli … fotoğrafında taşınmazın üzerinin boş olduğunun belirlenmiş olmasına, davacının taşınmaz üzerindeki ekonomik amaca uygun zilyetliğini ispat edememesine göre, Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

2. 4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.