Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/6283 E. 2023/1828 K. 28.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6283
KARAR NO : 2023/1828
KARAR TARİHİ : 28.03.2023

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Zara Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince 15.09.2020 tarihli ek karar ile istinaf başvurusunun değerden reddine karar verilmiş, ek kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; ek karar kaldırılarak davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar, kadastro çalışmaları sırasında dava konusu 107 ada 128 parsel numaralı taşınmazın davalılar … ve … adına, 107 ada 127 parsel sayılı taşınmazın davalılar …, … ve … adına, 107 ada içerisinde bir kısım yerin ise yol olarak tescil edildiğini, dava konusu ettikleri ve zeminde gösterecekleri kısımların kendilerine ait olduğunu, bu yerlerin anneleri …’den kaldığını, mirasbırakan adına 107 ada 123 parsel sayılı taşınmazın tespit edildiğini, dava konusu ettikleri yerlerin de bu yere eklenmesi gerektiğini ileri sürerek, 107 ada 127 ve 128 parsel sayılı taşınmazlar ile yol olarak bırakılan taşınmazın zeminde gösterecekleri kısımların tapu kaydının iptali ile … … adına kayıtlı 123 parsel ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.

II. CEVAP
1.Davalı Hazine temsilcisi, zamanaşımı süresinin geçtiğini, Hazine adına kayıtlı taşınmaz olmadığını, yol olarak tespit harici bırakıldığını, kamu orta mallarının zilyetlikle kazanılamayacağını, davacıların zilyetliğini ispatlayamadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı köy tüzel kişiliği, davaya cevap vermemiş, duruşmada taşınmazın yol olduğunda tereddüt bulunmadığını belirtmiştir.

3.Diğer davalılar vekili, dava konusu 107 ada 127 ve 128 parsel sayılı taşınmazların davalılara ait olup, davacıların zilyetliğinin bulunmadığını, tapulu malları olduğunu, davanın hak düşürücü sürede açılmadığını belirterek, davanın reddini savunmuş yargılama sırasında davalı …’in öldüğü, mirasçıların davada taraf olduğu, 17.09.2018 havale tarihli dilekçe ile tarafların akraba olduklarını, davalıların dedesi … ile davacıların mirasbırakanı …’nin babası …’nin kardeş olduğunu, dava konusu taşınmazları mirasbırakan ve kardeşi …’in davalıların babaları … ve … …’a sattığına ilişkin 29.04.1951 tarihli köy senedinin bulunduğunu belirtmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.Zara Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.07.2020 tarihli ve 2018/137 E., 2020/134 K. sayılı kararıyla; dava konusu yol olarak tescil harici bırakılan kısmın, eskiden kağnı arabasının geçeceği genişlikte olduğu, hali hazırdaki yolun bu kadar geniş olmadığı, yolun davacılara ait taşınmazdan genişletildiğinin tespit edildiği, stereoskopik inceleme hususunda alınan raporda D harfi ile gösterilen dava konusu yerin 107 ada 123 parsel ile bir bütün halinde kullanıldığı ve aynı özellikte olduğu, yol olarak kullanılmadığı, gösterilen sabit sınırların mevcut olduğunun bildirildiği gerekçesiyle davanın kabulüne dava konusu 107 ada 127 ve 128 parsele sayılı taşınmazların zeminde gösterilen kısımlarının ise, davacılara ait 107 ada 123 parsel sayılı taşınmaz arasındaki sınırın tam olarak bilinmediği, sınırın eskiden taş dizili olan yer olduğu ve taş dizili olan yerde bulunan ağacın eskiden davacıya ait olan eve değdiğinin beyan edildiği, davacının tanığı olan … …’in davacının fazladan hak iddiasında bulunduğunu belirttiği, aynı zamanda stereoskopik inceleme hususunda alınan raporda A, B ve C harfleri ile gösterilen kısımların 107 ada 127 ve 128 parsel ile bir bütün halinde kullanıldığı, aynı özellikte olduğu, sabit sınırların mevcut olduğunun bildirildiği, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

2-Mahkemenin 15.09.2020 tarihli ek kararıyla; her ne kadar gösterilen kısımların toplam değerinin istinaf sınırının üzerinde olduğu görülse de kabulüne veya reddine karar verilen kısımların malikleri aynı olmadığından davalı taraf yönünden de davacı taraf yönünden de istinaf sınırının her bir taşınmazda hak iddia edilen kısım için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, buna göre A, B ve C harfleri ile D harfi ile gösterilen kısımların her birinin maliklerinin ve yasal hasımlarının ayrı olduğu, bu haliyle de gerek davacılar yönünden gerekse davalılar yönünden kabulüne ve reddine karar verilen her taşınmaz yönünden istinaf sınırının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2.maddesi gereğince istinaf sınırının altında kaldığı, 28.07.2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Kadastro Kanunu’nun ek 6. maddesine ilişkin düzenlemenin hükme uygulanması mümkün olmayacağından, davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 346/1.maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Zara Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına ve ek kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri
1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini, taşınmazların mirasbırakan tarafından önce satıldığı halde sonradan alınması ile ilgili olan hususların araştırılmadığını, mahalli bilirkişilere aydınlatıcı sorular sorulamadığını, taşınmazın gerçek kullanımının tam olarak tespit edilemediğini, tanık …’in beyanının yanlış yazıldığını, kararın kesin olmadığını, mülkiyet hakkının sınırlandırılamayacağını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Davacılar vekili ek karara karşı istinaf dilekçesinde; kararın kesin olmadığını, esastan incelenmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 30.12.2020 tarihli ve 2020/791 E., 2020/849 K. sayılı kararıyla; kararın kesin nitelikte olmadığı, ek kararın kaldırılarak, dosya içeriğine göre davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya … açıklık taşıdığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf sebeplerinin yeterince incelenmediğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

2.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.”

3.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Ancak, yargılama sonunda takdir edilecek nispi karar ve ilam harcı kamu düzeninden olup mahkemece re’sen belirlenmesi gerekir. Mahkemece, yol olarak tescil harici bırakılan D harfi ile gösterilen kısım hakkında açılan davanın kabul edildiği, diğer davalılar adına kayıtlı 107 ada 127 ve 128 parsel sayılı taşınmazlar içinde kalan A, B ve C harfi ile gösterilen kısım hakkında davanın reddine karar verildiğine göre, alınması gereken karar ve ilam harcından Hazinenin harçtan muaf olması nedeniyle sadece köy tüzel kişiliği sorumlu olması gerekirken, diğer davalılardan tahsiline ilişkin hüküm tesisi isabetsizdir.

4. Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına,

İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan “diğer davalılardan” ibaresinin çıkarılarak yerine “davalı … köy tüzel kişiliğinden” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davacılara iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.