YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6269
KARAR NO : 2023/1789
KARAR TARİHİ : 27.03.2023
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çaycuma 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, Zonguldak ili, Çaycuma ilçesi, Basat köyünde bulunan 126 ada 25 sayılı parselin davacı adına, 26 sayılı parselin davalılar … ve … adına ve 27 parsel sayılı taşınmazın … adına tapuda kayıtlı olduğunu, bu üç parselin öncesinde bir bütün olduğunu, kök muris … İnam’ın 1957 yılında vefatı ile oğulları …, …, … ve …’a intikal ettiğini, …’in başka taşınmazlar edinerek bu parsellerdeki haklarından feragat ettiğini, geriye üç kardeşin kaldığını, …’ın dava konusu taşınmazdaki 1/3 hissesini …’a devrettiğini, böylece dava konusu taşınmazlar üzerinde davacı …’ın 2/3 hissesi, davalıların murisi …’ın 1/3 hissesi olduğunu, yıllardan beri bu şekilde taşınmazı kullandıklarını, 2016 yılı Nisan ayında, davalıların, davacının taşınmazı içerisinde bulunan kuyuyu da dahil edecek şekilde tel örgü çektiklerini, davacının bunun üzerine kadastro çalışmaları sırasında sınırların yanlış tespit edildiğini öğrendiğini ileri sürerek, Çaycuma ilçesi, Basat köyünde bulunan davalılar adına kayıtlı 126 ada 26 ve 27 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile keşif sırasında gösterilecek kısımların davacı adına kayıtlı 126 ada 25 parsel sayılı taşınmazla birleştirilerek davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı … cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazların kök muris …’ten kaldığını, 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, tarafların aralarında yaptığı harici ifraz ve rızai taksimler sonucu dava konusu 27 parselin kendi adına, 26 parselin diğer davalılar … ve … adına tespit edildiğini, diğer davalılar … ve … üzerine tespit edilen parsel ile kendi adına tespit edilen parselin eşit yüzölçümü olması gerekirken, kadastro çalışmaları sırasında hatalı ölçüm yapıldığını 2016 yılında çıkan sınır uyuşmazlıkları ile öğrendiğini, davacı tarafın iddiasının yerinde olmadığını, davacının diğer davalıların parseline müdahale ettiğinin teknik bilirkişinin ölçümü ile ortaya çıktığını belirterek, diğer davalılar …, … ve kendi arasındaki tapu kayıtlarının iptal edilerek, taraflarına ait olan 1/3 hissenin eşit yüzölçümlerine göre tapuya tescilini, davacının davasının reddini savunmuştur.
2. Davalılar … ve … cevap dilekçelerinde, 2016 yılı mart ayında, kendilerine ait 26 parselin sınırlarının daraltıldığını gördüklerini, bunun üzerine teknik bilirkişi getirdiklerini ve davacının kendi parsellerine tecavüz ettiğini öğrenmeleri üzerine kendi sınırlarına çit çektiklerini, açılan davanın haksız olduğunu ve davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen tüm tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarında toplam taşınmazın 3 parçaya bölündüğü ve 2 parçasına denk gelen kısmın davacı payına düştüğünün sabit olduğu gerekçesiyle davalı … ve … yönünden davanın kabulüne, davalı …’nin taşınmazının davacının taşınmazına sınırı bulunmadığı, ayrıca davacının bu davalı açısından sınırların yanlış belirlendiğine dair bir iddiası da bulunmadığı gerekçesiyle, davalı … yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Bir kısım davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, kadastro tutanaklarında yazılı olan yüzölçümlerinin doğru olduğunu, taraflar arasında rızai taksim sonucu tespitlerin yapıldığını, yıllardır bu şekilde zilyetliğin devam ettiğini, davacı tarafın kadastro tutanaklarına bir itirazı olmadığını, davacının kendisine ait 25 parsel ile davalılara ait 26 parsel arasında bulunan iki taşınmaz arasındaki sınırları gösteren eski su kuyusu ve sınır taşları bulunmaktayken, davacının davalıların köyde olmadığı dönemde, eski su kuyusunu yenileyip büyüterek davalıların taşınmazına müdahale ettiğini, bunun üzerine davalı …’ın teknik bilirkişi vasıtasıyla sınırları tespit ettirdiğini, mahalli bilirkişi ve tanıkların taraflı beyanda bulunduklarını, davacı dava dilekçesinde taşınmazların 2/3’ünün kendisine ait olduğunu iddia etmekte iken, yargılama sırasında yalnızca su kuyusunun bulunduğu 37,50 m2’lik alanı kurtarmaya çalıştığını, davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı …’ye ait taşınmazın da iptali gerektiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, aksi halde eksik inceleme nedeniyle dosyanın yeniden mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bir kısım davalılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu 126 ada 25, 26 ve 27 parselin öncesinde bütün olduğunu, kök muris …’ten …, …, … ve …’a kaldığını, davacının iddia ettiği gibi farklı bir yerden değil aynı ada 24 parselin de bütün olan ana taşınmazdan taksim edilerek … mirasçılarına verildiğini, kardeşler arasında miras payına göre değil, aralarında yaptıkları taksim anlaşmalarına göre yerlerin belirlendiğini, nitekim 126 ada 25, 26 ve 27 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarında da rızai taksime yer verildiği, davacının bu tespitlere bir itirazı olmadığını, davalılara ait 26 parsel ile davacıya ait 25 parsel arasında eski bir su kuyusu ve sınırları belirleyen taşlar olduğunu, davalıların köyde olmadığı dönemde davacının eski su kuyusunu büyütmek suretiyle yenilediğini, su kuyusunun büyük bir kısmının davalılara ait 26 parsel içinde kaldığını ve davacının sınırları belirleyen taşları da kaldırdığını, bunun üzerine davalının teknik bilirkişi ile sınırları belirlediğini ve çit çektirdiğini, mahalli bilirkişi ve tanıkların pay dağılımını bilmeden beyanda bulunduklarını, davacı dava dilekçesinde taşınmazların 2/3’ünün kendisine ait olduğunu iddia etmekte iken, yargılama sırasında yalnızca su kuyusunun bulunduğu 37,50 m2’lik alanı kurtarmaya çalıştığını, taşınmazların 1/3’ünün 332,50 m2 olduğunu, diğer davalı … ile davalıların eşit oranda hissedar olduğunun dava kapsamında anlaşıldığı, ancak davalılara 140,47 m2 alan kalırken, diğer davalı …’ye 279,78 m2 alan tespit edildiğini, bu nedenle davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı …’ye ait taşınmazın da iptali gerektiğini ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” düzenlemesi mevcuttur.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 282,19 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.