Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/6206 E. 2023/1735 K. 23.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6206
KARAR NO : 2023/1735
KARAR TARİHİ : 23.03.2023

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bulancak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar, kök mirasbırakan …’in malik sıfatı ile uzun yıllardan beri fasılasız ve nizasız bir şekilde kullandığı 144 ada 9, 12 ve 13 parsel, 145 ada 4 parsel, 147 ada 1 parsel, 149 ada 1 parsel, 117 ada 1 parsel, 121 ada 4 parsel ve 127 ada 25 parsel sayılı taşınmazların bir kısmının tam hisse olarak, bir kısmının ise olması gerekenden fazla pay verilmek suretiyle davalı adına tespit ve tescil edildiğini, oysa ki dava konusu taşınmazların kök mirasbırakanın zilyetliğinde olduğunu, kadastro tespitinin hatalı yapıldığını ileri sürerek, çekişme konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında davacılardan …’ın ölümü üzerine mirasçıları 14.01.2020 tarihli celsede davaya devam etmeyeceklerini bildirmişlerdir.

II. CEVAP
Davalı, kök mirasbırakan …’un iki evlilik yaptığını, kendisine ait taşınmazları ilk ve ikinci eşinden olma çocukları arasında taksim ettiğini, davacıların ilk eşten çocukları olduğunu, dava konusu taşınmazların taksim neticesinde kendisine düştüğünü belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.02.2020 tarihli ve 2017/517 Esas, 2020/155 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın 1965 yılında öldüğü, kadastro çalışmalarının 2011 yılında yapıldığı, taraflar arasındaki taksimin ise kadastro çalışmalardan önce yapıldığı, bu durumun davalının da kabulünde olduğu, nitekim davalının keşif sırasında taksimin doğru olduğunu ve kardeşlerine paylarını alıp kullanmaları paylarına isabet eden yerlerin ise kendisi tarafından satın alınmak istendiğini belirttiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mirasbırakan …’in toplamda 8 mirasçısı bulunduğunu, mirasçıların payları 1/8 iken, davacı … yönünden ¼ pay üzerinden kabul kararı verilmiş olmasının hatalı olduğunu, davacılardan …’ın yargılama sırasında öldüğünü, mirasçıları tarafından dava takip edilmediği halde bu yönde ret kararı verilmediğini, dava konusu 144 ada 9 ve 13 parsel, 145 ada 4 parsel, 147 ada 1 parsel ile 149 ada 1 parsel sayılı taşınmazların uzun yıllardan beri fasılasız, nizasız ve zilyet sıfatı ile davalı tarafından kullanıldığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 26.03.2021 tarihli ve 2021/243 E., 2021/227 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların tarafların ortak kök mirasbırakanı …’den intikal ettiği, … mirasçılarının mirasbırakanın ölümünden sonra, kadastro çalışmalarından önce mirasbırakanın terekesini taksim ettikleri, dava konusu edilen taşınmazların mirasbırakan …’in ikinci evliliğinden olan çocuklarına bırakıldığı, mirasbırakanın 1965 yılında öldüğü, mirasçıları arasındaki taksimin ise 2011 yılında yapılan kadastro çalışmalarından önce yapıldığı, buna göre mirasbırakanın ikinci evliliğinden olan dört çocuğunun dava konusu taşınmazlarda eşit paylara sahip olması gerektiği, nitekim icra edilen keşif esnasında beyanı alınan davalının da “taksimin doğru olduğunu ve kardeşlerine paylarını alıp kullanmaları ve hisselerine isabet eden yerleri satın almak istediğini söylediğini” beyan ettiği, sözlü yargılama aşamasında ise “bir itirazının bulunmadığını” beyan ettiği dikkat alındığında İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek davanın reddine karar verilmesine istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

2. 4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.”

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna ve bozma kararına uygun olup davalı tarafın temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Ancak, davacılardan …’ın 08.09.2018 tarihinde (yargılama sırasında) ölümü üzerine mirasçılarının davaya dahil edildiği, … mirasçılarının 14.01.2020 tarihli oturuma katılarak davaya devam etmeyeceklerini bildirdikleri halde, Mahkemece … mirasçıları yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi gereğince hükmün değinilen bu yönden düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalının işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalının yargılama sırasında ölen davacı … yönünden yaptığı temyiz itirazının yukarıda açıklanan hususlar yönünden kabulüyle;

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin temyize konu kararının kaldırılması ile Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.02.2020 tarihli ve 2017/517 Esas, 2020/155 Karar sayılı kararının hüküm kısmına (9). bentten sonra gelmek üzere; “Yargılama aşamasında ölen ve davaya devam etmeyeceklerini bildiren davacı … mirasçıları yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine” şeklinde (10). numaralı bendin eklenmesine, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya geri verilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.