Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/6165 E. 2023/1636 K. 20.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6165
KARAR NO : 2023/1636
KARAR TARİHİ : 20.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki asıl ve birleştirilen tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı Hazine tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuru kabul edilip İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulü ile mülkiyetin tespitine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Asıl davada davacı dava dilekçesinde özetle; … köyünde bulunan 182 ada 25 parsel sayılı taşınmaz kendisine ait iken kadastro sırasında Hazine adına tespit edildiğini, oysaki bu taşınmazın yolun üst tarafında bulunan 172 ada 4, 5, 6 parsellerin devamı niteliğinde olduğunu, 6 parseli oğlu …’e devrettiğini, taşınmazlar kadimden beri çekişmesiz ve aralıksız babası Sezai Kılınç’a ait iken babasının 1997 yılında kendisine hibe ettiğini, o tarihten beri de çekişmesiz ve aralıksız zilyet ettiğini, malikin bilinmemesi nedeni ile Hazine adına yazıldığını tahmin ettiğini, bu yerde Hazinenin köyün özel ve tüzel kişilerle üçüncü kişilerin bir ilgisinin bulunmadığını öne sürerek çekişmeli 182 ada 25 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.

Birleştirilen dava dosyasında davacı dava dilekçesinde özetle; … köyünde bulunan 182 ada 1 parsel sayılı taşınmazın … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.05.1993 tarih 1992/191 esas 1993/93 karar sayılı kararı ile adına tesciline karar verildiğini ve taşınmazın adına 1.892,60 m2 olarak tescil işleminin gerçekleştiğini, kesinleşen dosyada hazinenin ve köy muhtarlığının hasım olduğunu, kadastro tespitlerinde hükmen oluşan tapu dikkate alınmayarak bu taşınmazından yaklaşık 311,43 m2’lik kısmın hazineye ait 182 ada 25 parsele katıldığını ileri sürerek, 311,34 m2’lik kısmın tapu kaydının iptali ile 182 ada 1 parsele ilavesine karar verilmesi talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçelerinde; dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına kayıt ve tescil edildiğini, il mera komisyonunca söz konusu taşınmazın mera vasfı taşıdığı tespit edilerek mera tahsisinin 30 gün süre ile askıya çıkarıldığını, itiraz olmaması üzerine mera kararının kesinleştiğini, tapu kayıtlarında da kamu orta malı mera olarak gözüktüğünü, üzerinde herhangi bir ecrimisil kaydı bulunmadığı ve zilyetlikle kazanmayı haklı kılacak bir imar ihya çalışmasının da bulunmadığının tespit edildiğini öne sürerek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl davada taşınmazın uzun süredir işlenmediği, tarım arazisi niteliğinde olmadığı, yerin ihya edilmediği ve kullanım durumunun bulunmadığı, tüm bu hususların keşif esnasındaki gözlem ve hava fotoğraflarından da anlaşıldığı, davacının davasına dayanak yaptığı zilyetlik ve bağış senedinin yapılan yargılama sonucu elde edilen tespitler ile örtüşmediği, böylelikle davacının davasını ispat edemediği, birleştirilen 2018/148 Esas sayılı dava dosyası bakımından davacının dayanak yaptığı … Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/05/1993 tarih 1992/191 Esas ve 1993/93 Karar sayılı ilamında elde ki davanın taraflarının taraf oldukları, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, hükmen tescilin krokisinin mevcut olduğu, davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişiler, kadastro tutanak tanıkları ve birleştirilen davacı tanıkları ile tapu kaydının sınırlarının belirlendiği, teknik bilirkişiler raporunda birleştirilen davada dava konusu 182 ada 25 parsel nolu taşınmazın krokide kırmızı çizgi ile noktalı kırmızı (B) harfi ile gösterilen 168,36 m2’lik kısmının birleştirilen davada davacın davasına dayanak yaptığı tescilli mahkeme kararı sonucunda oluşan 30/01/1997 tarihli tapu kaydını kapsadığı, ilamın ekinde yer alan krokideki sınır ve hudutlarının uyduğu, mahkeme kararının tarafları arasında kesin hüküm oluşturacağı ve tarafları bağlayacağı gözetilerek ziraat bilirkişisinin raporuna birleştirilen davada itibar edilmediği” gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleştirilen 2018/148 Esas sayılı dava dosyasında davanın kabulü ile çekişmeli … köyü 182 ada 25 parsel nolu taşınmazın 04/07/2019 havale tarihli kadastro bilirkişileri raporunun ekli krokisinde kırmızı çizgi ile noktalı kırmızı (B) harfi ile gösterilen 168,36 m2’lik kısmının tapusunun iptali ile davacıya ait … ili … ilçesi … köyü 182 ada 1 parsel no.lu taşınmaza eklenmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle, asıl davanın reddi kararına herhangi bir itirazı olmadığını, ancak birleşen davanın kabulü kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın Hazine adına hali arazi olarak tescil edildiğini, sonrasında … İl Mera Komisyonun 06.04.2012 tarih ve 2012/7 sayılı kararı ile mera olarak ilan edildiğini ve askıya çıkarılarak kararın kesinleştiğini, dava konusu taşınmazın mera niteliğini haiz olup meraların özel mülkiyete konu olması ve zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, söz konusu taşınmazların dava tarihinden geriye dönük 20 yıllık süre içerisinde ihya edilmediği ve tarım arazisi olarak kullanılmadığı ve zilyetlik iktisabına konu edilemeyeceği kanaatine varıldığının ifade edildiğini, mahkemece bu raporun dikkate alınmadığını, kaldı ki davacının tapu iptal ve tescilini talep ettiği miktar 311,43 m2 iken, mahkemece 168,36 m2’lik kısmının tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verildiğini, kurulması gereken hükmün birleşen davanın kısmen kabulü iken, mahkemece birleşen davanın tümden kabulü kararı verilmesi, birleşen davanın yargılama giderlerinin tamamının diğer davalı ile kendilerine yüklenmesine ve lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, öne sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

Davacı … istinaf dilekçesinde özetle, taşınmazın kuzeyinde ki yolun eskiden olmadığını, 4, 5, 6, 24 ve 25 parsellerin esasen öncesinden bir bütün olduğunu ve dava konusu yerin bu bütünün devamı niteliğinde olduğunu, dava dışı 24 parseli babasının noter senedi ile sattığını bu satışa ait belgeyi dilekçesi ekinde sunduğunu, kadastro geçerken de tapu verildiğini, dava dışı 24 parsel ile dava konusu yerin aynı nitelikte olduğunu, toprak yapısı ve bitki örtüsünün aynı nitelikte olduğunu, babasının kendisini tespit yapılırken göndermediğini, göndermiş olsaydı kendi yerinin de yazılacağını öne sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı … yönünden davaya konu taşınmaz bölümünün mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti ile yetinilmesi gerekirken uyuşmazlığa konu olmayan ve esasen 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 21/2.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürede dava açılmamakla kesinleşen Mera Komisyon Kararının iptali sonucunu doğuracak şekilde tescil kararı verilmesi isabetsiz olduğu gibi mera niteliğinde kamu orta malı olarak özel sicilinde kayıtlı bulunan nizalı taşınmaz yönüyle özel sicil kaydının iptaline karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde tapu kaydının iptaline karar verilmesi dahi isabetsiz ise de yargılama da eksiklik bulunmayan ancak ” kanunun olaya uygulanmasında” hata edilen dava dosyası açısından yapılan yanlışlık yeniden yargılamayı gerektirmediğine göre 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gözetilerek hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm verilmesi gerekmiş, yeniden esas hakkında hüküm verilmesinin öncelikli koşulunun mahkeme hükmünün kaldırılması olması dikkate alınarak

1-Davacı …’in istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği esastan reddine,

2-Birleşen 2018/148 Esas sayılı dosyada davacı …’un davasının kabulü ile, … ili, … ilçesi, … köyü 182 ada 25 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunup teknik
bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen 17/06/2019 tarihli rapor ve eki krokide (B) harfi ile gösterilen 168,36 m2 yüz ölçümündeki bölümün davacı …’un mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili, istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu kaydına dayanılarak, mera vasfıyla sınırlandırılan taşınmazın tapu kaydının iptaliyle tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun; 14. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;
“Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.

(Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 – 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun; 20. maddesinin ilgili kısımları şöyledir; “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;

A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.

B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.

C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.

D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.

Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükümlerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme
1. …, … köyünde bulunan, 182 ada 25 parsel sayılı taşınmaz 7043,85 metrekare hali arazi vasfıyla devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu belirtilerek Hazine adına 10.06.2008 tarihinde tespit ve tescil edilmiştir. Taşınmaz hakkında 06/04/2012 tarihinde mera tahsis kararı verilmiştir.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Birleşen davada davacı tapu kaydına dayanarak çekişmeli taşınmazın adına kayıtlı bulunan 182 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilave edilmek suretiyle adına tescilini talep etmiş, mahkemece dayanak tapu kaydı kapsamında kaldığı kabul edilmek suretiyle, tapunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince, taşınmaz hakkında mera tahsis kararı verildiği, mera tahsis kararının iptali talep edilmediğinden, Mera Komisyon Kararının iptali sonucunu doğuracak şekilde tescil kararı verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle taşınmazın mülkiyetinin tespitine karar verilmiş ise de, davacının talebinin tapu iptali ve tescili olduğu dikkate alındığında taşınmaz hakkında mera tahsis kararı verilmesi iptal – tescil kararı verilmesine engel bir durum oluşturmayacaktır.

4. Hal böyle olunca mahkemece çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile tesciline karar verilmesi gerekirken, kararın infazını imkansız kılacak şekilde mülkiyetin tespitine karar verilmesi isabetsizdir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile, temyiz olunan Bölge Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20/03/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.