Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/6120 E. 2023/1556 K. 15.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6120
KARAR NO : 2023/1556
KARAR TARİHİ : 15.03.2023

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ürgüp Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı Hazine temsilcisi; Nevşehir ili, Ürgüp … köyünde kain 193 ada 49 parsel sayılı taşınmazın, kadastro çalışmaları sırasında davalı adına yazıldığını, ancak Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen 20 yıllık zilyetlik şartlarının oluşmadığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; Nevşehir Kadastro Mahkemesinin 2013/66 E. ve 2014/26 K. sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın müvekkiline ait olduğunun ispatlandığını, bu davanın kesin delil niteliğinde bulunduğunu, davalının taşınmazdaki taşların temizlediğini, tarla vasfına getirilerek kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ürgüp Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.11.2019 tarihli ve 2018/369 Esas, 2019/498 Karar sayılı kararıyla; tescile esas Nevşehir Kadastro Mahkemesinin 2013/66 E., 2014/26 K. sayılı kararının incelenmesinde; dava dışı 3. kişi tarafından açılan dava konusu parselin de yer aldığı birkaç parsele ilişkin kadastro tespitine itiraz davası olduğu, davalılar arasında davacı ve davalının da yer aldığı, Kadastro Mahkemesince dava konusu 49 parsel yönünden tespit gibi tescile karar verildiği, verilen bu kararın taraflarının aynı olmaması sebebiyle kesin hüküm teşkil etmediği, dosyaya kazandırılan belgeler ve tanık beyanlarından taşınmazın 1965-1975 yıllarına kadar davalı ve atalarınca kullanıldığının anlaşıldığı, ancak sonrasinda taşınmaz üzerinde davalının kullanımının bulunmadığı, dolayısıyla davalının kadastrodan önce en az 20 yıllık iktisaba elverişli ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu 193 ada 49 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Nevşehir Kadastro Mahkemesinin 2013/66 Esas ve 2014/26 Karar sayılı kesin delil niteliğindeki kararının değerlendirilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının 20 yılın üzerindeki zilyetliğinin tespit edilip kesinleştiğini, dava konusu taşınmazın komşu parseller ile karşılaştırıldığında dava konusu taşınmazdaki taşların temizlendiği, komşu parsellerin ise taşlık ve tarımsal faaliyete uygun olmadığının anlaşılacağını, komşu parsellerin maliklerinin dinlenilmediğini belirterek, Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 22.10.2020 tarihli ve 2020/537 Esas, 2020/546 Karar sayılı kararıyla; keşifte davalı tarafından son 10 yıldan önce bu yeri kullandığı yönünde beyanda bulunulduğu, mahalli bilirkişinin 1967’den sonra davalının burayı kullanmadığı, yine tanığın 1985 yılından beri davalının bu yeri kullanmadığı yönünde beyanda bulundukları, Nevşehir Kadastro Mahkemesinin 2013/66 E., 2014/26 K. sayılı dosyasında dinlenmiş olan mahalli bilirkişilerin taşınmazın … tarafından 13-15 yıl kullanıldığı ve traktör ile sürüldüğünü beyan ettikleri, taraflarının farklı olması sebebiyle Kadastro Mahkemesi kararının kesin hüküm teşkil etmeyeceği, davalının taşınmazın üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığı, Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen zilyetlikle mülkiyet edinme şartlarının oluştuğundan söz edilemeyeceği ve tespit gününe kadar aralıksız 20 yıllık kullanım bulunmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ile hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 713. maddesinin ilk fıkrasında; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinin ilk fıkrasında; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”;

3. Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.
İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” düzenlemeleri mevcuttur.

3. Değerlendirme
1. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm için yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.

2. Şöyle ki; dava konusu taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik … fotoğraflarının dosyaya dahil edilerek jeodezi bilirkişisine inceleme yaptırılmamıştır.

3. Öte yandan imar-ihya olgusunun ne zaman başladığı ve bittiği, zilyetliğin başlangıcı ve sürdürülüş biçimi, dava konusu taşınmazda zilyetliğe iradi olarak ara verilip verilmediği ve terk edilip edilmediği, hususlarının da yöntemince araştırıldığı söylenemez.

4. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru, en az 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş ve zilyetlikle iktisap evresine ilişkin yüksek çözünürlüklü … fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise, İl Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, memleket haritası (1/25000 ve 1/5000 ölçekli haritalar) ve varsa en eski uydu fotoğraflarının temin edilmesi, komşu taşınmazın tamamının kadastro tutanakları ve dayanak belgelerinin ilk tesislerinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte getirtilmesi ve ardından dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılarak, keşif sırasında dinlenilecek davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarına; taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, imar-ihya edilip edilmediği, edilmişse imar-ihyanın tamamlandığı tarihin etraflıca sorularak, dava konusu taşınmazda zilyetliğin iradi olarak terk edilip edilmediği, zilyetliğe ara verilip verilmediği hususlarında maddi olaylara dayalı olarak ayrıntılı bilgi alınmalı, komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının nizalı taşınmaz yönünü mera okuduğu tespit edildiği takdirde Mahkemece yöntemine uygun mera araştırmasının yapılması; üç kişilik jeodozi ve fotogrametri mühendislerinden oluşturulacak bilirkişi heyetine haritalar, … fotoğrafları ve uydu fotoğrafları üzerinde streoskopik inceleme yaptırılması, taşınmazlarda zilyetliğe ara verilip verilmediğini açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı ve Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyelerinden seçilecek üç kişilik bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların imar-ihya öncesi ve sonrası nitelikleri ile imar-ihyalarının hangi tarihte başlayıp, hangi tarihte tamamlandığı, zilyetliğin başlangıcı ve sürdürülüş biçimi ve zilyetliğe ara verilip verilmediğini irdeleyen, kullanım durumunu kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirleyen raporlar alınması, önceki bilirkişi raporlarının değerlendirilip, aralarındaki çelişkinin giderilmesi, HMK’nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip Mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulması suretiyle, toplanan ve toplanacak olan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.