Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/6076 E. 2023/1473 K. 13.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6076
KARAR NO : 2023/1473
KARAR TARİHİ : 13.03.2023

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bartın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasının reddine dair verilen karar hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; Bartın ili, Merkez ilçesi, Akağaç köyü, … Mahalle 207 ada 16 parsel sayılı taşınmazın muris … … …’a ait olup ölümü ile 05/09/2002 tarihinde çocuklarına intikal ettiğini, bu taşınmaza ilişkin müşterek mirasçılardan davalı … dışındaki tüm mirasçıların hisselerini satın aldığını, babası vefat ettikten sonra 2017 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında sadece davalı adına tapuda tescil yapıldığını, ancak bu taşınmazların babası … … …’tan intikal eden taşınmaz olduğunu belirterek, taşınmazın davalı adına olan kaydının iptali ile veraset ilamındaki ve sonradan yapmış olduğu satışlar sonucunda elde ettiği hisseler oranında tapu kaydının düzeltilerek yeniden tescil ve kaydına karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı;davacının kardeşi olduğunu, diğer kardeşleri gibi ölü olan babasından intikal eden taşınmazlara hissedar olduklarını, kadastro tespitlerinde kadastro görevlileri huzurunda davacı ve mirasçılar olmak üzere Akağaç köyü, … Güney mevkiindeki taşınmazda tüm kardeşlerin rızası ile davacı adına kadastro tespitinin yapıldığını, davaya konu taşınmazın ise davacının ve diğer mirasçıların rızası ile kendi adına yazıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06/03/2020 tarihli ve 2017/135 Esas, 2020/248 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamıyla paylaşım hususunun mahalli bilirkişi ve tanık anlatımlarıyla sabit olduğu, paylaşım neticesinde davacıya dava konusu yer haricindeki yerlerin bırakıldığı, paylaşım yapıldıktan sonra herkesin kendisine düşen yerleri kullanmaya başladığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili; Mahkemece araştırılması gereken hususun taraflar arasındaki anlaşmanın içeriğinin ve kadastro çalışmaları esnasında taşınmazların bu anlaşma içeriğine uygun olarak kayıt ve tescilinin yapılıp yapılmadığının dinlenen tanık beyanları doğrultusunda tespiti olması gerektiğini, fakat dinlenen tanıkların paylaşım anlaşmasının ve kadastro çalışmalarının yapıldığı esnada hazır bulunmadıkları ve beyanlarının bu iki hususun tespiti noktasında çelişkiler barındırdığını, bu çelişkiler giderilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile gereği kadar aydınlatılmamış ve yeterli bilgi içermeyen tanık beyanları esas alınmak suretiyle Mahkemece hüküm tesis edildiğini, davacı müvekkili ile davalı asilin babası olan muris … … …’ tan değil, davacı ve davalıların ağabeyi diye ifade ettiği muris … … Çömlek isminde dava dışı bir şahıstan ve paylaşım hususunda dinlenen mahalli bilirkişilerden bahsettiğini, fakat dosyada mahalli bilirkişi dinlenmediğini ve … … isimli şahsın da dosyadan ve taraflardan bağımsız olduğunu, Mahkemece başka bir dava dosyası içeriği ile dava dosyasının karıştırıldığını,veraset ilamında yazılı mirasçılardan hiçbirinin davaya dahil edilmediğini ve davayı kabul edip etmediklerinin kendilerinden sorulmadığını belirterek, davanın reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20/11/2020 tarihli ve 2020/1239 Esas, 2020/1053 Karar sayılı kararıyla; incelenen dosya kapsamında kararın dayandığı gerekçeye, Mahkemece usulünce yapılan keşif, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile bilirkişi incelemesi neticesinde, kadastrodan önce tarafların yerleri taksim ettiği dava konusu parselin davalı ile dava dışı diğer iki kardeşine kaldığı, davalının taksim olayını ispatladığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili dilekçesinde; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi, “Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. Taşınmaz mal tapuda kayıtlı olsun veya olmasın, onun ayrılması mümkün bir kısmının veya belirli bir payının, bu Kanunda zilyet lehine kabul edilen sebeplerle iktisabı caizdir. İştirak halinde mülkiyet hükümlerinin söz konusu olduğu hallerde, iştirakçilerinden biri veya birkaçının belirli bir taşınmaz maldaki hissesinin diğer iştirakçilere devir ve temliki; tapulu taşınmaz mallarda yazılı, tapusuzlarda ise her türlü delille ispat edilebilir. Kadastrodan önce hissedarlar veya mirasçılar arasında ayırma veya birleştirme suretiyle taksime konu edilmiş ve sınırları doğal veya yapay işaret ya da tesislerle belirlenmiş taşınmaz malların, imar plânı bulunmayan yerlerde zeminde fiilen oluşmuş sınırlarına göre tespiti yapılır.’’

2.Türk Medeni Kanunu’nun 701. maddesi, “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti,elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin …, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.”

3.Türk Medeni Kanunu’nun 702. maddesi ise, “Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden … topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanununun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.