Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/5989 E. 2023/2925 K. 25.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5989
KARAR NO : 2023/2925
KARAR TARİHİ : 25.05.2023

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/315 E., 2020/1208 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sarıkamış Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/549 E., 2018/918 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı Hazine vekili çekişmeli 131 ada 24 parsel sayılı taşınmazın Toprak Tevzi Komisyonu çalışmasında 22/01/1964 tarih 680 sahifede Hazine adına kayıtlandığı, daha sonra 24/08/1966 tarih 87 sıra numaralı tapu ile … adına kaydedildiği ve 1984 yılında zilyetliğin …’a geçtiği, şu halde aynı taşınmaza ilişkin mükerrer kayıt oluşturulduğunu iddia ederek tapu kaydının iptali ile Hazine adına

tescilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamış, yargılama aşamasında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı adına tescil ilamıyla oluşan 24/08/1966 tarih, 87 sıra numaralı tapu kaydının dava konusu taşınmazın tespitine dayanak teşkil etmediği, bu nedenle mükerrerlikten bahsedilemeyeceği; öte yandan çekişmeli taşınmaza isabet eden 1197 numaralı tevzi parseline ait tapu kaydının Hazine adına oluştuğu 1964 tarihine kadar zilyetlikle mülk edinme koşullarının davalı yararına oluştuğu ve çekişmeli taşınmazın tarım arazisi vasfında olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayandığı, soyut, dayanaksız, gerekçesiz yerel bilirkişi beyanlarına dayanıldığı, toprak tevzi komisyonunca yapılan çalışmalar sonucu taşınmazın Hazine adına kaydedildiği, kadastro sırasında tablendikatif listesi ve eski tapu kayıtlarının dikkate alınmadığı, dinlenen yerel bilirkişilerin yaşları nazara alındığında hazine adına oluşan tapu kaydı tarihinden geriye doğru iktisap sağlayan süreye ilişkin zilyetliği bilmelerinin mümkün olmadığı, vefat eden şahıslardan mirasçılarına kaldığı beyan edilmesine rağmen taksimin araştırılmadığı, davalı adına aynı çalışma bölgesinde kayıtsız ve belgesizden taşınmaz edinip edinmediğinin yöntemince araştırılmadığı ileri sürülerek hükmün kaldırılması ve idare lehine hüküm kurulmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çekişmeli taşınmazın davalıya ait Ağustos 1966 tarih, 87 ve 88 sıra numaralı tapu kayıtları kapsamında kaldığı, bu halde Hazine tapusunun mükerrer nitelikte olduğu ve tapuya değer verilemeyeceği, miktar fazlası kısmın ise davalı ve bayisinin zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan gerçeğe aykırı bilirkişi raporlarına itibar edilerek hüküm kurulduğu, çekişmeli taşınmazın zilyetlikle iktisabı mümkün olmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, toprak tevzi çalışmaları sırasında oluşturulan kayıtlar esas alınarak davacı Hazine adına tesis edilmiş tapu kaydına tutunmak suretiyle; aynı taşınmaza ait olduğu belirtilen davalı murisine

ait kaydın mükerrer nitelikte olduğu iddiasına dayalı olarak açılan kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

2. Aynı Kanunun 46. maddesinde, “– Kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanunun 37 nci maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur.

Hazine adına tescil edilmiş taşınmaz mallardan iskan suretiyle veya toprak tevzii suretiyle verilen yerler (işlemleri tamamlanmamış olsa dahi) başka bir şart aranmaksızın, hak sahipleri adına tespit ve tescil olunur. Bu şekilde hak sahipleri adına tespit ve tescil işlemleri gerçekleşinceye kadarki süre içinde evvelce tahakkuk ettirilenler de dahil olmak üzere ecrimisil alınmaz.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, Hazinenin mülkiyetinden çıkmış bulunan veya amme hizmetine tahsis edilen taşınmaz mallar hakkında bu madde uygulanmaz.

İlgililerin, daha önce kadastrosu yapılan yerlerde bu maddeye dayanan talep ve dava hakkı, bu Kanunun yürürlüğe girmesi tarihinden itibaren 2 yıl geçmekle düşer.” düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Kadastro sonucunda, Kars ili, Sarıkamış ilçesi, Alisafu köyü çalışma alanında bulunan 131 ada 24 parsel sayılı taşınmaz Ocak 1964 tarih, 7 cilt, 680 sahife ve Ağustos 1966 tarih, 87 sıra numaralı tapu kayıtları dayanak alınarak ve Toprak Tevzi Komisyonunun 1964 yılında yaptığı çalışmada 1197 parsel sayısında sınırlandırıldığı, Mehmet oğlu …’ın zilyetliğinde iken taşınmazı 1984 yılında haricen …’a hibe ederek tüm hak ve alacaklarını kestiği edinme kısmında açıklanmak suretiyle … adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine aynı taşınmazın 24/08/1966 tarih 87 sıra numaralı tapu ile … adına kaydedildiği ve 1984 yılında zilyetliğin …’a geçtiği, şu halde aynı taşınmaza ilişkin mükerrer kayıt oluşturulduğunu iddia ederek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuş ide de; toplanan delillerden çekişmeli taşınmazın tescil ilamıyla oluşan tapu kaydı neticesinde davalı murisi adına tapuya kaydedildiği, bahsi geçen tapu kaydının tescil kararına dayandığı ve zilyetlikle iktisap koşullarının tescil kararından çok evvel davalı murisi lehine oluştuğu, şu halde davacı Hazinenin tutunduğu tapu kaydının mükerrer nitelikte olduğu, davalı murisine ait kaydın miktar fazlası yönünden ise davalı ve murisi lehine zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.

3. Hal böyle olunca temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı Hazine vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu’nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.