Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/5804 E. 2023/1190 K. 01.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5804
KARAR NO : 2023/1190
KARAR TARİHİ : 01.03.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, dava konusu 186 ada 54 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan babası …’nın olmasına rağmen kadastro esnasında kardeşi olan davalı adına tespit ve sonradan tescil edildiğini, taşınmazı ölene kadar babasının kullandığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı süresinde cevap dilekçesi sunmamış, aşamada; taşınmazın bir kısmını 1976 tarihinde dava dışı …’ten aldığını, ev yaptığını ve 70’li yıllardan beri kullandığını, bir kısmını da annesinden 1984 yılında satın aldığını, murislerinden kalan yerlerin paylaştırıldığını, babalarının herkese ev yeri verdiğini, davacının kendi yerini başkasına sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.11.2016 tarihli ve 2008/747 Esas, 2016/394 Karar sayılı kararı ile; ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 15.02.2017 tarihli ve 2017/64 Esas, 2017/66 Karar sayılı kararı ile; istinaf başvurusunun kabulü ile davacıya yemin delilinin hatırlatılmadığı gerekçesiyle hükmün kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kaldırma kararı gereğince işlem yapılarak davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin ilgili ilamı dikkate alınarak yaptırılan yemin ve dosya kapsamının tamamen hatalı olarak değerlendirildiğini, davanın kabulü yerine reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kaldırma kararı uyarınca yeniden yapılan yargılama sırasında, dava konusu 8.024,71 m² yüzölçüme sahip, 186 ada 54 parselin bir bölümünün 01.05.1984 tarihli senetle annesinden, bir bölümünün ise 13.06.1976 tarihli senetle üçüncü kişiden davalı tarafından satın ve devralındığı, bu olguların davacının da kabulünde olduğu, keşfen belirlenen ve dava konusu 54 parsel kapsamında kalan 1.499.54 m²’lik kısmın ise tarafların babalarından kaldığı ve mirasçılar arasında taksim yapılmadığı, bu hususun davalının yeminli beyanından da anlaşıldığı, buna göre bu bölüm bakımından iştirak halinde mülkiyet hükümlerinin geçerli olduğu, davacının da mirasçı olup, miras payı bulunduğu anlaşıldığından, davanın kabulü ile taşınmazın 1.499,54 m²’lik bölümü yönünden taşınmazın tamamına oranlama yapmak suretiyle belirlenen davacının miras payı (1/7) oranında tapu kaydının iptali ile tescile karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle, kararın hukuka aykırı olduğunu, davacının dava konusu taşınmazda hiçbir … bulunmadığını, 1976 yılında taşınmazın bir bölümünü dava dışı …’ten satın aldığını ve taşınmaza ev yaparak malik sıfatıyla günümüze kadar kullandığını, taşınmazın bir kısmını da annesinden 1984 tarihinde aldığını ve malik sıfatıyla kullandığını, tanıkların da satış senetlerini doğruladığını, bilirkişi raporunda da senetlerde belirtilen yerlerin dava konusu yere isabet ettiğinin tespit edildiğini, taşınmazı kendisi satın aldığı için verese anlaşma senedinde dava konusu taşınmazın açıkça dışarıda bırakıldığını, kendisinin belirttiği hususlarda yemin ettiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/B maddesinde; “Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüz ölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasında; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükümleri düzenlenilmiştir.

3. Değerlendirme
1.Dosya içeriğinden, dava konusu 186 ada 54 parsel sayılı taşınmazın senetsizden 23.06.2000 tarihinde yapılan kadastro tespiti ile 20 senedir nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyet olduğu gerekçesiyle … adına tespit gördüğü, tespitin 04.05.2001 tarihinde kesinleştiği, tespit tutanağında taşınmazda bulunan kargir ev ve müştemilatın 1975 yılında … tarafından yapıldığının belirtildiği, alıcının …, satıcının … olduğu 13.06.1976 tarihli “Tarla Satış Senedidir” başlıklı belge ile Bağlama Köyü Keçilik muhitinde bulunan doğusu …, batısı, kuzeyi ve güneyi … yerleri ile çevrili 2,5 dekarlık yerin 20.000,00 TL bedelle satıldığının belirtildiği, alıcının …, satıcının … … olduğu 01.05.1984 tarihli “Tarla Satış Senedi” başlıklı belge ile doğusu …, batısı … Yeşil ve … Yeşil, kuzeyi … Yeşil, güneyi … ve …’a ait olan yerin 700.000,00 TL bedelle satıldığının belirtildiği anlaşılmaktadır.

2. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince dosya arasında yer alan 1975 ve 1984 tarihli satış senetlerine itibar edilmesi doğru ise de; davacının talep ettiği 1.499,54 m2 lik kısmın mirasbırakan babaları tarafından davalıya ev yapması amacıyla verildiği, taşınmazın terekeye dahil bir mal olmadığı, davalının da kendisine ev yapmak suretiyle taşınmazı uzun süredir kullandığı, tanıkların da mirasbırakan babanın dava konusu taşınmaza yakın başka bir evde yaşadığını beyan ettikleri gözetildiğinde, davacının iddialarını ispatlayabildiği söylenemez. Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince sadece taksim olgusuna dayanan yemin metninin yanlış değerlendirilmesi ile davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir.

3. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

VI. KARAR
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.