Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/5720 E. 2023/1373 K. 08.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5720
KARAR NO : 2023/1373
KARAR TARİHİ : 08.03.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : KDZ. Ereğli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali- tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili; Zonguldak ili, Ereğli ilçesi, Sütlüce köyü 112 ada 9 parsel sayılı taşınmazın davacıların dedeleri … …’ya ait olduğunu, kök murisin ölümü ile … …, … Adyaman ve … …’yı mirasçı olarak bırakmasına rağmen yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu taşınmazın, davacıların anneleri … Adıyaman’dan gelen miras hakları yok sayılarak, davalılar …, … ve …’in murisi olan … … adına tespit ve tescil edildiğini,dava konusu taşınmaza ilişkin olarak kök murisin diğer mirasçılardan … …’nın mirasçıları tarafından açılmış olan tapu iptali-tescil davası bulunduğunu ve taşınmaz üzerinde ihtiyati tedbir konulduğunu ancak buna rağmen davalılar arasında mahkeme kararı ile muvazaalı olarak satış yapıldığını ve bu satışın tescili için de davalılar arasında görülen Kdz. Ereğli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.06.2012 tarihli ve 2011/172 E., 2012/417 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı … adına tesciline karar verildiğini, esasen bu davanın davalılar arasında yapılan muvazaalı satışın tescili için açıldığını ve verilen kararın hukuka aykırı olduğunu,yapılan işlemlerin açıkça davalıların kötüniyetli olduğunu gösterdiğini ileri sürerek, davaya konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranından davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar; dava konusu taşınmazın kök muris … … terekesine ait olmadığını, davacıların herhangi bir haklarının bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.09.2017 tarihli ve 2016/187 Esas, 2017/194 Karar sayılı kararıyla;dava konusu taşınmazın … …’a ait iken yaklaşık 50 yıl önce bir kısım davalıların murisi … …’nın kendisine ait aynı muhitte bulunan başka bir taşınmazı ile takas edildiği, … …’nın bu taşınmazı uzun süre zilyetliğinde bulundurduğu daha sonra davalı …’ya satıldığı ancak kadastro tespiti sırasında taşınmazın … … mirasçıları adına tespit gördüğü, davalı … tarafından Kdz. Ereğli 1. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan dava neticesinde taşınmazın … adına tesciline karar verildiği, davacıların dava konusu taşınmaz ile dava konusu taşınmazın takasına konu taşınmazın tarafların ortak mirasçısı … …’ dan intikal ettiği yönündeki iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri
Dava konusu taşınmaza ilişkin mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin yaşı itibariyle kök murisi tanıyabilecek kişiler olmadığını, bir kısım tanıkların ve mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmazın davalıların murisi …’ya kimden geldiğini bilmediklerini beyan etmelerinin o taşınmazın babadan gelmediği şeklinde yorumlanamayacağını, davacı tanıklarından … …’ın beyanına itibar edilmeyerek, 1957 ve üzeri doğumlu olan kişilerin beyanlarına itibar edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, mahkemece, kök muris …’in köyde taşınmazının olup olmadığı, taşınmazlarını kimin kullandığı, kime kaldığı hususları üzerinde durulmadığını, dava konusu taşınmazın davalıların kök murisi … tarafından kullanılıyor olmasının dava konusu taşınmazın …’nın zilyetlikle iktisap edebileceği anlamına gelmeyeceğini, mahkemece tanık beyanlarının bu davalılar lehine yorumlanmasına itiraz ettiklerini, dava konusu taşınmaz hakkında diğer mirasçılar tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası devam ederken tapu kaydında ihtiyati tedbir olmasına rağmen davalıların kendi aralarında düzenlediği satış vaadi sözleşmesini cebri tescil yoluyla Kdz.Ereğli 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/172 Esas,2012/417 Karar sayılı kararı ile davalılardan …’ya devrinin sağlanmasının davalıların kötü niyetini ortaya koyduğunu ileri sürerek, İlk Derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.10.2020 tarihli ve 2020/227 Esas, 2020/1113 Karar sayılı ilamıyla; dava konusu taşınmazın öncesinde … oğlu … …’ya ait olduğu, … …’nın dava konusu taşınmazı takas yoluyla edindiği ve zilyetliğinde bulundurduğu, ölümüyle davalı … ve paydaşlarına intikal ettiği, davalı …’nın satın almaya dayanarak Kdz. Ereğli 1.Asliye Hukuk Mahkemesine açmış olduğu dava neticesinde taşınmazın … adına tesciline karar verildiği, dava konusu taşınmaz ile dava konusu taşınmazın takasına konu taşınmazın ortak muris … …’dan intikal ettiği hususunun davacılar tarafından ispat edilemediği anlaşılmakta olup mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili, temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, kadastro öncesi nedene dayalı olarak olarak açılan miras payı oranında tapu kaydının iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Çekişmeli 112 ada 9 parsel sayılı 661,20 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, kadastro sonucu belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle … …’nın mirasçıları adına tespit ve tescil edilmiş daha sonra 18.09.2012 tarihinde hükmen intikal yolu ile davalı … adına tescil edilmiştir.

2. İlgili Hukuk
İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640. ve 702. maddeleri gereğince, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte dava açılması gerekir. Buna göre ancak, bir mirasçı özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açabilirse de, mirasçı kendi açtığı böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu halde, diğer mirasçıların da davaya katılımlarının sağlanması, muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi suretiyle davanın yürütülmesi mümkündür. Öte yandan, bir ya da bir kısım mirasçının, terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için dava açması halinde mirasçıların iştirak halindeki payları üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi bulunmadığından davanın reddi gerekir. Böyle bir dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) ve tereke temsilcisinin de, bir mirasçının yalnız kendi payı için açtığı davaya icazet verip davayı devam ettirmesine olanak yoktur.

3. Değerlendirme
Eldeki davada davacılar, dava konusu taşınmazın dedeleri … …’ya ait olduğunu, kök murisin ölümü ile … …, … Adyaman ve … …’yı mirasçı olarak bırakmasına rağmen yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu taşınmazın, anneleri … Adıyaman’dan gelen miras hakları yok sayılarak, davalılar …, … ve …’in murisi olan … … adına tespit ve tescil edildiğini,dava konusu taşınmaza ilişkin olarak kök murisin diğer mirasçılardan … …’nın mirasçıları tarafından açılmış olan tapu iptali-tescil davası bulunduğunu ve taşınmaz üzerinde ihtiyati tedbir konulduğunu ancak buna rağmen davalılar arasında mahkeme kararı ile muvazaalı olarak satış yapıldığını ve bu satışın tescili için de davalılar arasında görülen Kdz. Ereğli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.06.2012 tarihli ve 2011/172 E., 2012/417 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı … adına tesciline karar verildiğini, kararın 10.09.2012 tarihinde kesinleştiğini, esasen bu davanın davalılar arasında yapılan muvazaalı satışın tescili için açıldığını ve verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, yapılan işlemlerin açıkça davalıların kötüniyetli olduğunu gösterdiğini ileri sürmüşlerdir. Bu durumda; dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın davalı … adına kayıtlı olup adı geçen davalının terekeye göre üçüncü kişi durumunda bulunduğu, terekesi iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olan kök muris … …’nın davacılar dışında da mirasçılarının bulunduğu anlaşıldığına göre, kök muris … … mirasçılarından olan davacıların, kendi paylarına yönelik açtığı tapu iptali ve tescili davasının dinlenmesi hukuken mümkün bulunmamakta olup, miras payı oranında açılan iş bu davada aktif husumet ehliyetinin tamamlanma olanağı da bulunmadığından, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilmek suretiyle ret kararı verilmiş olması isabetsiz ise de, davanın reddine ilişkin verilen karar, bu gerekçe ile ve sonucu itibariyle doğru olduğuna göre bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, mahkeme kararının gerekçe kısmının düzeltilerek onanması, HMK’nın 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Mahkemece verilen karar açıklanan gerekçeyle sonucu itibariyle doğru olduğundan, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilmek suretiyle 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek halinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Kdz. Ereğli Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

08.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.