YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5633
KARAR NO : 2023/1065
KARAR TARİHİ : 23.02.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/213 E., 2020/449 K.
DAVACILAR : …, …, …, vekili Avukat …
DAVALILAR : … vekilleri Avukat …, Avukat …, …, …, … vekili Avukat …, …, … vekilleri Avukat …, Avukat …
DAVA TARİHİ : 14.11.2014
KARAR : Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin kararın Onanması nedeniyle bu hususta tekrar karar verilmesine yer olmadığına, 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalılara ödenmesine karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme kararı asıl davada davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, 121 ada 10 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanları … zilyetliğinde iken 1966 yılında … Donanma Cemiyetine bağışladığını, bahse konu vakıf kapanınca taşınmazın kendilerine geri döndüğünü, uzun yıllardan beri de dava konusu taşınmazın kendi zilyetliklerinde olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında davacılardan …’ın taşınmazın bulunduğu yerde bulunduğunu, çekişme konusu taşınmazın kendi zilyetliklerinde olduğunu beyan etmesine rağmen, davalı adına tespit ve tescil edildiğini, davalının dava konusu taşınmazda hakkının bulunmadığını, taşınmazın eklemeli şekilde uzun yıllardır zilyet olduklarını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, 26.05.2016 tarihli dilekçe ile davadan feragat etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazın 1975 yılından beri … tarafından kullanıldığını, ölümü ile mirasçıları tarafından kullanılmaya devam ettiğini, sonrasında … mirasçılarından çekişme konusu taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında 17.05.2018 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Tire 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.06.2016 tarihli ve 2014/459 E. 2016/388 K. sayılı kararıyla; davacıların 26.05.2016 tarihli dilekçe ile davadan feragat etmeleri nedeniyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.03.2020 tarihli ve 2016/16916 Esas, 2020/775 Karar sayılı kararıyla “…davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 10.000,00 TL dava değeri üzerinden tapu iptali ve tescil davası açmış olup, yargılama sırasında 26.05.2016 tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiştir. Davalı vekilinin talebi üzerine, feragat beyanından sonra mahallinde keşif yapılmış ve keşif sonucu belirlenen 203.750,00 TL değer üzerinden eksik harç davalı vekili tarafından ikmal edilerek; davalı lehine 18.175,00 TL nisbi vekalet ücretine hükmedilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 311. maddesinde feragatın yapıldığı anda kesin hükmün bütün sonuçlarını doğuracağı ifade edilmiştir. Hal böyle olunca; davacı vekili 26.05.2016 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğinden bu tarih itibariyle feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı davalının feragat tarihinden sonra eksik harcı ikmal etmesinin lehine bir hak kazandırmayacağı gözetilerek, davacının dava dilekçesinde bildirdiği ve harcını yatırdığı 10.000 TL üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmolunması gerekirken bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Tire 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.2020 tarihli ve 2020/213 E. 2020/449 K. sayılı kararıyla; davanın reddine ilişkin kararın Onanması nedeniyle bu hususta tekrar karar verilmesine yer olmadığına, 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalılara ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; davacılar tarafından Kadastro Müdürlüğü tarafından kendilerine hatalı olarak verilen kayıtlara istinaden eldeki davanın açıldığını, davanın açılmasına davacıların sebebiyet vermediğini, Kadastro Müdürlüğünce kayıtlar doğru olarak verilmiş olsaydı eldeki davanın açılmamış olacağını, hatalı evrak verildiğinin sonradan fark edildiğini ve bu nedenle davadan feragat ettiklerini, tüm bu nedenlerle davacılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı HMK’nın 307. maddesi uyarınca davadan feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.
2. 6100 sayılı HMK’nın 309/2. maddesi, “Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.”
3. 6100 sayılı HMK’nın 311. maddesinde; “Feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükümleri düzenlenmiştir.
4. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi şöyledir:
Davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulhte ücret “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, bu Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.”
5. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin (AAÜT) 13. maddesinde; “(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16. maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi uyarınca feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı davalının feragat tarihinden sonra eksik harcı ikmal etmesinin lehine bir hak kazandırmayacağı, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. ve 13.maddeleri dikkate alınarak maktu vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 438. maddesi gereğince ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
23.02.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi..
(Muhalif)
…
– MUHALEFET ŞERHİ –
Dava, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptal-tescil tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş temyiz üzerine vekalet ücretinden bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yeniden bozma gereği vekalet ücretine hükmedilmiş söz konusu vekalet ücreti davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, 14.11.2014 tarihli dilekçesiyle 10.000TL değer göstererek açmış, davalı vekili 19.12.2014 tarihli cevap dilekçesiyle dava değerine itiraz ederek gerçek değerin belirlenmesini ve eksik peşin nispi harcın tamamlanmasını istemiş bunun üzerine davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde keşif sırasında dava değeri belirlendikten sonra eksik harcı tamamlayacağını beyan etmiştir. Mahkemece 14.4.2016 tarihinde keşif kararı verilmiş, 27.5.2016 tarihinde de keşif icra edilerek taşınmazın bedeli 203.750TL olarak belirlenmiş ve eksik harç davalı vekilince 29.06.2016 tarihinde tamamlanmıştır.
Davacı vekili, 26.5.2016 tarihinde davadan feragat etmiştir.
Dairenin çoğunluğu, vekalet ücretinin dava dilekçesinde belirtilen 10.000TL üzerinden harcın yatırıldığı, davalı tarafından feragattan sonra harç tamamlandığı gerekçesiyle kararı onamıştır.
Çoğunluk görüşü ile ayrık kaldığımız husus; davalı vekili lehine takdir edilecek vekalet ücretinin hangi değer(miktar) üzerinden hesaplanacağı ve buradan hareketle eksik harç feragattan sonra tamamlanırsa izlenecek yolun ne olacağı hususudur. Bilindiği üzere, harca tabi davalar başvurma harcı ve peşin nispi (veya maktu) harcın yatırılmasıyla açılır. Peşin nispi harcın dava dilekçesinde belirtilen değer üzerinden alınacağı açıktır. Davacının harçtan kaçınmak için gerçek dava değerini göstermemesi durumunda nasıl bir yol izleneceği usul yasamız ile harçlar kanununda düzenlenmiştir.
HMK’nın 120/1.fıkrası “(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır” demektedir. Bununla birlikte eksik harcın müeyyidesi ise Harçlar Kanununda “Noksan tesbit edilen değer üzerinden harcın ödenmesi:
Madde 30 – Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.
Harcı ödenmiyen işlemler:
Madde 32 – Yargı işlemlerinden alınacak harclar ödenmedikçe mütaakıp işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmiyen harcları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Diğer yandan, “Dürüst davranma” başlığını taşıyan … Medeni Kanununun 2.maddesi “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Şeklindedir.
Bu yasal mevzuat karşısında somut olay değerlendirildiğinde, dava gerçek değer gösterilmeden açılmıştır. Gerçek değeri 200.000TLnin üzerinde olan taşınmazın sırf harçtan kaçınmak amacıyla 10.000TL değer gösterilerek açılması TMKnun 2.maddesine açıkça aykırılık oluşturacaktır. Diğer yandan hakim resen ve gerekirse keşfen dava değerini belirleyecek ve bu değer üzerinden nispi harcı tamamlamak üzere davacıya süre vermesi gerekecektir. Bu sürede eksik harcın tamamlanmaması halinde mahkeme başkaca herhangi bir işlem yapmaksızın kanunun açık hükmü gereğince kendiliğinden HMK 150.(HUMK 409)maddeye göre dosyayı işlemden kaldıracak, eğer davalı taraf davaya devam etmek isterse eksik harcı kendisi yatırmak suretiyle davaya devam edilebilecek, davacı ise üç ay içinde eksik harcı yatırmak suretiyle davaya devam edebilecek, yatırmadığı takdirde ise mahkemece dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç aylık sürenin sonunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilecektir.
Somut olayda Mahkemece bu usulü muameleler yerine getirilmiştir.
Tartışılması gereken bir başka husus ise feragattan sonra eksik peşin harcın tamamlatılmasının mümkün olup olmadığı hususudur ki, feragatla uyuşmazlığın aslı son bulmuş, ne var ki ferilerine (vekalet ücretine) ilişkin uyuşmazlık sona ermemiştir. Davalı başından beri dava değerine itiraz etmiştir. Bu nedenle davacı davasından feragat etse dahi hesaplanacak vekalet ücretinin tespiti bakımından gerçek dava değerinin belirlenmesi gerekir.
Mahkemenin bozma ilamına uyması nedeniyle usulü kazanılmış hak ilkesine gelince, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 373/6.maddesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/2620 E, 2021/445 K sayılı ilamı nazara alındığında somut uyuşmazlıkta usulü kazanılmış haktan bahsedilemeyecektir.
Sonuç itibariyle; yukarıda açıklanan gerekçeyle kararın bozulması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyorum.