Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/5563 E. 2023/516 K. 26.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5563
KARAR NO : 2023/516
KARAR TARİHİ : 26.01.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tescil davası sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı … vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

I. DAVA
Davacı … dava dilekçesinde; adına kayıtlı 504 parsel sayılı taşınmazın sınırında bulunan yaklaşık 2 dönüme yakın taşınmaz bölümünün kendisine miras yoluyla kaldığını, bu taşınmazın 30 yıldır zilyetliğinde olduğunu, üzerinde evinin de bulunduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmaz bölümünün adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ileri sürerek, Mahkemece dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddi ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Dahili davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, Mahkemece bu hususta yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddi ile taşınmazın vekil eden belediye adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

3. Dahili davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, Mahkemece yapılacak yargılama sonunda davanın reddi ile taşınmazın vekil eden belediye adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
… 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.03.2016 tarihli, 2013/20 Esas, 2016/309 Karar sayılı kararıyla; davanın tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, dosya kapsamına göre, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A), (B), (C) ve (D) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin dava konusu edildiğinin anlaşıldığı, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün davacıya miras yoluyla geldiği ve taksim suretiyle davacıya düştüğü, bu taşınmaz bölümüne davacı tarafından ev yapıldığı, ağaç dikildiği ve bu suretle taşınmazın dava tarihine kadar eklemeli şekilde 25 yılı aşkın süredir kullanıldığı, aynı raporda (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı, (D) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün ise kadim yol olduğu gerekçesiyle;

Davanın kısmen kabulüne, 28.01.2016 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 753,74 metrekarelik taşınmaz bölümünün davacı adına tapuya tesciline, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 374,55 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 248,32 metrekarelik taşınmaz bölümünün ham toprak vasfı ile Hazine adına tesciline, aynı raporda (D) harfi ile gösterilen 237,97 metrekarelik taşınmaz bölümü özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olmadığından, bu bölüme ilişkin tescil isteminin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı … vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 09.05.2019 tarihli, 2016/8275 Esas, 2019/3557 Karar sayılı ilamıyla; “davanın, TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakıldığı, davacının, miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenlerine dayanarak tescil isteğinde bulunduğu, böyle bir taşınmazın iktisap edilebilmesi için 3402 sayılı Kanunu’nun 14 ve 17. maddeleri uyarınca emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesinin zorunlu olduğu, Mahkemece bu hususta yapılan araştırmada hava fotoğraflarından yararlanılmadığı belirtilerek, sağlıklı bir sonuca ulaşmak için Mahkemece dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı zamanda çekilmiş (1988, 1993 ve 1998 yılları) stereoskopik hava fotoğraflarının dosya arasına alınması, bundan sonra, 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile jeodezi veya fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılması, dava konusu taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılması, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü belirtir, fotoğraflarla desteklenmiş, üzerindeki ağaçların yaşını da gösteren bilimsel rapor alınması, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
… 4. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 09.03.2021 tarihli, 2019/452 Esas, 2021/247 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca dosya arasına aldırılan dava konusu taşınmaza ait hava fotoğrafları, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünde davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünde ise oluşmadığı gerekçesiyle;

Davanın kısmen kabulüne, 12.12.2020 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.040,627 metrekarelik taşınmaz bölümünün davacı adına tapuya tesciline, aynı raporda (B) harfi ile belirtilen 257,059 metrekarelik taşınmaz bölümünün ise ham toprak vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı … vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri
Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığını, eldeki davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm vermeye yeterli olmadığını, dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

6. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

2. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.
İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme
Mahkemece, hükme esas alınan 12.12.2020 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.040,627 metrekarelik taşınmaz bölümünde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

1975 yılında, … ili, … ilçesi, … köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yer, 766 sayılı Kanunun 2. maddesi uyarınca tescil harici bırakılmıştır. Davacı …, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak eldeki davayı açmış, Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne, 28.01.2016 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 753,74 metrekarelik taşınmaz bölümünün davacı adına tapuya tesciline, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 374,55 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 248,32 metrekarelik taşınmaz bölümünün ham toprak vasfı ile Hazine adına tesciline, aynı raporda (D) harfi ile gösterilen 237,97 metrekarelik taşınmaz bölümü özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olmadığından, bu bölüme ilişkin tescil isteminin reddine karar verilmiş; hükmün davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 09.05.2019 tarihli, 2016/8275 Esas, 2019/3557 Karar sayılı ilamıyla, yukarıda açıklandığı şekilde araştırmaya yönelik olarak bozulmuştur.

Mahkemece, bozma öncesi ve sonrası mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, bozma öncesi hükme esas alınan 28.01.2016 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 753,74 metrekarelik taşınmaz bölümünde davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Bozma öncesi verilen karar yalnızca davalı … vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, hükme esas alınan 28.01.2016 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (B), (C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümler yönüyle Hazine yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu halde, Mahkemece bozma sonrası, önceki tarihli hükmün kesinleşen yönlerini ortadan kaldıracak şekilde, 12.12.2020 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.040,627 metrekarelik taşınmaz bölümünün (1.040,627 metrekarelik taşınmaz bölümü, bozma öncesi hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) ve (C) harfleri ile gösterilmiştir.) davacı adına tesciline karar verilmesi isabetsizdir.

Hal böyle olunca; Mahkemece yalnızca, bozma öncesi hükme esas alınan 28.01.2016 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 753,74 metrekarelik taşınmaz bölümü yönüyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, Hazine yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, kararın açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

26.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.