YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5460
KARAR NO : 2023/198
KARAR TARİHİ : 12.01.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve terkin, el atmanın önlenmesi ve taşınmaz üzerindeki muhdesatın yıkımı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 138 ada 6 parsel sayılı taşınmazın toplamda 2.115,92 m² olduğunu ve davalı Belediye tarafından kullanıldığını, taşınmazın 490,94 m²’lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmın tapu kaydının iptali ile terkinine, el atmanın önlenmesine ve taşınmaz üzerindeki muhdesatın yıkımına karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, iddiaların asılsız olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Pazar (Rize) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.06.2016 tarihli ve 2015/94 Esas, 2016/145 Karar sayılı kararıyla; toplamda 490,94 m² kısmın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, 490,94 m² kısmın tescil harici bırakılmasına, davalının el atmasının önlenmesine ve … kısmın yıkımına karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Pazar (Rize) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, kamu düzeni gözetilerek Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan ve yararı kamuya ait kıyı kenar çizgisinin içerisinde kalan dava konusu taşınmazın keşifle belirlenen kısmının tapusunun iptaline karar vermek gerekir iken 490,94 m² kısmın tapu kaydının iptaline karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca açılan tapu iptali ve terkin, el atmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Anayasa’nın ”Kıyılardan Yararlanma” başlıklı 43. maddesinde; ”Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. / …, göl ve akarsu kıyılarıyla, … ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. / Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.”
3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 5. maddesinde, ”Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. / Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. / Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. / Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. / Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir. / Sahil şeritlerinin derinliği, 4. maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir. / Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir. / Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
2. 28.11.1997 tarihli ve 1996/5 E., 1997/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğu; ancak, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idari yargı tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine işaret edilmiştir.
3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Sahipsiz Yerler ve Yararı Kamuya Ait Mallar” başlıklı 715. maddesinde; “Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz.”
4. Türk Medeni Kanunu’nun “b. Kaydedilmeyecek Taşınmazlar” başlıklı 999. maddesinde; “Özel mülkiyete tâbi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir aynî hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz.
Tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tâbi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır.” hükmünü içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Ne var ki, Türk Medeni Kanunu’nun “b. Kaydedilmeyecek Taşınmazlar” başlıklı 999. maddesinin 2.fıkrasında; “Tapuya kayıtlı bir taşınmaz kayda tabi olmayan bir taşınmaza dönüşürse tapu sicilinden çıkartılır.” hükmüne yer verildiği, Mahkemece iptaline karar verilen kısım yönünden tapu sicilinden terkinine karar verilmesi gerekirken “tescil harici bırakılması” yönünde infazda tereddüt oluşturacak şekilde ve dava konusu taşınmazın iptale tabi olmayan ve dava konusu edilmeyen edinme şekli değiştirilecek şekilde tescil hükmü kurulmuş olması doğru değil ise de, anılan bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyizi ve re’sen yapılan inceleme sonucu temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün 2. fıkrasının birinci bendinin sonuna ” TERKİNİNE, kalan kısmın davalı uhdesinde bırakılmasına” cümlesinin eklenmesine, 2. fıkranın 2. ve 3. bentlerinin hükümden tamamen çıkarılmasına, hükmün düzeltilen bu şekli ile 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.