Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2021/5200 E. 2022/7651 K. 21.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5200
KARAR NO : 2022/7651
KARAR TARİHİ : 21.11.2022

MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : GİRESUN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle, Giresun ili …. ilçesi …… köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 108 ada 25 ve 117 ada 30 parsel sayılı taşınmazların hatalı olarak oğlu olan davalı adına tespit ve tescil edildiğini, bu taşınmazların murisi Fatma’dan kendisine intikal ettiğini, yıllardır nizasız ve fasılasız şekilde zilyet olduğunu ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kadastro tespitlerinin yasaya uygun şekilde yapıldığını, davacının çekişmeli taşınmazları kendi isteğiyle 1985 yılında oğlu davalıya satarak taşınmazlarla alakasını kestiğini, davada zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin dolduğunu, taşınmazların davalının nizasız ve fasılasız şekilde zilyetliği altında bulunduğunu, dava dışı diğer taşınmazların da aynı şekilde davacı tarafından diğer çocuklarına satıldığını, öte yandan kadastro tutanaklarının davacının beyanları doğrultusunda düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Giresun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/03/2020 tarihli ve 2019/117 E., 2020/141 K. sayılı kararıyla, davacının dava dışı müteveffa eşinin taşınmazlarının davacının rızası ile çocukları arasında paylaştırıldığı, davacının paylaşım yapılmadığı iddiasının ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların miras yoluyla kendisine intikal ettiğinin ispatlandığını, taşınmazların kendisinin köyde olmadığı sırada yapılan kadastro çalışmaları sonucunda davalı adına tespit ve tescil edildiğini, davalı tarafından dava konusu taşınmazların kendisi tarafından bedeli karşılığında davalıya satıldığı iddia edilmiş ise de gerek davacının kendi beyanlarında, gerekse keşifte alınan tanık ve bilirkişi beyanlarında satış ve para konusunda bir şeyden bahsedilmediğini, davalı tarafın taşınmazları kaybetmemek için böyle bir iddiada bulunduğunu, iddialarını doğrulayan herhangi bir kanıt olmadığını, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların paylaşım hakkında bilgilerinin bulunmadığını beyan ettiklerini, oysa ki ….köyü gibi küçük ve köy halkının birbirini yakinen tanıdığı bir yerde gerçekten böyle bir paylaşım yapılmış olsaydı tüm köy halkı tarafından bilineceğini, böyle bir paylaşım olmadığı için mahalli bilirkişilerin de paylaşım yapılıp yapılmadığını bilemediklerini, diğer mahalli bilirkişi ve davalı tanıklarının ise gerçek dışı beyanlarda bulunduklarını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 14/10/2020 tarihli ve 2020/355 Esas, 2020/408 Karar sayılı kararıyla, Borçlar Kanunu’nun 237., Tapu Kanunu’nun 26. ve 27., Türk Medeni Kanunu’nun 705. ve Noterlik Kanunu’nun 44. maddeleri uyarınca tapulu taşınmazlara ilişkin satış, hibe, paylaştırma gibi sözleşmelerin resmi şekilde yapılması gerektiği, resmi şekilde yapılmayan sözleşmelerin hukuken geçersiz nitelikte olduğu, somut olayda; her ne kadar kadastro tespit tutanaklarında ve davalı tarafın savunmasında çekişmeli taşınmazların 1985 yılında davacı tarafından davalıya satıldığı belirtilmiş ise de, keşif sırasında dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre yapılan işlemin esasında satış değil bağış niteliğindeki paylaştırma işlemi olduğu, ancak taşınmazlar tapulu olmasına rağmen tapuda ya da noter huzurunda yapılmış herhangi bir işlem bulunmadığı, kaldı ki, davacının kadastro çalışmaları sırasında sağ olmasına rağmen kadastro tespit tutanaklarına muvafakat beyanının alınmadığı, kadastro öncesi tapulu olan çekişmeli taşınmazlara ilişkin resmi memur huzurunda yapılmayan paylaştırma (bağış) işlemi hukuken geçersiz olup, herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağı, bu kuralın en önemli istisnasının 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-b maddesindeki düzenleme olup, anılan maddede “Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına tespit yapılır” hükmünün yer aldığı, davacı tarafından kadastro tespitlerine yakın tarihlerde ya da kadastro geçeceği sırada paylaşım (bağış) yapıldığı ve dava konusu taşınmazlara ilişkin kadastro öncesinde herhangi bir kullanımın bulunmadığı, dolayısıyla 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-b maddesindeki hem süre, hem de nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyetlik koşullarının gerçekleşmediği ve kadastro tespitine esas ve davacı adına olan tapu kaydının hukuki değerini yitirmediği gerekçesiyle, sübut bulan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu açıklanarak, davacının istinaf başvurusunun kabulüyle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazların davacının istek ve iradesi ile çocukları arasında yaptığı filli taksim sonucu davalıya kaldığını, taşınmazlara davalının zilyet olduğunu, davacının kötü niyetli olarak diğer çocuklarına karşı dava açmayıp sadece davalıya karşı dava açtığını, davalı tarafın fiili taksimi tanık beyanları ile ispatladığını, kadastro sırasında davacının hazır olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ve resen belirlenecek nedenlerle kabul kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın davacının murisinden geldiği noktasında ihtilaf yoktur. Taraflar arasındaki ihtilaf dava konusu taşınmazların davacı tarafından davalıya hibe, satış veya paylaşım/taksim yapılıp yapılmadığı hususundadır.
3.2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre; kanunda, aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13. maddesinde; tapuda kayıtlı taşınmaz malın kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa kayıt sahibi adına, kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına, mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına tespit olunacağı belirtilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesinde; tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunacağı açıklanmıştır. Taksim için geçerli olan bu hüküm hibe için de geçerlidir.
3.3. Değerlendirme
Giresun ili …. ilçesi ….. köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 108 ada 25 ve 117 ada 30 parsel sayılı 388,94 ve 1.947,97 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı, taksim ve satın alma nedeniyle davalı … adına tespit ve tescil edilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, Bölge Adliye Mahkemesince dayanılan yasal ve hukuksal gerekçeye göre, (IV.3.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 3.430.40 TL bakiye onama harcının davalıdan alınmasına, 21/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.